Pazar, Mayıs 19, 2024

Mükemmeliyetçilik Kimler İçin

Birleşik Devletlerde üniversitelerde bir süredir devam eden protestoların dünya kamuoyunda ses getiren etkileri; Gazze’de yaşanan acılar ve Filistin- İsrail arasında uzunca bir mazisi olan ve bugüne intikal etmiş olan ihtilafların çözümü için uluslararası çabalara paralel duyarlılık sağlıyor. Çünkü gelişmeler, uluslar arası ve bölgesel barışı her biçimde  küresel dengeleri tehdit eder nitelik kazanma hassasiyetini korumakta. 

1947 yılından bugüne İsrail’in Filistin konusu, üzerinde ana akım Batılı ülkeler desteği ile uluslararası hukuk kurallarının göz ardı edilerek biteviye istisna ve muafiyet teşkil olunan iklimde adım adım uygulamaların nihayetinde bir mahiyet kazandığı ile ilgilidir.

Uzunca süren 80 yıllık süreçte Almanya, Vietnam (birleşti) Yugoslavya, Çekoslavakya (ayrıştı) bir şekilde çözüldü. Filistin meselesi ise olayların pasif bir öznesi olarak kronikleşti. dünya siyasi arenasının Kudüs merkezli lirik bir figürü olarak uzadı gitti. Hasılı, Bernard Lewis’in Ortadoğu’daki asırlara baliğ müesses nizamın Osmanlı idaresi dönemindeki istikrarlı seyrinden ortalama irtifa kaydederek mevcut duruma gelmesi izahına uygun bir tezahürüdür. Napolyon’un Mısır’ı fethi ile start alarak, dönemin bölgenin peyderpey dış etkilere maruz kalmaya başlaması ile bölge dahili ve iç dinamiklerinin de(ulus-devlet) formunda değişmesi süreci 20. asır da iki büyük savaş ve “petrol” ile şekillendi. 

Ancak 7 Ekim yukarıdaki şekillenmenin sadece bölge için değil göründüğünden çok daha küresel neticeler doğabilmesine tesir edebilecek potansiyeli barındırmasının işaretlerini de taşımakta. Açıkçası İkinci Dünya Savaşında yaşanan Holokost  mağduriyetinin Atlantik ötesinden özenle örülmüş ‘antisemitizm’ siyasetinin ayrıcalıkları, 7 Ekim sonrası İsrail siyasetinin Gazze üzerindeki saldırıları ve sonuçları ile yeni bir mecraya dönüşmüştür.

75 yıl öncesinden bugüne dar anlamı ile bölgede meydana gelen değişimlerin mevcut potansiyellerin varlığı gölgesinde eğer arzu ediliyorsa karşılıklı ve adil bir çözüme ulaşılmasının türlü müdahaleler ile engellenmesi; bölgenin ve etrafının siyasi, sosyal ve ekonomik çıktılarının ayrıca küresel ihtilaflarda payanda olarak kullanıldığı bir vesayet iklimine dönüştürüldüğündendir. Ayrıca sorunun sadece Ortadoğu ile bağlı olmayıp dünyanın bütününü etkileyebileceğine dair önemli sinyaller yabana atılacak gibi değildir. 

Finansman kaynakları ve yeterliliği ile onun kontrolünün kifayet etmemesi ile önceleri bölgesel dengelerde seyrederken şimdi küresel perspektifte dengesizliklerin tezahürü 20. asrın ilk yarısında Keynezyen dönemin ikinci yarısında Neo-Liberalizm etkisine girmesi başta üretim-tüketim politikalarından sosyal dokulara uzanan geniş bir siyasi alanı etkileyebilmektedir. 

Birleşik Devletler Üniversitelerindeki hareketlenmelerde sadece Gazze’deki insanlık trajedisinden öte neoliberal politika uygulamalarından, artan enflasyon, hayat pahalılığı vb bunalan orta kesim ve genel kitlelerin ekonomik gerilemelerinin nedeni olarak başta askeri harcamaların ve “dünya jandarmalığı” gerekliliğinin sorgulanmasının izleri vardır.

Tarihi süreçte hayli örnekleri bulunmakla birlikte tesirli bir tenakuz müptelalığı olan mükemmeliyetçilik sendromu nöbeti şimdilerde Atlantik ve Anglo-Sakson bölgesinin kendisine aşırı yüksek beklentiler ve yüksek roller yükleyerek bu beklentinin kurumsal bazda dahi gerçekleşmemesi ile üstlendikleri rolün küresel ölçekte kabul görmemesinin çıktıları hakim güçler için ne yazık ki uzlaşma yerine çatışmayı tercih anlamını taşıyor.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar