Çarşamba, Kasım 13, 2024

Türk çelik sektörü rekabetçiliğini geri istiyor

Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 34,4 artışla 6,3 milyon tona yükseldi

Türk çelik sektörü, 2022 yılındaki yüksek enerji maliyetlerinden kaynaklanan kayıplardan sonra 2023 yılında da deprem felaketi sebebiyle sıkıntılar yaşadı. Girdi maliyetlerinin artmasıyla zor süreçten geçen sektör rekabetçiliğini geri istiyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin (TÇÜD) 2024 Nisan ayı sayısındaki açıklamalara göre,Türk çelik sektörünün başta yüksek enerji, işçilik ve diğer girdilerin etkisiyle, üretim maliyetlerindeki artış nedeniyle rekabetçiliğini kaybettiğini görülüyor. Sektör temsilcileri, Türk çelik sektörünün üretimde 2022 yılı başındaki kapasite kullanımına, ihracatta 2021 yılındaki gücüne kavuşması için rekabetçiliği önleyen etkenlerin ortadan kaldırılmasını istedi.


Çelik sektörü 2024’e üretim ve ihracata artışla başladı

Sektör, 2023 yılında üretim ve ihracatta önemli düşüş yaşarken 2024 yılına üretim ve ihracat artışı ile başladı. Çin’den gelen haberler ise demir ve çelik üretiminde ciddi endişelere yol açtı. 2024 yılının ilk iki ayında Türkiye’nin ham çelik üretimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 34,4 artışla 6,3 milyon tona yükseldi. Ocak ayın da tüketimin yüzde 19,5 artmasına karşılık, çelik ürünleri ithalatındaki artışın yüzde 12,4 oranında kalması nedeniyle, tüketim içerisindeki ithalatın payı geçen senenin aynı dönemine göre 2,8 puan azalışla yüzde 38,4 seviyesine geriledi. Türk çelik sektörü ise, ocak ayında yüzde 23 artışla 894,7 milyon ton ihracat seviyesine ulaştı. Avrupa bölgesi 271,3 bin ton ile Türkiye’nin en büyük pazarını oluşturdu. Avrupa’yı ihracattaki yüz- de 34 oranındaki düşüşe rağmen 171,6 bin ton ile Orta Doğu/Körfez bölgesi, 80,7 bin ton ile Kuzey Afrika bölgesi takip etti. Çelik ürünleri ihracatı ocak ayında ülke bazın- da incelendiğinde, 82,0 bin ton ile Yemen ilk sıra- da yer alırken, Yemeni 63,7 bin ton ile Romanya, 55,1 bin ton ile ABD, 43,5 bin ton ile İtalya izledi.


“Sektörümüz dünyanın 7. en büyük çelik üreticisi konumunu güçlendirecek”

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, yılın ikinci yarısında Çelik piyasasından beklentileri ve Çin’in etkisini değerlendirdi. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, “Çin’in devlet destekli çelik ihracatının artması, Türkiye’nin çelik piyasasında ki baskıyı artırdı ve faaliyetlerinin de zayıflamasına yol açtı” dedi.

Dünya çelik talebinin yüzde 1,9 oranında artmasının yurt içinde üretimi artıracağını belirten Yayan, üretimi artıracak diğer nedenleri belirten Dr. Yayan “2024 yılında enerji girdi maliyetlerinin makul seviyelerde seyretmesi, hammadde fiyatlarındaki artışı sınırlı tutuyor. Yeşil Dönüşüm kapsamındaki altyapı yatırımlarının yoğunlaşması ve enflasyonun gelişmiş ülkelerde düşme eğilimine girme- siyle birlikte, genişleyici para politikaları tüketimi ve yatırımları canlandıracaktır. Böylece dünya çelik talebinin yüzde 1,9 oranında artması, yurt dışı talepteki sınırlı canlanmaya ek olarak, yurt içi talepte de iyileşmenin devam etmesi ve talebin iç piyasaya yönlendirilmesinin, sektördeki kapasite artışları ile birlikte, yurt içi üretimin artmasına destek sağlaması bekleniyor. Bu arada, üretimdeki artışın ölçek ekonomisi yolu ile rekabet gücünün artmasına katkı vereceği ve çelik sektörümüzün dünyanın 7. en büyük çelik üreticisi konumunu güçlendireceği değerlendiriliyor” diye konuştu.


