Perşembe, Eylül 19, 2024

Rezene ile Anasonu Karıştırmayalım

Önce, geçen hafta yazı yazamadığımız için sizden özür dilememiz gerekiyor. Yazmamızın sebebi annemizin vefatı nedeniyledir; yoksa tembellikten değil. Bazen hayatınızda fırtına gibi hissettiğiniz acı bir olay, başkalarına sıradan bir sorun gibi geliyor. Diğer taraftan yaşam da bir şekilde devam ediyor.  Bizim de, yaşamın bir köşesinden tutmamız gerekecek.  Yaşamın bir köşesinden tutmak derken, etrafımızdaki dostların yaşam işleyişlerini bozmamamız gerekiyor.

Bakalım Mayıs ayının geri kalan kısmında neler oluyor? 17 Mayıs 2024 günü  Ayın Dünyamıza en uzak olduğu gün; 19 Mayıs 2024 tarihi ise Ay düğümü günü olduğu için, bu iki günde tarımsal eylemlerde bulunmamak gerekecek. Bunun yanında 15-25 Mayıs günleri arasında inen Ay; 26-31 Mayıs günleri arasında ise çıkan Ay dönemidir. Ay takvimi takipçilerine duyurulur. 

Bu haftaki yazımızda annemizi bir kez daha anmak için rezeneden bahsedeceğiz. Nereden çıktı derseniz? Bir gün konuşurken rezene eksene demişti, kokusu anason (Pimpinella anisum) gibidir. Ama hangi rezene? Biliyorsunuz aktarlarda satılan rezene (Foeniculum vulgare)  tohumu çok yıllık çalı gibi bir bitkinin tohumudur.

Daha önce bahçemize bir çok defa ekmiştik. Ekerken belli bir boya kadar kapalı bir yerde tutmanızı salık veririz. Salyangoz ve sümüklü böcekler bunları körpe fideyken midelerine indirmeye bayılıyorlar. Biz insanlara gelirsek, yaprakları, dalları ve kurutulmuş çiçekleri yemeklerimize çeşni katabilir. Kaynatılarak çayı içildiğinde, süt veren annelerin sütünü arttırır. Bunun yanında, sindirimi kolaylaştırır. Mide-bağırsak sistemindeki şişkinliği alır. 180 cm. uzunluğa ve 60 cm. kadar genişliğe kadar büyüyen bu bitki, bahçeye ekildiği zaman her üzerinize sürtündüğünde sıcak yaz akşamüstlerinde harika kokular bırakır. Rezene, sadece çay yapıp içmek, ya da, kurutup yemeğe atmak için değil ama, bizim yaptığımız gibi süs bitkisi olarak da kullanılabilir.

Rezene kelimesinin kökenine baktığımızda, Nişanyan Sözlüğü Farsça,  raziyane sözcüğünden geldiğini söylemektedir. Dilbilimsel kökeninden bize ne demeyin. Bazen kelimenin kökeni bize inanılmaz ipuçları verebilmektedir. Bu bağlamda bahçe kültürü açısından, isimlerin kökenlerini bilmek çok önemli diye düşünüyoruz.

Tekrar bahçeye gelirsek; rezene, kokusu ve midevi önemi dışında, görsel açıdan da önemlidir. En önemli özelliği kuruluğa, susuzluğa dayanıklı olmasından dolayı, az su kullanılan bahçeler için biçilmiş kaftandır. Diğer taraftan hafif rüzgarda nazlı nazlı dalgalanmasından dolayı süs tahılları ile aynı bölgeye ekilebilir. 

Ekerken ya da dikerken, çok kötü bir refakatçı bitki olduğunu, çevresinde başka bitki pek barındırmadığını defalarca yazmıştık. Ayrıca, rezene büyürken oradan oraya köklenerek taşınmayı pek sevmez, Kökleri rahatsız edilmekten hiç hoşlanmazlar. Rezeneye, 30 cm.’den daha yakına başka bitki, hele de genç bir fidan dikmemeye çalışın. Biz rezeneleri diğer bitkilerden ayrı saksılara ekmeye çalışıyoruz. Genel olarak Mart-Temmuz ayları arasında tohumları ekilebilir. Mayıs-Temmuz ayları arasında ise dikim için dışarıya, toprağa alınabilirler. Mayıs-Eylül ayları arasında ise tohumları toplanır.

Ekim için 1 ile 1,5 cm. arası derinliğe ekmeniz uygun olacaktır. Yeni çimlenen tohumları, salatada kullanabileceğinizi hemen söyleyelim. Limonlukta ya da kapalı bir camlı alanda büyüttüğünüz rezene, bahçeye dikildiğinde sonbaharda kaybolmaya yüz tutsa da, bir sonraki baharda tekrardan canlanarak eski biçimine, eski deyişle şekline şemaline kavuşacaktır. Sonbaharda tohumları toplayabilmek için çiçeği keserek ters olarak büyükçe bir kese kağıdında kurumasını bekleyebilirsiniz, daha sonra yerden 30 cm kadar yukarıdan budayabilir ve yaprakları, dalları kurutabilirsiniz. Rezenenin, kırmızıya ya da sarıya çalan renkli çeşitleri olduğunu da unutmayalım. 

Yazıyı, yumrulu rezeneden (Foeniculum vulgare var. Azoricus) bahsetmeden sonlandırmak biraz garip olacak çünkü mutfak sanatı açısından daha önemli olduğunu düşünüyoruz. Yumrulu rezenenin yaprakları ve yumrusu potasyun ve C vitamini açısından çok zengindir. Sonbaharda toplayacağınız tohumları ise magnezyum ve kalsiyum açısından çok zengindir. Yumrulu ya da Floransa rezenesi, ekimden 75 ile 90 gün arasında olgunluğa erişir. Ekimi yukarıda yazdığımız gibi kapalı bir alanda yapılması daha uygun olur. Bunun en önemli nedeni, çimlenme için toprak sıcaklığının 10 ile 24 derece arasında olması gerekmesidir. Yumrulu rezene, suyun donma derecesinin altındaki hava sıcaklıklarını sevmez. Biz de, bu sene az miktarda yumrulu rezeneyi ektik. İki ay sonra sonuçları paylaşacağız.

Yumruların çok şişkin olması için, ekimlerin ya da dikimlerin bol güneşli, geçirgen topraklarda yapılması gerekir. Çalı rezeneye göre çok daha fazla suya gereksinimi vardır. Toprağı hiçbir zaman kurumamalıdır. Azottan zengin gübreler bitkinin boyutlarını arttırır. Olgunlaşan yumruyu iki elle tutarak nazik bir şekilde iki tarafa doğru, sağa sola  döndürerek çıkartmak gerekir. Bu yumru ve yapraklar, salatada olduğu gibi çiğ olarak yenebileceği gibi, sebze yemeklerinde, çorbalarda et ve balıklarla yapılan leziz yemeklerde de kullanılabilirler. Akdeniz bölgesinde kalın yapraklı, daha sert ama aynı kokuya sahip bir bitkiyle karşılaşırsanız telaş temeyin F. sativum cinsinden başkası olamaz. 


Bu hafta yazımızın sonunda, çorbada tuzu olanlar bölümü için Okşan Kurç kardeşimiz Bilecik yöresine özgü şakayıkları (Paeonia) fotoğraflamış. Aynı canlılığı bozmayalım istedik. Biz de bir kırmızı Meksika yıldızını (Cosmos) sizinle paylaşıyoruz.

Keyifli Bahçeler….

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Oğuzhan Daver

Diğer Yazarlar