Cumartesi, Kasım 23, 2024

Sürdürülebilir üretimin anahtarı: Tarım KOBİ’leri 

Kanaat önderleri, tarımın dijitalleşmesi, çiftçilerin desteklenmesi, katma değerli üretim ve markalaşmanın artırılması gerektiğini aktardılar 

Ege Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeleri Derneği (EGEKOBİDER) tarafından 28-29 Şubat 2024 tarihlerinde Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) ‘Ege KOBİ’leri Buluşuyor’ etkinliği düzenlendi. İki gün boyunca gerçekleştirilen oturumlarda Ege KOBİ’lerinin geleceği, sürdürülebilirliği ve dijitalleşmesi gibi başlıklar ele alındı. Etkinliğin ikinci gününde öğleden sonraki ilk oturum ‘Tarım KOBİ’leri’ başlığında gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü İzmir Ticaret Borsası Ar-Ge Yönetmeni Bilge Keykubat’ın yaptığı oturumda, İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreteri Dr. Erçin Güdücü tarımda dijitalleşme ekosistemini, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulu (KGK) Yönetim Kurulu Başkanı ve Akcelep Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Celep tarımsal sanayi ve markalaşmayı, Tarım 4.0 Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sumer Tömek Bayındır katma değerli tarım ve gıda üretiminde fırsatları, Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer ise tarımda sürdürülebilirlik konularını anlattı. Tarım KOBİ’lerinin sürdürülebilir üretimin anahtarı olduğunu vurgulayan kanaat önderleri, tarımın dijitalleşmesi, çiftçilerin desteklenmesi, katma değerli üretim ve markalaşmanın artırılması gerektiğini aktardılar. 


Güdücü: Tarım dijitalleştikçe verimlilik artıyor

Tarımın dijitalleşmede diğer sektörlere göre geriden geldiğini dile getiren İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreteri Dr. Erçin Güdücü, “Çiftçinin teknolojiye ulaşacak parası yoktu. Tarım dijitalleşmeyi geriden takip eden ama dijitalleştikçe verimliliği artan bir alan. Doğal kaynakların iyi kullanılması gerektiği, karbon salınımının verimsizliği, maliyetleri kontrol etmeye çalıştığımız, geriye doğru izlenebilirlik, bunları görmek istiyorsak ürünü takip etmemiz lazım. Bunu tüketicinin de talep etmesi lazım. Artık ürünü almak değil, ürünün ne şartlarda üretildiği, etik ve organik üretim önemli. Bütün bunlarda bilişim uygulamalarına mecburuz. Bunun için tarımda dijital teknolojileri girişimciliğini bir araya toplayan, bununla ilgili tematik teknopark imkanı sağlayan İzmir Tarım Teknoloji Merkezi (İTTM)’yi hayata geçiriyoruz. Amaç bunu tematik yapmak” diye konuştu. 


Güdücü: Türkiye tarım teknolojileri ihraç eden bir ülke olabilir

Türkiye’nin önemli bir tarım makineleri ihracatçısı olduğunu aktaran Dr. Güdücü, “Burada dijital, akıllı ürünlerin geliştirilmesi çok mümkün. Çünkü Türkiye, yazılım teknolojilerinin geliştirilmesinde iyi bir ülke. Bu katma değeri kolay yaratabileceğiniz bir alan. Türkiye tarım makinalarında, akıllı tarımda, tarım 4.0 da bu atılımı yaparak sadece dökme ürün değil, tarım teknolojileri ihraç eden bir ülke olabilir. Dijital teknolojiler artık bir ihracat kalemi haline gelebilir” dedi.


