Hammadde fiyatlarındaki artışın sınırlı tutulması, yurt içi talepte de iyileşmenin devam etmesi ve talebin iç piyasaya yönlendirilmesinin çelik sektöründeki kapasite artışları ile yurt içi üretimin artmasına destek sağlaması bekleniyor
Türk çelik sektörü, 2022 yılındaki yüksek enerji maliyetlerinden kaynaklanan kayıplardan sonra 2023 yılında da deprem felaketi sebebiyle sıkıntılar yaşadı. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin (TÇÜD) 2024 Mart ayı sayısındaki verilere göre, 2023 yılının ilk yarısında üretimdeki yüzde 16,3’lük kayba rağmen, ikinci yarıda yeni kapasitelerin devreye girmesinin desteği ile göstermiş olduğu yüksek performans ile yılı yüzde 4 kayıpla kapattı.
Türkiye, çelik üretiminde 8’inci sırada
Türkiye, 2023 yılında, çelik üretimindeki yüzde 4’lük daralmaya rağmen, listede sekizinci sıradaki yerini korudu. 2024 yılında enerji girdi maliyetlerinin makul seviyelerde seyretmesinin, hammadde fiyatlarındaki artışı sınırlı tutması, yurt içi talepte de iyileşmenin devam etmesi ve talebin iç piyasaya yönlendirilmesinin ise sektördeki kapasite artışları ile yurt içi üretimin artmasına destek sağlaması bekleniyor.
Ham çelik üretimi 2023’te 33,7 milyon tona geriledi
Geçen yılın ilk yarısında, ihracattaki gerileme ve dampingli fiyatlar sebebiyle, yurt içindeki talep artışının ithalata yönelmesi neticesinde, Türkiye’nin ham çelik üretimi 2022 yılının aynı dönemine göre yüzde 16,3 düşüşle 19 milyon tondan 15,9 milyon tona geriledi. Yılın ikinci yarısında ise, 2022 yılının aynı döneminde düşük üretim miktarlarının sebep olduğu baz etkisi ile, ham çelik üretimi yüzde 10,4 artışla, 16,1 milyon tondan 17,8 milyon tona yükseldi. 2023 yılının ikinci yarısında üretimde gözlenen kademeli toparlanmada, deprem faciasından sonra tesislerin tekrar üretim faaliyetlerine başlaması, enerji girdi maliyetlerinin makul seviyelere gerilemesi ve yılın ikinci yarısında 4,5 milyon ton civarındaki kapasite artışı etkili oldu. Ancak, yılın ikinci yarısındaki toparlanmaya rağmen, yılın ilk yarısında üretimde yaşanan kayıplar telafi edilemedi, böylece, ham çelik üretimi 2023 yılında, 2022 yılına göre yüzde 4 azalışla, 35,1 milyon tondan 33,7 milyon ton seviyesine geriledi.
Tüketimde gerçekleşen yüksek artış, yurt dışına transfer edildi
Toplam çelik ürünleri ihracatı 2023 yılında yüzde 30,6’lık bir azalışla 15,2 milyon tondan 10,5 milyon tona düştü. AB ve ABD’deki ekonomik koşulların yol açtığı zayıf talep ve ülkemize karşı uygulanan korumacı önlemler sonucunda, AB’ye yönelik ihracat yüzde 31,4 azalışla 2,7 milyon ton, ABD’ye yönelik ihracat ise yüzde 72,2 azalışla 166,8 bin ton seviyesine geriledi. Toplam çelik ithalatı ise yüzde 15,5’lik bir artışla 14,8 milyon tondan 17,1 milyon ton seviyesine ulaştırdı. İhracat azalır iken, ithalatın artmış olması, ülkemizde yüzde 50’ye yaklaşan atıl kapasiteye rağmen, tüketimde gerçekleşen yüksek orandaki artışın yurt dışına transfer edilmesi sonucunu doğurdu. İthalatın yüzde 54,4’ünü oluşturan yassı ürün grubunda, yeterli kapasite bulunmasına rağmen, özellikle Uzakdoğu ülkelerinden dampingli fiyatlar ile gerçekleştirilen ithalatta ciddi artışlar yaşandı. Böylece, toplam çelik ürünleri tüketimi içinde yüzde 44 olan ithal ürünlerin payı, yassı ürünlerde yüzde 60,6 gibi yüksek seviyelerde seyretmeye devam etti.
Dünya ham çelik üretimi 2023’te %1 daraldı
Rusya’nın Ukrayna’yı 2022 yılında işgali ve devamında AB’nin Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar neticesinde enerji fiyatlarının tarihi seviyelere ulaşması, yüksek faiz ve enflasyon ortamını doğurmuş, böylece özellikle yılın ikinci yarısında küresel çelik piyasasında gözlenen durgunluk ile birlikte dünya ham çelik üretimi yüzde 3,8 daraldı. 2023 yılının ilk yarısında ise, enerji fiyatlarının yüksek seyretmesi, gelişmiş ülkelerin uygulamış olduğu sıkılaştırıcı para politikalarının gecikmeli etkisinin inşaat sektörü başta olmak üzere tüketim ve yatırımları zayıflatması ve Çin’deki emlak piyasasında yaşanan durgunluğun etkisi ile dünya ham çelik üretimi yüzde 1 daraldı. 2023 yılının ikinci yarısında, hammadde fiyatlarındaki düşüş, enerji fiyatlarındaki dalgalanmaların azalması, sürdürülebilirlik ve karbonsuzlaşma çerçevesinde yapılan altyapı yatırımlarının artması ve Çin hükümetinin çelik sektörünü destekleyici adımlar atması ile birlikte, dünya çelik üretiminde yüzde 1’lik bir toparlanma gerçekleşti. Böylece, 2023 yılında dünya çelik üretimi, 1,9 milyar ton seviyesinde sabit kaldı.
Fransa, çelik üretimi en fazla düşen ülke oldu
Dünya Çelik Derneği tarafından açıklanan verilere göre, Çin’in ham çelik üretimi, artan altyapı yatırımları ve beyaz eşya sektöründeki olumlu gelişmelere rağmen, inşaat sektöründeki daralmanın etkisiyle, 2023 yılında, bir önceki yıla göre değişmeyerek 1 milyar ton seviyesinde gerçekleşti. Böylece Çin’in dünya ham çelik üretimindeki payı, yüzde 55,1 düzeyinde sabit kaldı. Diğer taraftan, altyapı yatırımlarının ivme kazanması sayesinde, 2023 yılında ham çelik üretimi yüzde 11,8 artan Hindistan, ilk 15 ülke içerisinde en fazla büyüyen ülke oldu ve dünya ham çelik üreticileri listesinde ikinci sıradaki yerini korudu. AB’nin çelik üretimi, sıkı para politikası ve yüksek enerji maliyetlerinin inşaat ve imalat sektöründeki daraltıcı etkileri nedeniyle, 2023 yılında yüzde 7,4 geriledi. Dünya çelik üretiminde ilk 15 ülke içerisinde üretimi en fazla düşüş gösteren ülkeler, yüzde 17,4 ve yüzde 11,6 ile, sırasıyla Fransa ve Meksika oldu.
Kapasite kullanımı %56,8’e düştü
Türkiye’nin ham çelik üretim kapasitesi 2023’te yüzde 7,4 artış göstererek, 55,2 milyon tondan 59,3 milyon tona yükseldi. 2021 yılında, 40,4 milyon ton rekor üretim ile yüzde 74,6 seviyesine ulaşan Türk çelik sektöründeki kapa- site kullanım oranı, 2022 yılında enerji maliyetlerinde yaşanan artışların talepte ve üretimde daralmalara sebep olması ile yüzde 63,7 seviyesine kadar geriledi. 2023 yılında, tüketimin rekor seviyelere ulaşmasına rağmen, iç talebin ithalat yolu ile karşılanmasının etkisi ile kapasite kullanımı yüzde 56,8’e düştü.
Türkiye’nin en büyük çelik ihraç pazarı; İsrail
Ülkedeki enerji fiyatlarının, Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkelerindeki enerji fiyatlarına kıyasla yüksek seyretmesi, anılan ülkelerdeki çok yönlü devlet destekleri ve başta Çin olmak üzere, dünya genelinde talepte gözlenen daralma sonrasında, bu ülkelerin ihraç piyasalarımıza yoğunlaşması sebebiyle çelik ürünleri ihracatı hem miktar hem de değer yönünden ciddi anlamda geriledi. 2023 yılında ihracat, geçen yıla göre, miktarda yüzde 30,6, azalışla 10,5 milyon tona, değerde ise yüzde 40,7 azalışla, 8,3 milyar dolar seviyesine düştü. İhracat, yassı ürünlerde yüzde 25,7, uzun ürünlerde ise yüzde 29,5 azalarak, sırasıyla 3,5 milyon ton ve 6,8 milyon ton seviyelerinde gerçekleşti. Ülkeler itibarıyla, 2023 yılında, Türkiye’nin en büyük çelik ürünleri ihraç pazarı, 1,1 milyon tonluk ihracat ile Israil olurken, İsrail’i; 783,6 bin ton ile Yemen, 702,5 bin ton ile Romanya, 527,3 bin ton ile İtalya ve 521,2 bin ton ile Mısır takip etmiştir. Söz konusu beş ülkenin toplam ihracat miktarımız içerisindeki payı yüzde 34,5 seviyesinde gerçekleşti.
Çelik ürünleri ithalatı 2023’te %6,1 azaldı
2023 yılında, çelik ürünleri ithalatı, miktarda yüzde 15,5 artış göstererek 17,1 milyon ton seviyesine ulaşırken değerde yüzde 6,1 azalışla 14,6 milyar dolara geriledi. İthalat miktar bazında, yarı ürünlerde yüzde 17,5, yassı ürünlerde yüzde 10,2, uzun ürünlerde ise yüzde 40,6 yükseldi. İthalat miktarının artmasın da iç taleplerindeki daralma nedeniyle, Uzak Doğu ve Güney Asya’daki üreticilerin, devlet destekli ve dampingli düşük fiyat seviyelerinden Türkiye’ye yönelmeleri etkili olmuş ve çelik tüketimi içerisindeki ithalat payı yüzde 44 gibi yüksek bir seviyede seyretmeye devam etti. Yassı ürün tüketimi içerisindeki ithal girdi payı ise yüzde 60,6 seviyesine ulaştı. Ülkeler itibarıyla, toplam çelik ürünleri ithalatında Rusya 4,2 milyon ton ile en büyük tedarikçi olurken, Rusya’yı; 3,4 milyon ton ile Çin, 1,7 milyon ton ile Güney Kore, 765,5 bin ton ile Malezya ve 699 bin ton ile Japonya takip etmiştir. Söz konusu beş ülkenin toplam ithalatımız içerisindeki payı yüzde 62,5 olarak gerçekleşti.
Hurda ithalatı 2023’te %10 azaldı
Çelik sektörünün toplam hurda tüketimi 2023’te yüzde 3,9 azalışla, 30,3 milyon tondan 29,1 milyon tona gerilemiş, söz konusu tüketimin 18,8 milyon tonu ithalat yolu ile, 10,3 milyon tonluk kısmı ise iç piyasadan karşılandı. 2023 yılında hurda ithalatı, miktar yönünden yüzde 10 azalışla 18,8 milyon ton, değer yönünden yüzde 21,8 azalışla 7,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. ABD haricindeki diğer bölgelerden hurda it- halatında azalış gözlenir iken, AB yüzde 55 pay ile Türkiye’nin hurda ithalatı içerisinde ilk sırada yer almaya devam etti. 2023 yılında hurda ithalâtımız yüzde 10 azalmış, yurt içi hurda tedarikinde görülen yüzde 10,7’lik artış, hurda tüketimi içindeki ithalat payının 4,5 puan azalarak yüzde 64,6 seviyesine gerilemesine yol açtı.
Çelik sektörü Türkiye ihracatında 4’üncü sırada yer alıyor
Küresel ekonomik aktivitedeki toparlanma 2023 yılında bir önceki yıla göre ivme kaybederek devam etti. 2023 yılındaki toparlanmada, enerji fiyatlarının zirve seviyelerden dönmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki iktisadi faaliyetlerin güçlü seyretmesi etkili oldu. Diğer taraftan, küresel enflasyonla mücadelede uygulanan sıkı para politikalarının imalat sanayi üzerindeki sınırlayıcı etkilerinin, 2024 yılında da devam edebileceği değerlendiriliyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin açıkladığı verilere göre, 2022 yılında Türkiye’nin genel ihracatında dördüncü sırada yer alan çelik sektörü, 2023 yılında, otomotiv, kimya, hazır giyim ve elektrik sektörlerinin ardından ülke ihracatına katkı sağlayan beşinci büyük sektör konumuna geriledi.
Türk çelik sektörü 2024’ten umutlu
Cari açığı kapatmaya yönelik olarak atılmaya başlanan politika adımlarının, yurt içinde dolar bazında düşen enerji maliyetlerinin, rekabetçi fiyat oluşumunu kolaylaştırmasına, Türkiye’nin dünya çelik sektöründe 2024’te son iki yılda kaybettiği pazarları geri kazanmasına ve ihracatımızın artmasına imkan sağlayacağı öngörülüyor. Bununla birlikte, enerji fiyatlarında ortaya çıkabilecek olağanüstü artışların bu beklentiyi olumsuz yönde etkilemesinden endişe duyuluyor.
İhracatı olumsuz yönde etkileyen bu kırılgan yapı, yalnızca çelik sektörümüze değil Türkiye’nin dış ticaret açığının büyümesine de tehdit oluşturuyor. Bu yüzden, yurt içi talebin yurt içi üretim yolu ile karşılanmasını mümkün kılacak tedbirlerin alınması, sektörün sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşıyor. Bu bağlamda, Çin, Hindistan, Japonya ve Rusya menşeli ‘sıcak haddelenmiş yassı çelik’ ithalatına yönelik damping soruşturması açılması ve ‘Filmaşin’ ithalatına karşı açılan korunma önlemi soruşturması kapsamında geçici önlemin yürürlüğe konulması, yerli üretimin desteklenmesi ve sektörün sağlıklı bir şekilde büyümesi açısından olumlu gelişmeler olarak görülüyor.
Yabancı yatırımcılar, iç talebi artırabilir
Uluslararası piyasalarda yeni dengelerin oluşmasını müteakip, küresel talebin kademeli bir şekilde canlanması, yurt içi tüketimin yurt içi üretim yoluyla karşılanmasını mümkün kılacak tedbirlerin yürürlüğe girmesi ve uygulanmakta olan ekonomi politikalarının etkisiyle, Türkiye’ye yönelecek yabancı yatırımcıların, iç talebi artırması öngörülüyor. Bu sayede, sektörün 2021’deki 40,4 milyon tonluk üretim seviyesini aşarak, ihracatta sağlayacağı yüksek oranlı artış ile, Türkiye’nin cari işlemler dengesine ve sürdürülebilir büyümesine olumlu katkı sağlaması bekleniyor.
Ülkede, ağırlıklı olarak hurdadan üretim yapan elektrik ark ocaklı tesislerin toplam üretimdeki payı yüzde 72 iken AB’nin payının yüzde 40 civarında olması dolayısıyla, Yeşil Dönüşüm sürecinde AB’ye göre nispeten daha iyi konumda olduğumuzu söylemek mümkün. Bununla beraber, Yeşil Dönüşüm kapsamında uzun vadede, hurdaya olan talebin ciddi oranlarda artacağı öngörülüyor. Bu bağlamda, uzun vadede çelik üretiminin sürdürülebilirliği açısından, yeşil dönüşüme yönelik enerji yatırımları ve girdi çeşitliliği çerçevesinde, hurdaya alternatif olarak ortaya çıkan DRI ve HBI gibi ürünlerin üretimine yönelik yönelik altyapı çalışmalarının artması, ark ocaklı tesislerimizde kullanılan enerjinin karbonsuzlaştırılması amacıyla elektrik enerjisi üretiminde yenilenebilir enerji yatırımlarının yoğunlaşması ve devletin yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik finansal destek sağlaması, önem arz ediyor.