“Ham çelik üretim tonajını kısa vadede 3,5 milyon tona çıkartmayı hedefliyoruz”

KARDEMİR olarak amaçlarının yerli ve milli üretime en üst seviyede katkı sağlamak olduğunu vurgulayan KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ise “Stratejik ve katma değeri yüksek ürünler üretmek, kapasite ve verimliliği arttırmak, geri kazanımlarla enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, ortaklarımızın ve tüm paydaşlarımızın refah ve mutluluğuna hizmet edecek sürdürülebilir büyümeyi sağlıyor. Bu doğrultuda hazırlanan KARDEMİR Stratejik Planı’nın amaçları ‘Türkiye Yüzyılı hedeflerine katkı sağlayacak şekilde ortaya konuldu” dedi.

Ham çelik üretim tonajını kısa vadede yeni yatırım plânlarıyla beraber 2,5 milyon ton seviyelerinden 3,5 milyon tona çıkartmayı hedeflediklerini belirten Prof. Dr. Demir, katma değerli çelik üretimini önümüzdeki 5 yıl içerisinde iki katına çıkaracak plânlamalar içerisinde olduklarını belirtti. 


“Pazar payını yüzde 9’dan yüzde 12′ ye çıkaracağız”

Yük taşımacılığı hizmetlerinin verimliliğini artırmaya ve daha yeşil ulaşım seçeneklerine geçişi desteklemek için bu serüvene girdiklerini aktaran Prof. Dr. Demir, “Büyüklüğümüzü sürdürecek atılımların bir parçası olarak gördüğümüz ‘Özel Demiryolu Taşımacılık İşletmesi’ olma yolunda alınan kararlar ile başlanılan projede, onay sürecinin iki yıl içinde tamamlanmasını planlıyoruz. Bu konuları stratejik iş birliği yapılabilecek paydaşlarla birlikte gerçekleştirmek plânlarımızın bir parçası olacak. Bu formülle liman ve demiryolu projeleri ile kritik stok seviyeleri etkin olarak takip edecek, fırsat alımları değerlendirecek ve stok maliyetlerini kontrol altında tutacağız. Pazar payını artırmak ve yeni pazarlara açılmak hedefi ile pazar payını yüzde 9’lardan yüzde 12′ ye ve 3,5 milyon ton üretim hedefimize eş zamanlı olarak ulaşmayı planlıyoruz. Özellikle bazı katma değerli nitelikli ürünlerde, çığır açmanın, liderlik etmenin KARDEMİR gibi tarihi misyona sahip bir kuruma yakışacağını düşünüyoruz” sözlerine yer verildi.


“Katma değer ve karlılık konuları önceliğimiz olacak”

Firma tarafından; önümüzdeki 5 yıl içerisinde 1,5 milyar doları bulacak yeni yatırım hedeflerinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Demir, “Günümüz şartlarında şirketlerin mali yapılarının güçlendirilmesi sürdürülebilirlik açısından en önemli konulardan bir tanesidir. KARDEMİR’in sürdürülebilir rekabet gücünü artıracak etkin finansal sistem yapısı geliştirilecek, maliyet azaltıcı ve karlılık artırıcı faaliyetler ile ‘Mali Yapıyı Güçlendirmek amaçlanıyor. Katma değer ve karlılık konuları önceliğimiz olacak. Bu sayede karlılığımız yeni ve yenilikçi yatırımları mümkün kılacağı gibi temettü dağıtımı ile hissedarlarımızı değere ortak etmeyi sürdürmek istiyoruz. Hisselerinin tamamı Borsa İstanbul’da işlem gören Şirketimizin, yaptığı yatırımlar ve karşılığındaki kazanç potansiyelini ortaya koyarak, yatırımcı çekmeye devam edeceğiz” dedi.


“Çevre yatırımlarına 2024’te yaklaşık 40 milyon dolar bütçe ayrıldı”

Çelik şirketlerinin önünde artık AB Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenlemesi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demir, “Bu düzenlemeye uygun bir şekilde, 2053 hedefleri doğrultusunda yola devam edeceğiz. Şirketimiz; ‘Sağlıklı Çevre ve Verimli Üretim ilkesinden hareketle, tüm üretim ve yatırım faaliyetlerinde, çevreye duyarlı olmayı ve sürekli geliştirmeyi temel prensipler olarak kabul etmektedir. Şirketimiz bu noktada 2006 yılından 2023 yılı sonuna kadar yaklaşık 160 milyon dolar harcama yaptı. 2024 yılı için çevre yatırımlarımıza yaklaşık 40 milyon dolar bütçe ayrıldı. Önümüzdeki yıllarda da çevreci yatırımlarımızı hızla arttıracak, insana ve çevreye saygılı olmayı şiar edinmeye devam edeceğiz” diye konuştu.