Soyer: Kooperatifçiliğin desteklenmesi gerekiyor

Kırsalda yaşayan, KOBİ’nin tanımına uyan küçük aile işletmelerinin sürdürülebilir tarımın temeli olduğunu dile getiren Köy-Koop Başkanı Neptün Soyer de “Sürdürülebilir tarımdan bahsedeceksek Türkiye’de dünyada olduğu gibi örgütlü modelin, kooperatifçiliğin desteklenmesi, ülkenin devlet politikası olması lazım. Yasalarımızda devlet kooperatifleri destekler diye bir madde var, bunun uygulanması gerekiyor. Dünyada 570 milyon çiftlik var bunun 500 milyondan fazlası yani yüzde 90’ı aile çiftçiliği olan işletmeler. Bunlar dünyada üretilen gıdanın yüzde 80’ini gerçekleştiriyor. O kadar büyük bir kapitalist sistemin içindeyiz ki 5-6 şirketin bütün gıdayı ürettiğini düşünüyoruz ama bu rakamlara baktığınız zaman tarladan softaya gelen süreçte yüzde 80’ini kırsalda yaşayan çiftçiler sağlıyor” ifadelerinde bulundu. 


Soyer: Kentlerin kötü gelişmesi, kırsalı yoksullaştırdı

Dünya nüfusunun 88 milyar olduğunu, 2021 yılında4,5 milyon kişinin geçiminitarım ve gıda sitemleriyle sağladığını dile getiren Soyer, “Küçük aile işletmeleri dünyayı doyururken, yoksullukla mücadele ediyor. Kırsalda dönüşüme ihtiyaç duyuyoruz. Kentlerin kötü gelişmesi, kırsalı yoksullaştırdı” dedi. Avrupa’da çiftçilerin sokağa döküldüğünü hatırlatan Soyer, “Niye sokağa dökülmüyorsunuz diyorlar, biz örgütlü olarak çok güçlenemiyoruz. Bizim örgütümüz bu haksızlığı dile getirecek, sokağa taşıyacak şekilde değil” dedi. 


Soyer: En büyük sorun çiftçinin görünmemesi 

Birleşmiş Milletlerin 2014 yılını ulusal aile çiftliği yılı ilan ettiğini belirten Soyer, “2017 yılının aralık ayında gündem 2039’u desteklemek amacıyla 2019-2028 aile çiftçiliğinde 10 yılı eylem planı kabul etti. Uluslararası alınan kararlar aile çiftçiliğini destekleyen politika çerçevesinin geliştirilmesi, aile işletmelerinde nesiller arasında sürdürülebilirliğin sağlanması için gençlerin desteklenmesi, aile çiftçiliğinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kırsal alanda kadınların rolünün artırılması, aile çiftçiliğini destekleyen örgütlerin desteklenmesi, aile çiftçiliğinde sosyo-ekonomik yaşamlarının iyileştirilmesi, kırsal hane halklarıyla aile çiftçilerinin iklim dirençli tarım sistemleriyle buluşturulması, çevre kültür ve bioçeşitliliği garanti altına alan mekânsal temelli gıda sistemlerinin geliştirilmesi amaçlı sosyal yeniliklerin desteklenmesi için aile çiftçiliğinin çok boyutlu yapısının desteklenmesi şeklinde 7 eksenli kararlar alınmış. En büyük sorunumuz Türkiye’de kırsalın sigortası olan çiftçinin görünmesi” diye konuştu. 


Celep: 3 milyar insan tarımla iç içe

Dünya geneline bakıldığında 3 milyar insanın doğrudan ya da dolaylı olarak tarımla iç içe olduğunu dile getiren TOBB KGK Yönetim Kurulu Başkanı ve Akcelep Yönetim Kurulu Üyesi Deniz Celep de “En küçük işletmeden en büyük süper markete kadar herkesin emeği olan birçok kişiye fayda sağlayan bir sektör. Bu sektörün kıymetini yeni yeni keşfediyoruz. 50-60 yıl önceki uygulamaları yapsak ne pestisit ne akreditasyon sorunumuz olacak. Gelen iklim krizi var, yaptığımız her çalışmayı değiştirecek bir etken. İklim Türkiye’de ılıman iklimden tropikal iklim kuşağına kaymaya başladı. Bu riskler üretimin zorluluklarını gösteriyor. Barajların boşalması, toprakta yaşanan sıkıntılar, kötü kullanım sonucu yaşananlar değişikliklere neden oluyor. Bunlara karşı önlem almak ve geleceğe doğru ilerlemek zorundayız” diye konuştu.  


Celep: Ege’nin tarımsal nüfusu yüzde 19,5

Türkiye’de 23, milyar hektar tarım alanı olduğunu ifade eden Celep, “Milli gelirimizin 45,4 milyar doları buradan oluşuyor. Tarımsal istihdam 4,9 milyon kişi. Gizli tarım işçilerini de katığımızda 10 milyona çıkıyor. Ege’de 8 milyon dekar alanımız var ve tarımsal ürün değerimiz 80,2 milyar TL. Bunlarla birlikte 5. 2 milyar dolar tarımsal ürün ihracatımız var. Ege’nin tarımsal nüfusu yüzde 19,5” dedi.  

Türkiye’de tarımsal ürünün yıllardır mamul olarak ihraç edildiğini belirten Celep, “Bir marka haline getirip farklılaştıramıyoruz. Son tüketiciyle buluştururken Türkiye çok iyi bir dökme pazarıydı. Fakat son 10 yıldır ciddi değişimler gözüküyor. Genel olarak ihracatımızı artırmak istediğimiz ilk etapta AB ülkeleri, sonrasında hedef uzak pazarlar. Çin pazarını gözden kaçıramayız, Malezya, Endonezya, Güney Kore gibi gelişmekte olan ülkeler bizim için katma değerli ürün satabileceğimiz büyük alıcılar” diye konuştu.


Celep: KOBİ’ler markalaşma için inovatif düşünmeli

KOBİ’lerin markalaşması için inovatif düşünmesi gerektiğini aktaran Celep, “Global bakmalılar. Araştırmacı olunmalı, marketlerde neler satılıyor, tüketicinin neyden hoşlandığı araştırılmalı. Rekabet güzel ama rekaberlik kavramı daha çok önemli. Ürüne inovasyon katmak, ürünün hikayesi olması çok önemli. Tarım gıda ciddi bir konu, standardizasyonu çok önemli. Kalite ve ihracat belgelerinin tam olması gerekiyor. İşletmeleri bu seviyeye taşımak için iyi mühendislerle çalışmak gerekiyor. Ürünün kıymetinin farkına varmak gerekiyor. İnovatif yapı ve teknolojinin doğru kullanımı, kalitenin doğru sağlanması, çalışanların eğitilmesi yeni pazarda şans getiren etmenler” ifadelerinde bulundu.


Bayındır: Katma değerli üretim için döngüsellik sağlanmalı

Türkiye’nin yüzde 50’si, İzmir’in yüzde 70’inin tarıma dayalı sanayi ve hizmetleri olduğunu aktaran Tarım 4.0 Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sumer Tömek Bayındır, “Sanayimiz ve hizmetlerimiz tarıma dayalı. Tarım, insan tarihi boyunca kapitalin kaynağı oldu. Tarım olmadığı zaman sanayi de hizmette yok” diye konuştu Katma değerli üretim için döngüselliği sağlamak gerektiğini belirten Bayındır, “Topraktan aldığını hayvana, hayvandan aldığını toprağa vererek döngüsellik sağlanmalı” dedi. Tarımda politika oluşturulması gerektiğini dile getiren Bayındır, “Çiftçinin fiyat baskısıyla işi bırakması, aşırı borçlanması sağlanıyor. Katma değerli üretim için Türkiye’nin çok büyük potansiyeli var. Gıdada farklı yöntemler gerekiyor. Toplumda hastalık oranı arttı. Demek ki kötü besleniyoruz yediklerimizin içindeki besin değeri azaldı. Canlandırıcı tarımın büyük bir fırsat alanı olduğunu görüyoruz. 50-60 yıl önce ne yapıyorsak onu incelememiz, yeniden yapmamız lazım” sözlerine yer verdi.  


Etkinliğin çıktıları rapor olacak

Kapanış konuşmasını gerçekleştiren EGEKOBİDER Yönetim Kurulu Başkanı Finans Koçu Yüksel Bilek, iki gün süren Ege KOBİ’leri Buluşuyor etkinliğinin çıktılarını oluşturarak, katılımcılarla birlikte oluşturdukları raporu paylaşacaklarını dile getirdi. 

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM