Askeri eylem söndürülemese, kendini tüketen ateşe benzer
Sevgili okurlarım,
Diana ile ilgili bir önceki yazıma devam ediyorum.
John Mac Namara, Mohamed al-Fayed’in yönlendirmelerini ve beyanatlarını dikkate alarak, özellikle iki kişi üzerinde durmuştur. Bunlardan birisi, MI6 eski görevlisi olup 1995 yılında işten çıkarılmıştı; diğeri de yine İzak Rabin döneminde istihbarat koordinatörü olan Ari Ben Menache idi. 1951 Tahran doğumlu olan Ben Menache İsrail’e göç ettikten sonra 1977 ile 1987 yılları arasında askeri istihbarat müdürlüğünde görev yapmıştır. Teşkilattan ayrıldıktan sonra, Kanada’ya yerleşip orada istihbarat ile ilgili tam organize bir şirket kurmuştur. Aynı zamanda, silah ticareti ile de uğraşan Ben Menache’nin kontra gerillalarına da silah sattığı ve Yarbay Oliver North ile de işbirliği yaptığı senato soruşturmalarından bilinmektedir.
1979 Yılında iran’daki, ihtilal aşamasında okul arkadaşlarını kullanarak, İsrail silahlarını İran’a satmıştır. Trafik kazasında ölenlerden birisi olan Henri Paul, Mossad’ın gönderdiği ve Maurice takma adını kullanan bir katsa tarafından angaje edilmişti. Mac Namara, Maurice ile Henri Paul’ün Daunou sokağındaki Harry’s Newyork Bar da sık sık buluşup görüştüğünü saptamıştı. Maurıce’in Henri Paul den ne gibi istekleri olduğu ise tam olarak, bilinmemektedir. Ancak Maurice’in Paul’u maddi olarak desteklediği onun hayat tarzının değişmesinden anlaşılıyordu. Maurice sık sık Ritz ‘ı ziyaret ediyor, otelin barında içki içip restoranlarında yemek yiyerek Paul’ü gölge gibi izlediği görülmektedir.
- Ağustos 1997 pazar günü telefon ile Maurice’i arayan jandarma biriminde görevli birisi, ki kendisi Mabuah (yahudi ol ayan Mossad mensubu) olup Alma tünelinde bir kaza olduğunu ve tünel içinde bir mercedes’in 13. Beton sütuna çarptığını bildirmiştir. Temmuz 1998 yılında, “Tıme“ dergisi Henrı Paul’un DST (Defence Secret Territoire, fransız gizli servisi) ile ilgisinin olduğunu ileri sürmüş ancak bu hususla ilgili olarak herhangi bir delil de ortaya koyamamıştır. Bunun yanı sıra yine aynı dergi bir kitap da yayınlamış bulunmaktadır. Bir diğer taraftan Fransız televizyonu da yine aynı şekilde Henri Paul’un Fransız istihbaratı ile bağlantıları olduğunu irdeleyen program yapmıştır.
Diana’nın ölümünde Mossad’ın da rol oynadığı konusundan çok korkuluyordu. Bu nedenle Mossad Başkanı Danny Yatom hemen bir soruşturma başlattı. Bu kapsamda, yapılan inceleme ve soruşturma, kazadan veya kaza süsü verilen cinayetten iki hafta öncesinden başlayarak birkaç gün sonrasına kadar uzanan dönemi kapsıyordu. Mossad ajanları kazadan önce kendi ajanlarının yanı sıra, 4 MI6 ajanının da Paris’te bulunduğunu belirlemişlerdi. Bu ajanlar ilk hafta İngiltere büyükelçiliğinde kalmışlar daha sonra Ritz otelin yakınındaki bir apartman dairesine yerleşmişlerdi. Ancak ekipten birisinin, kazadan 4 gün önce çiftin kaldığı otel süitinde kalmış olması ise birçok soruyu beraberinde gündeme taşımaktadır.
Mossad raporunun bir kısmında, Dodi ve Diananın son saatleri ile ilgili zaman çizelgesinin olduğu da unutulmamalıdır. Bu hususta üzerinde dikkatle durulması gerekli olan nokta ise Mossad’ın bu olaya neden karıştığıdır.
30 Ağustos pazar saat 00.15 – Ritz otelin lobisinde Henri Paul 2 tane sahte yem aracı harekete geçirir.
00.19. –Bu 2 yem araç Ritz otelin önündeki Place Vendome’dan hareket eder ve magazin muhabirleri de peşlerine takılır.
00.20 – Henri Paul mercedes araç ile Ritz otelin arka kapısına yanaşmıştır. Bu durum Mossad’ın izleme personeli tarafından Henri Paul’un sinirli olduğu belirlenmiştir.
00.21 – Rue Cambone’un tepesinde, bir Mossad ajanı gözetleme görevindedir. Daha sonra, beyaz renkli bir Fiat Uno aracın caddenin üst tarafından geçtiğini tespit etmiştir.
00.22 – Beyaz Fiat Uno araç, Place de la Concorde’daki trafik ışıklarından geçti. Henri Paul’un kullandığı mercedes, kısa bir süre için ışıklarda beklemek zorunda kaldı.
00.23 – Mercedes araç Alma tüneline yaklaştı. Henri Paul önünde giden Fiat Uno aracı mutlaka görmüş olmalıdır.
00.24 – Yüksek hızda seyreden mercedces tünelin girişindeki rampaya indi.
Saniyeler sonra tünelin içinden çok kuvvetli bir gürültü sesi geldi.
Henri Paul ve Dodi ölmüşlerdi ve Diana ölmek üzereydi.
Mossad raporuna göre, birkaç saniye sonra beyaz Fiat Uno araç Avenue Montaigne civarında bir ara sokağa saptı. Orada bekleyen bir kamyonun arkasındaki rampadan tırmanıp kasanın içine girdi ve kapılar kapanarak kamyon hareket etti. Saatler sonra, Fiat Uno araç, hurdalıktaki preste ezilerek birkaç saniye sonra tamamen tanınmaz bir demir kütle haline gelmiştir.
Dodi ve Diana’nın şüpheli trafik kazasında ölmelerinin sonucunda cevaplanamayan sorular kalmıştır ;
Galler prensesi Diana’yı hastaneye götürmek için neden bir saat kırk dakika beklenmiştir?
Foto muhabirlerinin çektikleri fotoğraflar neden hiç yayınlanmamıştır?
Olayın olduğu gece, magazin resimleriyle ilgili bir foto muhabirinin Londra’daki evine neden baskın yapılmıştır?
Paris’teki televizyon kameraları neden bir kare bile yayın yapmamışlardır?
O gece her gün normal çalışan yoldaki hız kameraları neden çekim yapmamıştır?
O gün neden trafik kameraları kapatılmıştır?
Kaza yeri polis kordonuna alınmak yerine birkaç saat süresince bütün yol neden trafiğe kapatılmıştır?
Ritz oteli dışında haber fotoğrafçısı gibi giyinmiş adam kimdir?
Önce kalabalığın içinde dolaşıp sonra Ritz otelin barlarından birine oturan o tanımlanmamış iki adam kimdir?
Unutmamak gerekir ki Mossad’ın Henri Paul ile ilişkisi hiçbir zaman açıklanmamıştır.
İsrail istihbaratından deneyimli bir dost; “İnsanlar Mossad için çalışanların genellikle vatansever rolü oynayan haydutlar olduğunu düşünüyor. Bu hepimiz için ahlak ve moral açısından kötü bir durum ve sonuçta, Mossad’ın diğer istihbarat servisleriyle ilişkileri üzerinde olumsuz etkileri olacağı açıktır.“ diyebilmiştir.
Bunun yanı sıra başka bir çok deneyimli İsrail istihbarat ajanının ise açıkça;
“Netanyahu, Mossad kendisi için Kral Arthur’un maiyetinin bir versiyonuymuş gibi davranıyor, her gün yeni bir şey bulamazsa, yuvarlak masanın etrafında oturan şövalyeleri sıkılacakmış gibi. Mossad’da işlerin bu kadar ters gitmesinin en büyük nedeni bu. Çok geç olmadan alarm çanlarını çalmak gerek“ diyerek sanki bu günü görmüş gibi bir vizyona imza atmıştır. Ben de o tarihte, Netanyahu’nun İsrail’e çok büyük riskler yaşatacağını bu büyük İsrailli dostuma farklı örnekler ile açıklamıştım. Anlaşılan odur ki her ikimiz de bu günleri sanki yaşamış gibi o yorumlamaları yapmışız. Peki bu durumda sizlerin yorumları ne olacaktır acaba? Son söz olarak şunu ifade etmek isterim ki; “duyduğum hiçbir şeyin ziyan olmayacağını çok uzun zaman önce öğrendim.“