Son beş yıldır devam eden ekonomik sorunlar yurt dışına göç edenlerin sayısını artırdığı gibi, yurtdışında olan Türklerin geri dönüş oranını da düşürdü. Yetenek göçünün, üzerine eğilinmesi gereken çok önemli bir konu olduğunu ve Türkiye’nin iyi yetişmiş mesleki uzmanlarını kaybetmemek ve tersine beyin göçünü sağlamak için çaba göstermesi gerektiğini belirten Egon Zehnder Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere, bu konuda acil ve kritik adımların atılmasının elzem olduğunu söylüyor
İstatistiklere göre son yıllarda yazılımcı, mimar, mühendis, doktor ve diğer sağlık çalışanları gibi Türkiye’nin en yetişmiş, üzerine en fazla yatırım yapılan uzmanlarının farklı ülkelere kısa dönemde geri dönmemek üzere göç etmesi, Türkiye’nin ilerleyen dönemlerde yetenek yönetimi alanında ciddi sıkıntılar yaşayacağını gösteriyor. Daha önce Türkiye’den yurt dışına gidenlerin deneyim kazanmak ve bir süre sonra ülkeye geri dönmek kararıyla gittiğini, döndüğünde ise küresel bir şirket deneyimiyle kariyerlerini yönettiğini, “geleceğini Türkiye’de aradığını” söyleyen Egon Zehnder Kıdemli Ortağı Murat Yeşildere: “Her şey 2015 sonrasında değişti. 2016’da 69 bin Türk yurt dışına göç etti. 2017’de göç edenlerin sayısı 113 bin oldu, 2018’de 136 bine çıktı. 2019’da 84 bin, 2020’de muhtemelen pandemi etkisiyle 77 bin, 2021’de ise 103 bin kişi yurt dışına göç etti. TÜİK’in açıkladığı verilere göre 2022’de Türkiye’den 139 bin 531 Türk vatandaşı yurt dışına göç etmiş. Bu da yaklaşık yüzde 34’lük artış olduğunu gösteriyor” dedi ve ekledi “Bir anda bireysel gelir-gider dengesinin bozulması, yüksek enflasyon ile hayatı yönetmenin zorlaşmasıyla son beş senede geri dönüş eğilimi tamamen tersine döndü. Yeni ve olumsuz bir tablo ortaya çıktı. Türkiye entelektüel gücünü yavaş yavaş kaybediyor. Doğal kaynakları olmayan ve rekabet avantajı beşeri kaynaklar olan bir ülkenin geleceği için son derece olumsuz bir trendden bahsediyoruz.”
Gelecek endişesi göçleri tetikliyor
Türkiye’den her yıl yaklaşık 50 bin öğrencinin eğitim almak için yurt dışına gittiğini ve özellikle son dönemde, bunların büyük bir bölümünün, ne yazık ki, eğitimlerini tamamladıktan sonra geri dönmemek için bir yol bulup kalma çabası gösterdiğini de belirten Yeşildere: “Göçün ardındaki en temel ve kritik iki nedeni, ‘öngörülemezlik’ ve ’gelecek kaygısı’ oluşturuyor. Gelecek kaygısını da iki grupta ele alabiliriz: Birinci grupta üniversiteyi bitirip iş hayatına başlayanlar bulunuyor. Son 7-8 senenin istatistiklerine göre yurt dışına göç en çok 18-30 yaş arasındaki gençlerde gerçekleşiyor. İkinci grupta ise 30’lu yaşların sonundan 50’li yaşların başına kadar olanlar yer alıyor. Bu grubun yurtdışına göç etmesindeki önemli sebepler olarak ‘gelecek endişesi’ ve ‘ekonomik kaygılar’ öne çıkıyor. Bu grubun özellikle de çocukları için endişe duyduklarının altını çizmemiz lazım. Dövizdeki ani, düzensiz artışlar ve faizlerdeki enflasyon ile bağlantılandırılamayan gelişim ile birlikte gelirleri oransal olarak en çok eriyenler de bu grupta yer alıyor. Doğal olarak yaptıkları işin karşılığını yurt dışında ulaşabilecekleri fırsatların getirisi ile mukayese ediyorlar. Çünkü, özellikle profesyonellerin yarattıkları değer ve yönettikleri işler açısından Türkiye’de orta ve üst düzey yönetici düzeyinde ücretler, son dönemde reel anlamda geri gitti. Göçü tetikleyen bir başka neden ise hukuk sistemi etrafındaki tartışmalar, adaletin zamanında dağıtılamamasına yönelik endişeler ile ifade özgürlüğündeki sıkıntılar oluşturuyor. Daha da önemlisi tüm bu endişe ve kaygıların giderilmesi yönündeki umudun olmaması beyin göçünü hızlandırıyor” dedi.
Yeteneklerin israf olması büyük tehlike
Göç konusunda daha büyük tehlikeli noktanın ise, Türkiye’de sahip olduklarını, kariyerini, unvanını tamamen geride bırakan, varlıklarını satan ve “ben ne olursa olsun gideceğim, burada yaşamayacağım’ diyen kitle olduğunu söyleyen Murat Yeşildere; ‘Sahip olduklarını, inşa ettiklerini, tasarruf ettiklerini ve hatta öğrendiklerini geride bırakıp, sadece Türkiye dışına gitmek için, neredeyse sıfırdan hayat kurmayı göze alanlar, öğrenme ve deneyimleme süreçlerini de yavaşlatıyorlar, hatta durduruyorlar. Bu kesimin içinde orta ya da üst seviye yönetici olup, Türkiye’de oluşturdukları birikimlerine güvenip, ‘yurt dışında bununla yaşarım’ diyerek gidenler de var. Beyinlerin göç etmesi ve orada da benzer işler yapması, bir kariyere sahip olması göçün bir boyutu, ancak insanların sadece Türkiye’de olmak istemediği için her şeyi göze alarak gitmesi ise bir başka boyutu. Bu durumda, burada bu değerlerin yetişene dek yapılan tüm yatırımların hem kendileri hem de ülke için israf olması dahi söz konusu” diye konunun ciddiyetinin altını çiziyor.