Geçtiğimiz yılı 4 milyar dolar ihracatla kapatan armatür sektörü, yeni dönem hedeflerini belirledi. Türkiye’nin toplam ihracatına aralıksız katkı veren armatür sektörünün çatı kuruluşu ARMATÜR Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Turhan ve Yönetim Kurulu Üyeleri’nin katıldığı toplantıda; 2023’te yapılan faaliyetler, 2024 hedefleri ve yeni yol haritası paylaşıldı. Geçtiğimiz yılı 4 milyar dolar ihracatla kapatan sektörde ihracat birim fiyatı 5,53 dolardan 6,13 seviyesine yükseldi.
Sektörün 2023 yılında 511,3 milyon dolarla en çok ihracatı Almanya’ya gerçekleştirdiğini kaydeden Turhan, Rusya’nın 273 milyon dolarla ikinci sırada ve Irak’ın 182 milyon dolar ihracatla üçüncü sırada yer aldığını duyurdu. Turhan, 2022 aralık ayına kıyasla İran’a ihracatın yüzde 70,84 artışla 7,51 milyon dolar olarak ciddi bir artış sağladığını kaydetti.
“Deprem sonrası yerli ürün tercih edildi”
Armatür sektörünün sanayi başta olmak üzere tarımda, evsel alanda ve birçok sektörde var olduklarını kaydeden Turhan, sanayinin nabzını tutan bir sektör olduklarını belirtti. 2023 yılını geçen yıla oranla yüzde 1 artışla 4 milyar dolarla kapattıklarını ifade eden Turhan, “Bu oran beklediğimiz bir artış değildi, daha iyi olabilirdi. 2023 yılında başta şubat ayında yaşanan deprem olmak üzere Rusya-Ukrayna savaşı, Filistin-İsrail savaşı ve küresel yaşanan birçok olumsuz etki bizim işlerimize de olumsuz yansıyor. Bir de son dönemde enflasyonla mücadele çalışmaları gibi sebeplerden dolayı bir durgunluk içerisine girdik. Sektör olarak 2024 yılında durgunluğu daha fazla hissedeceğimizi düşünüyoruz. Enflasyonun, bu pahalılığın aşılması için bu tür önlemlere ihtiyaç var” dedi.
Geçen yıl 6 Şubat’ta asrın felaketi niteliğindeki depremin sektörü olumsuz etkilediğini belirten Turhan, deprem bölgesinde orta ve uzun vadede bir imar çalışmasında yerli ürünlerin kullanılmasıyla iç piyasanın canlandığını söyledi.
Büyümeye resesyon freni
Geçen yıl tüm ihracat pazarlarında bir daralma olduğunun altını çizen Turhan, Avrupa’da bir resesyon ve daralmanın olduğunu, sektörün de bundan olumsuz etkilendiğini söyledi. Turhan, “Dünyada bir daralma söz konusu, bu durum sadece bizimle alakalı değil. Dünyadaki büyümenin yüzde 1’lerde olacağı düşünülüyor. Bu rakamların buralarda olması büyüme değil, aslında küçülmeyi gösteriyor” dedi.
“Mısır’da büyük potansiyel var”
Mısır ile ticaretin kötüye gittiğini, bu ülkeye ihracatın sıfıra indiği bilgisini paylaşan Turhan, “Mısır devleti zorunlu olmayan hiçbir ithalata izin vermiyor. Onların da döviz anlamında sıkıntıları var. Mısır bizim sektörün en fazla ihracat yaptığı ülkelerin başındaydı. Buraya devlet bazında çalışmalar yapılabilir. Bu ülkede çok ciddi bir potansiyel var. Mısır’dan bir şekilde enerji petrol alabiliriz, kimya ürünleri alabiliriz bunun karşılığında ticareti devam ettirecek çalışmalar yapabiliriz ama bugüne kadar bunu yapamadık. Mısır’da her firma yüzde 100 ihracat yapamadığı için ticareti devam ettiremiyor. Bu ülkede yaşanan döviz sıkıntısından dolayı ticaret yapsanız da o parayı getiremiyorsunuz” diye konuştu.
“Çin, önümüze set olmaya başladı”
İhracatın ülke lokomotifi olduğunu belirten Turhan, ihracatta yaşanan sıkıntıların çözümlenmesi gerektiğini söyledi. Turhan, “Ülkelerle yapılan STA anlaşmalarının eksik kaldığını görüyoruz. Avrupalı rakipler sıfır gümrükle ürünlerini satarken biz gümrüklerle, belli gözetim dışı engellerle karşılaşıyoruz. Devletimizin bu ihracat pazarlarına el koyması ve bizim önümüzü açması gerekiyor. Bunu değiştirmek için Ticaret Bakanlığı’nın özellikle belli sektörlere karşı biraz daha destekleyici politikalar oluşturması gerekiyor. Sorun yaşadığımız ülkelerle, STA antlaşmaları yeniden güncellenmeli. Rusya’da mesela şu anda ciddi sıkıntı var. Rusya’da da parayla alakalı sıkıntılar yaşanmaya başladı, bankalar arası sorunlar başlamış. Bir dönem Suudi Arabistan bizim çok ciddi bir ihracat pazarımızdı. Biz orayı Çinlilere kaybettik. Kazakistan’da da Özbekistan’da da böyle bir durum var. Belli pazarlarda rekabet ettiğimiz Çin, önümüze set olmaya başladı” ifadesini kullandı.
