Dr. Ulusoy, “Buğdayda 21 milyon ton üretim beklerken, bu yılı da 3,5 milyon ton un ihracatıyla yine dünya şampiyonu olarak tamamlamayı hedefliyoruz” dedi
İnsanlık tarihini değiştiren Şanlıurfa’daki Göbeklitepe, ilk buğdayın, ilk çiftçinin, ilk unun ve ilk ekmeğin ortaya çıkmasına sahne olmuştur. Ülkemiz, dünyada buğdayın ilk yetiştirildiği topraklardır ve tahıl üretimimizin yüzde 60’ını buğday oluşturuyor. Toprağın hediyesi buğday, çiftçinin emeğiyle hayat bulurken, sanayicilerin de ihracatla Türkiye bayrağını dünyaya taşımasını sağladığını belirten Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Buğdayda 21 milyon ton üretim beklerken, bu yılı da 3,5 milyon ton un ihracatıyla yine dünya şampiyonu olarak tamamlamayı hedefliyoruz. Tarımda dijitalleşmesi hem çiftçimizin emeklerini karşılıklı kılacak hem verimliliği hem de ihracatımızı artıracak” diye konuştu.
Yerli buğdaydan daha fazla üretip toplam tüketimde yerli buğdayın payını maksimum düzeye çıkarmak gerektiğini vurgulayan Dr. Ulusoy, “Bu sayede çiftçilerimiz daha fazla kazanırken, un sanayimiz tamamen iç pazardan elde ettiği hammadde ile ihracatını gerçekleştirecek ve gerçekleşen ihracat ile ekonomimize daha fazla döviz kazandırmış olacağız” dedi.
“Şirketler, dijital hassas tarım araçları konusunda yatırımlar yapıyor”
Tarımda dijitalleşmenin de önemine dikkat çeken Dr. Ulusoy, “Tarımda üretim, çeşitli trendlere göre şekilleniyor. Gıda sektörü adına tarımda sürdürülebilirlik, insan hayatının temel ihtiyaçlarından birine dokunması sebebiyle oldukça önemli bir hal alıyor. Küresel boyutta yaşanan hava koşullarındaki değişiklik ve kuraklık, artan yaşam maliyeti, pandemi, savaşlar, gıda tedarik zincirinin sürdürülebilirliğini tehdit etti ve kopma noktasına geldi. İçinde bulunduğumuz sektörün insanın gıdaya ulaşımındaki rolü dolayısıyla sürdürülebilirlik kavramı hayati önem arz ediyor. Şirketler tarafından dijital hassas tarım araçları konusunda yatırımlar yapılıyor. Aynı zamanda Avrupa Birliği ile ortak yürütülen projeler kapsamında belirlenen bölgelerde tarımsal üretim ile ilgili projelere özel destekler veriliyor. Ulusoy Un, sürdürülebilir hububat tedariği ve un üretimi konusunda alacağı aksiyonlarla Türkiye’de ve dünyada açlığı bitirmek, toplumların güvenli gıdaya ve iyi beslenmeye ulaşmasını sağlamak ve sürdürülebilir tarımı desteklemek için çalışacaktır. Yaptığımız GES-RES yatırımları ile temiz ve sorumlu üretim uygulamalarının sektördeki öncülerinden olacağız” ifadelerini kullandı.
Lisanslı depoculuk çiftçiyi koruyor
Gerek işletmeci tarafında gerekse kullanıcılar yani çiftçiler tarafında teşviklerin sağlanması, sistemin sağlam temellere oturması ve uzun vadede ülke ekonomisi ve tarımına büyük avantajlar sunması açısından hayati önem arz eden lisanslı depoculuk hakkında da bilgi veren Dr. Ulusoy, “Lisanslı depoculuk, dünyanın birçok ülkesinde oldukça gelişmiş sistem örneklerinin bulunduğu ve hem faaliyette bulunduğu bölgeye hem de ülke ekonomisine oldukça fayda sağlayan, ‘hububat barajı’ tabiriyle çok güzel anlatılan önemli bir sektördür. Türkiye için sistemin temellerinin geç atıldığını gözlemlesek de şu anki gelişim hızı tatmin edici düzeydedir. Lisanslı depoculuk, ürünlerin fiyat dalgalanmasını kontrol altına almada önemli bir rol oynamaktadır. Lisanslı depoculuk, üretimi ve depolamayı izlenebilir hale getiriyor” diye konuştu.