KPMG’nin ‘Altyapıda Yükselen Trendler’ raporunda, inşaat sektöründe altyapı çalışmalarının geleceğine yön verecek trendler ele alındı
Finansal hizmetler, tüketici ürünleri, otomotiv; endüstriyel sektörlerden gıda, perakende, enerji, telekomünikasyon, kimya gibi pek çok sektöre danışmanlık hizmeti sağlayan KPMG, inşaat sektöründe altyapı çalışmalarının geleceğine yön verecek trendleri ele aldığı bir rapor hazırladı. ‘Altyapıda Yükselen Trendler’ raporunda KPMG altyapı uzmanları, 2024 yılında altyapı dünyasını şekillendirme potansiyeline sahip 10 trend hakkındaki görüşlerini paylaştı. KPMG Türkiye İnşaat ve Gayrimenkul Sektör Lideri Görkem Yapan, “Yeni gelişmeler paralelinde altyapıların planlama, finanse etme, geliştirme ve işletme şeklinin değiştirilmesi gerekiyor” dedi.
“Yeni finansman mekanizmaları gerekecek”
Altyapı sektöründe dönüşüm gerektiğini belirten Yapan, “Bunun için iş birliği, yeni finansman mekanizmaları, yenilikçi düzenleyici rejimler, yeni inşaat teknikleri, daha geniş beceri setleri ve her şeyden önemlisi yüksek derecede esneklik ve yaratıcılık gerekecek. Ülkeler, bölgeler, şehirler ve şirketler, ortaya çıkan değişiklikleri ve potansiyel fırsatları karşılamak için kendilerini yeniden keşfetmeli, beceri geliştirmeli ve yenilik yapmalı. Bu nedenle daha adil bir dünyaya dönüşümü sağlamak, altyapı sektöründe bir dönüşümle başlamalı” diye konuştu.
‘Adil’ geçişe işaret edildi
Raporda ele alınan trendlerde daha geniş kapsamlı bir ‘adil’ geçişe işaret edildi. Rapora göre, önümüzdeki yıl, bazı hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların ‘adil geçiş’ tanımlarını genişletmeye başlamaları ve bununla birlikte uluslar, sektörler ve vatandaşlar arasında daha fazla iş birliğini teşvik etmeleri beklendi. Jeopolitik dönüşüme de değinilen KPMG raporunda bu yıl, bazı altyapı oyuncularının ve yatırımcıların, küresel iş birliğinden uzaklaşmaya karşı bir önlem olarak belirsizlik riskini ölçmenin, yönetmenin ve azaltmanın yollarını bulmaya odaklanmaları beklendi. Ayrıca, liderlerin ve politika yapıcıların rekabet yerine iş birliğine, ulusal korumacılık yerine küresel faydaya ve retorik yerine eyleme odaklanmaya başlamaları umuldu.
İnsani sermayenin yükselişi de raporda altı çizilen bir diğer trend oldu. Buna göre, altyapı geliştirmeye tahsis edilen yardım amaçlı sermayenin miktarı arttı. Bu sermaye ile finanse edilen projelerin başarılı olması durumunda, özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha fazla benzer projenin ortaya çıkması beklendi.
Şehir merkezlerinin cazibesi azaldı
Rapora göre, altyapı ağının doğuşu ile şehir merkezlerinin cazibesi azaldı. Yetkililer, tüm imkânları kent merkezine yığmanın erişim ve fırsatlarda dengesizlik yarattığını giderek daha fazla kabul etti. Bu yıl, daha fazla hükümetin ‘altyapı ağı’ hakkında konuşmaya başlaması beklendi. Son zamanlarda giderek artan sayıda hükümet ve uluslararası kurum, inovasyon ve teknoloji için nasıl daha uygun sözleşmeler yapabilecekleri konusunda da daha eleştirel düşünmeye başladı. Özellikle enerji, çevre ve kentsel altyapı gibi kritik sektörlerde daha fazla ilerleme ve altyapı inovasyonunun benimsenmesini beklendi.
‘Yeşil altyapı’ çözümlerine daha fazla odaklanılacak
Öte yandan, net sıfır hedeflerine giden yollar daha da karmaşıklaşırken, küresel kurumların gelişmekte olan piyasalarda sermayeyi enerji dönüşümü girişimlerine yönlendirecek yenilikçi mekanizma ve programları devreye alması da yine raporda bahsedilen trendlerden oldu. Bir dizi hızlı trend karşısında sağlam ve etkili regülasyon talebinin de konuyu gündemin üst sıralarına taşıması beklendi. Buna göre, düzenleyiciler uyum sağlama ve becerilerini geliştirme fırsatını değerlendirecek. KPMG raporuna göre, önümüzdeki yıllarda ‘yeşil altyapı’ çözümlerine daha fazla odaklanılması bekleniyor. Buradaki zorluk, bu baskıyı proaktif kurumsal sorumluluğa dönüştürmek ve uyumluluğun ötesine geçen bir hesap verebilirlik kültürünü teşvik etmek olarak gösterildi. Müteahhitlerin sadece beton dökmek yerine doğaya dayalı çözümleri tercih etmelerinin çok uzun sürmeyeceği tahmin edildi.
Bazı ülkelerin korumacılığa yönelmesi muhtemel
Mevcut jeopolitik ortam göz önüne alındığında, özellikle eşitsizlikler arttıkça ve iklim krizinin etkileri daha zarar verici hale geldikçe, bazı ülkelerin korumacılığa yönelmesi de muhtemel görünüyor. Ancak KPMG’ye göre nihayetinde, politika yapıcılar ve liderler, eşit bir şekilde dağıtılmış adil yeşil büyümenin çok çeşitli sorunlara çözüm olduğunu fark etmeli. Ancak bunun için rekabet değil iş birliği gerektiği ifade edildi. Yine raporda öne çıkan trendlerden bir diğeri ise önümüzdeki birkaç yıl içinde, hükümetlerin ve altyapı planlamacılarının altyapı tasarımlarında esneklik yaratmaya daha fazla önem vermelerinin beklenmesi oldu.