“Enflasyon yüzde 10’a inmeli”
Çin’in çok ciddi altyapı yatırımları yaptığını kaydeden Turhan, dünyanın her yerinde kendilerine ait limanlarının olduğu ve devletin ihracatçıya özel destekler sağladığını belirterek Çin de rekabet edilemez duruma doğru yönlenmeye başladı. Belli pazarları böyle göz göre göre kaybetmeye başladık. Devletin buralarda elinin olması gerektiğini hep söylüyorduk, bugün de söylüyoruz. Hatta bugün biraz daha fazla elinin olması lazım. Biraz daha uzun süreli STA anlaşmaları yapılmalı, devletler arası olan ilişkilerde sanayicinin, ihracatçının daha fazla yanında olması gerekiyor. Özellikle son dönemde yaşadığımız enflasyon işi daha da zora sokuyor. Eskiden enflasyon düşükken bizim işlerimiz biraz daha iyiydi. Maliye Bakanımızın yaptığı son dönemdeki çalışmaları gönülden destekliyorum. Ne yapıp edip enflasyonu dizginlememiz gerekiyor. Yani enflasyon yüzde 10’a inmediği sürece ne ihracatımız artabilir, ne sanayicimiz ne de çalışanımız mutlu olabilir” dedi.
“Artan maliyetlerle rekabet gücünü kaybettik”
İhracatta 2023 yılında birçok sektörde düşüşlerin yaşandığına dikkat çeken Turhan, “Tekstil sektörü, inşaat sektörü, armatür sektörü hiçbir tanesi bir önceki senelerdeki gibi değil. Rusya’da durduk, Avrupa’da zaten durduk. Çin’in agresif fiyatlarda geleceğini tahmin ediyorduk. Bugün birçok sektörde olduğu gibi Türk armatür sanayi maalesef Avrupalılarla marka anlamında çok rekabet edemiyor. Artan maliyetler karşısında pazarlarımızda rekabet gücümüzü kaybettik. Bildiğimiz işler desteklenmezse, bildiğimiz işlerle alakalı motivasyonumuz düşerse sıkıntılar ortaya çıkacaktır, çıkıyor da zaten. Bu sebepten 2024’te işlerin biraz daha zor gideceğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
Sektörde ilk URGE kuruldu
Önümüzdeki dönem yeni pazarlar için çalıştıklarının bilgisini paylaşan Turhan, “Sektör olarak ilk defa geçen hafta itibariyle 32 tane çok değerli firmamızla URGE’mizi kurduk. Şimdi onlarla bir takım oluşturduk ve benzer iş yapan bu 32 firmayla artık açılacağız. Bu URGE’yi 10 yıl, belki 20 yıl önce yapmamız lazımdı ama geç de olsa yaptık. Yakın ya da uzak demeden ihracat pazarın iyiyse yakın da olsa oraya destek vererek o pazarın hakimi olalım. Çin bir satıyorsa biz 5 satmaya çalışalım. Çin buraya geliyor, yatırım yapıyor. Maddi gücü var, teknolojileri var, pazarları var, limanları var, pazarları var, satış ağları var, devlet destekleri var. O yüzden istedikleri pazarlara rahatlıkla girebiliyorlar. Bizim maalesef ters korumacılıkta ana ham maddelerimize gümrük uygulanıyor. Yani bizim birçok ürünümüzün üzerinde gümrük vergisi var. Özellikle Türkiye’de üretilmeyen birçok ham maddemizi yurt dışından almak zorundayız. Buraya vergi uygulamak yerine desteklenmemiz işleri daha da kolaylaştıracak” sözlerine yer verdi.
Turhan sözlerini şöyle sürdürdü; “Biz kendi ürünlerimizin bile üzerinde vergi olsun istemiyoruz. Çünkü yani her bir ek vergi dünya pazarlarından uzaklaşmamıza neden oluyor. Yani sen buralarda bir şeyleri kısıtlıyorsun ona karşılık diğer ülkelerde sana başka ürün gruplarında başka sorunlar çıkartıyor. Bizim üzerimize dert değil, dertlerimizi alacak politikalara ihtiyacımız var.”