“İsrail en çok çelik ihracatı yaptığımız ülkeler arasında yer alıyor”

Ticaret Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından dolayı 54 ürün grubunda İsrail ile olan ticarete kısıtlama getirdi. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada; “İsrail Yemen’le en çok çelik ihracatı yaptığımız ülkeler arasında yer alıyor. Şimdiye kadar da İsrail ile aramızda politik açıdan pek çok gerginlik yaşandı. Bu defa İsrail’in Filistin’e müdahalesinin dozu her türlü mülahazanın üzerine çıktı. Başka bir ifade ile hükümetin almış olduğu kararı anlayışla karşılıyoruz. Gereği yapıldı. Çünkü bugün İsrail’in Han Yunus kentini terk ettiğini ifade eden haberlerdeki fotoğraflara baktığımda, maalesef geride bir kent kalmadığını, kentin tümüyle harabeye döndüğünü gördüm” ifadesini kullandı.

Dr. Yayan, “Bunun bir örgüte karşı mücadelenin sonucu olduğunu söylemek mümkün değil. Milyonlarca insanın bizzat canlarının, her türlü mal varlığının hedef alındığını görüyoruz. Mad- di ve manevi bir toptan imha görüntüsü veren bu durum karşısında sessiz kalmak, hiçbir hükümetin başarabileceği bir durum değil. Biz bu olumsuzlukların en kısa zamanda makul bir çözüme evrilmesini ve ticaretin tekrar kaldığı yerden devam etmesini temenni ediyoruz. Ama bu kadar olumsuzluk yaşanırken, ticaretin devam etmesini talep etmek insani açıdan kolay değil. Çünkü bütün dünyanın ayağa kalktığı, olağanüstü rahatsızlığın ifade edildiği, Türkiye’deki hassasiyetlerin zirvede olduğu bir durumda, bu kararların alınmasından başka bir çarenin olmadığını, hükümetin de bu konuda son limitlerine kadar şartlarını zorladığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.


“Çelik sektörü 2023’te ihracatta 7 milyar dolarlık kayıp yaşadı”

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nce düzenlenen, “Ekonomik Değerlendir- me Toplantısında konuşan, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan, Türkiye’ye 2021 yılın da 22 milyar 246 milyon dolar döviz kazandıran çelik sektörünün, enerji, hammadde ve işçilik maliyetlerindeki artış, kotalar, korumacı önlemler ve döviz kurlarının enflasyon oranında artmaması nedeniyle ihracatta 2022 yılında 21 milyar 62 milyon dolara, 2023 yılında 14 milyar 877 bin dolara gerilediğini vurguladı.

Ertan, “Çelik sektörümüz 2023 yılında ihracatta 7 milyar dolarlık kayıp yaşadı. Bu kaybın altında yatan etkenlerin başında, yüksek üretim maliyetleri ve kurun baskılanarak enflasyon oranında art- maması geliyor. Rakiplerimiz Avrupa Birliği ülkelerinde çelik sektörüne enerji girdilerine yapılan önemli ölçüdeki sübvansiyonlar, yine enerji maliyetlerimizin Uzak Doğu’ya göre bulunduğu yüksek seviyeler ve diğer girdilerin maliyetlerinde yaşanan artışlar, sektörümüzün fiyat rekabetinde geride kalmasına neden oluyor. Hükümetten isteğimiz rekabetçiliğimizi geri kazanacağımız ortamın sağlanması” diye konuştu.


AB’ye ihracattaki pazar payımız %45’ten 33’e düştü

Sektörün ihracat performansı hakkında bilgi veren Başkan Ertan; “Sektör olarak Avrupa Birliği’ne olan ihracatımızın Pazar payı yüzde 45 seviyesindeyken, yüzde 33’lere düştü. Bu nun sonucu olarak bugün 60 milyon ton olan sıvı çelik üretim kapasitemizin kullanım oranı yüzde 78-80 bandından yüzde 53-55 seviyelerine geriledi. Üretimin ve ihracatın sağlıklı yürütülmesi için faiz/kur/enflasyon dengesinin iyi kurulması, kurların baskılanmaması ve reel enflasyon oranında artması gerekmektedir. Kıt olan dövizimize rağmen enflasyonu ithalatla terbiye etmek yerine, üretimi teşvik etmek ve ihracatı rekabetçi üretim le arttırmayı hedeflemek daha önemlidir. Her ne kadar demir, çelik ve demirdışı metaller sektörü ülke ihracatının lokomotif sektörlerinden olsa da, uzun bir zamandan sonra ülkemiz demir çelik konusunda net ithalatçı konumuna düşmüştür. Bu durum da rekabetçiliğimizi olumsuz etkileyen bir diğer unsur olarak öne çıkıyor” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM