Perşembe, Eylül 19, 2024

Yenilenmeler

Daha çok öncesi 2-3 asırdan beri gelen fiziki altyapıya bağlı olarak iki büyük savaş sonrasında teşkil edilen soğuk harp döneminde de izolasyon politikaları ideolojik eksenlidir. Dünya nüfusunun haber alma ve iletişim imkanları kısıtlı olmaktan öte nerede ise “bulduğunu yemek” konumunda idi. “Hür Dünya”, “Demirperde” ve “Üçüncü Dünya” üçlemesi; sosyal, diplomatik, ekonomik, militer vs. alanlarda gerilimli bir dengeyi tutturmuş görünüyordu. Başta Atlantik Gurubu olmak üzere diğerleri de muhtelif propaganda vasıtaları ile kendi yöntemlerinin ayrıcalıklarını yıllarca servis ettiler. Mesela ABD’nin Demokrasi, Hürriyet ve Pazar ekonomisinin bayraktarlığı hepsinden geniş bir hakimiyet alanı kapsıyordu. İlginç olan, hem liberal hem de sosyalist blok için kendi ideolojilerinin müreffeh topluma ulaşma idealinde haklılıklarını gösterecek neticeleri kitlelere ispat etme yarışı idi. Bugün geriye doğru bakıldığında, karşıtmış gibi algılanan politikaların benzerlerinin günümüzde de olduğu gibi bir elden kurgulanmış “denge” arayışı olduğunu fark ediyoruz. Bir başka deyişle “istikrar” kavramının üzeri sloganlar ile parlatılmış bir başarı öyküsü olmasından ziyade tarihsel şartların elverdiğince süre olarak ucu açık, değişken fakat etkili bir paylaşım’a dayalı “sürdürülebilirlik” olduğu ortaya çıkıyor.

Hangi zaman diliminde olursa olsun, toplumsal ilişkilerin özellikleri bireysel ve kurumsal mahiyette moral değerlerin gölgesinde olması hasebiyle ile benzerlikler arzeder; değişen münasebetlerdeki nitelik ve niceliktir.

‘Ulusların dostları yoktur sadece çıkarları vardır’ Modern dünya’nın Aydınlanma döneminden ve iki büyük Dünya Savaşından sonra önemli argümanıdır. Dünya Savaşlarının ertesinde Atlantik merkezli olarak kurulurken, ABD merkez, çevresinde Avrupa-AB, Pasifik’te Japonya yer aldı. “Demirperde” ve sonrasında Çin, kurulan o zamanki düzenin “destek” unsurlarıydı.

Yarım asır’lık bir zaman içerisinde nedenlerini sık sık yazdığımız üzere “Düzen” çözülüyor, günümüzde yaşanan gelişmeler; merkez ile çevrenin ayrıştığını ortaya seren emareler. Çünkü, sadece “Bazı ulusların çıkarlarını” gözeten, diğerlerini “gözardı” eden sistem yürümedi, su sızdırıyor. Evrensel bir uzlaşmanın ortaya çıkması için güce dayalı dayatmanın yerine, daha kanaatkar, daha az çıkarcı, daha adil, daha fazla güvenen; çatışmadan çok uzlaşmaya meyilli, verimli çalışan karşılıklı bir satıh gerekiyor. Dikkat edilir ise, bu sıfatlar “moral” ve “etik” değerler ile örtüşmekte. Çatışmanın, güçler mücadelesinin, terörizmin, savaşların beslenmiş olduğu siyaset ve sektörler ile gelinen nokta, “krizler sonrası yeni dengeler” biçiminde döner yeni bir dünya kurulur umudu her şeye rağmen devam etmelidir.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar