Merkez Bankası başkanı Hafize Gaye Erkan özel bir yetenek. İstanbul Erkek Lisesi’nden ikincilikle mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü birincilikle bitirdi. Amerika’daki Princeton Üniversitesi’nce kabul edildi ve sadece 2 kişiye verilen “onursal doktora” bursunu aldı. Daha birçok özel eğitimde başarı kazandı. En genç “finans profesörü” oldu.
Matematik öğretmeni anne ve makine mühendisi babadan olan Gaye Erkan, 9 Haziran 2023’te Merkez Bankası başkanlığına geldi. Hazine ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek ile çalışmaya başladı. Birlikte iddialı bir mali programı Erdoğan’a kabul ettirdiler. Program sürüyor.
Uygulanan mali program hedefleri için 2025 ve 2026 yıllarına işaret edildi. 2023 Yılında varsayılan hedefler ise mevcut duruma uyarlandı. Gaye Erkan, enflasyonun 2024 Mayıs ayında yüzde 73’e çıkıp sonra düşeceğini söyledi. Düşecek mi göreceğiz. Ancak bir gerçek var ki, hedef tutmasa bile Merkez Bankası makul bir açıklama yapacak.
Açıklama gerektiren bir konu daha var. Dört yıldır Merkez Bankasında protokol görevlisi olarak çalıştığını ileri süren Büşra Bozkurt, “Hafize Gaye Erkan 23 Aralık’ta ABD’ye gitti, ben 28 Aralık’ta işten atıldım” diyor ve Gaye Erkan’ın babası ile ilgili oda tahsisi, araç tahsisi, yetki kullanımı, güvenlik elemanı verilmesi, evine yemek gönderilmesi konularında yazılı iddiada bulunuyor. Bozkurt’un Cimer’e verdiği dilekçedeki iddiasına ilişkin olarak Merkez Bankasının “iftira” açıklamasından öte, bazı sorulara açık yanıt vermesi gerekecek.
Buna iftira deyip geçmek mümkün ama Büşra Bozkurt “kamera kayıtları” var diyor. Fakat sadece kamera görüntüleri kanıt olur mu, kayıtlar silinir mi, tanıklar ortaya çıkar mı henüz bilinmiyor. İşin çarpıcı yönü, Amerika’da kendi çayını, kahvesini alma alışkanlığına sahip olması gereken bir kişinin Türkiye’de yetkili durumuna geldiği zaman “çiftlik sahibi” gibi davranması… Ortaya bir de baba faktörü eklersek, baba ile ilgili bilgiler ortaya çıkınca başka neler öğreneceğiz göreceğiz.
Öğretmen anne, mühendis baba yetkili olmadıkları halde Merkez Bankasının yönetiminde ne arar, ne yapar? Başkanlık katında kim bilir nelere tanıklık yapıyorlar. Özellikle Merkez Bankasının ulusal ve uluslararası ilişkilerindeki kararları, atılan ve atılacak adımları kamuoyuna yansımadan öğrenmelerinin sonuçları neler olabilir?
Başkanlık katında, genel müdür yardımcısının odasına yerleşen bir kişinin yazılı olarak yetkilendirilmesi yapılmadan, bu kişinin sadece ailevi ilişkisini kullanarak otorite kurmasının açıklaması nasıl olabilir?
Büşra Bozkurt, dilekçesinde yaşadığı olayı anlatıyor ve Erol Erkan’ın kendisine, “Başkanın odasına güvenilir ve sabit insanların giriş çıkış yapmalarını istiyorum. Siz de güvendiğimiz bir çalışansınız” dediğini ifade ediyor. Bu isteği hangi yetkiyle talep ediyor bilmiyoruz. Kişisel gerekçelerle uzun saatler çalışmayı istemeyen Bozkurt’a Erol Erkan tepki gösteriyor, sonuçta taşeron elemanı olarak çalışan Büşra Bozkurt işten atılıyor.
Olayın üzücü yanı elemanın yetkili birisinin değil yetkisiz birisinin “talimatıyla” işten atılması. İddia böyle.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra ülkenin temel bir devlet kurumu olan, 94 yaşındaki Merkez Bankası böyle bir yönetim uygulamasını hak etmiyor.
Gaye Erkan’a karşı bir tuzak kuruldu diyenler, Erkan’ın babasının yaptıklarını nasıl savunacaklar? İnandırıcı olabilecekler mi? Yoksa iddia da mı tuzak? Gaye hanım da bu vesile ile gider mi, o da ayrı bir soru…
Merkez Bankası işine baksın, enflasyonu düşürsün, kurumu içten çökertmesin!