Güç zehirlenmesi diye bir olgu var. Kültürlü insanlar gücü zayıfları korumak için kullanırlar, onları kanatlarının altına alırlar. İktidar hırsı aklının önüne geçenler ise gücü kişisel bir hak olarak kabul edip gittikçe daha da zorba bir tavra bürünürler.
Kültürel eğitim önce evde başlar. Ev sade anne babadan ibaret değildir. Anneanne, dede, babaanne, dayı, teyze, hala, amca gibi geniş bir yapıdır aile ortamı. Mahalle kültürü, köy, ilçe, kent kültürü gelir ardından. İlkokuldan başlayan eğitim, eğer okula devam etme olanağı var ise gidebildiği yere kadar sürer. Çalışma ortamında iş arkadaşları, ustalar, mühendisler, patronlar bir kişinin kültür havuzuna katlıda bulunur. Dağdaki çobanın İnce Memed’i okurken Ecevit’le karşılaştığını eskiler anımsar. Yeniler ise çobanın üniversite yerleştirme sınavında birinci olduğunu bilir. Buradaki önemli vurgu, kişinin kitap okuma alışkanlığını kazanmış olmasıdır.
Kitap okumadığını gururla söyleyen bakanlar, başbakanlar gördü ülkemiz. Sonra ne oldu; kitap okumadığı için hukuktan, evrensel insan haklarından bihaber yöneticilerimiz oldu. Veya evrensel insan hakları, hukuk hakkında bilgisi olsa bile kendi çıkarı veya gücünün devamı için hukuk dışına çıkmayı kendisi için hak gören yöneticilerimiz oldu.
Kendini dev aynasında görenler emeklilerle dalga geçtiler. Onları yıllarca oyaladılar fakirleştirdikçe fakirleştirdiler. Yiyecek ekmek bulamayanlara üst yönetim ailelerinden az yerseniz sağlıklı olursunuz tavsiyesi geldi. Hakkını arayanlar hain, eşitlik isteyenler çürük, sürtük ilan edildi. Kendilerine destek olmayanlar hain oldu.
Kısacası benden olmayan aç da kalır, açıkta da kalır. Benden olana destek bulur veya “mama” sırasını bekler.
Güç zehirlenmesinin yansımaları bunlar… Daha birçok olayı davranış şekliyle açıklamak olası.
Baskının bir sonu var. Baskı karşısında zamanında ayağa kalkanlar oturtturuldu, içeri atıldı, yapılar dağıtıldı. Ta ki, yeni bir gençlik direnişi ortaya çıkıncaya kadar. Gezi direnişinden söz ediyorum. Baskı rejimi nasıl adım adım ilerlediyse, direnme kültürü de adım adım yayıldı.
7 Haziran 2015’te genel seçimde AKP tek başına iktidar olanağını yitirdi. AKP hükümeti kuramayınca, CHP kuramaz diyen Erdoğan seçimin yenilenmesi kararını aldı. Birçok terör eylemi yaşanan ortamda gidilen 1 Kasım 2015 seçiminde bu kez MHP destek oldu. AKP oy kaybetmeye devam etse bile, MHP ve başka desteklerle tek adam yönetimini sürdürdü.
Baskı ve sindirme politikasına karşı direniş de sürdü.
2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura götürmek özgür birey olmak isteyenlere direnme gücü verdi. Bu direniş 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde karşılık buldu.
AKP ilk kez CHP’nin liderliğine tanık oldu.
CHP için yeni bir siyaset dönemi başlıyor. Gerek halkçı, şeffaf ve dürüst belediyecilik örnekleri gerekse halkın geçim sorunları için çalışmak ve üretmek durumundalar.
AKP’nin yine birçok senaryo ile ortalığı karıştırıp kendi düzenlerini olabildiğince sürdürmeye çabalayacağını göreceğiz.