Pazar, Eylül 29, 2024

Müşteriler, elde ettikleri fayda kadar markalara sadık oluyor

EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi sonuçlarına göre; artan yaşam maliyetleri, iklim değişikliği ve jeopolitik gelişmelerle ilgili endişelere rağmen, katılımcıların neredeyse yarısı yüzde 47 gelecek konusunda iyimser olmaya devam ediyor

Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), Geleceğin Tüketicisi Endeksi araştırmasının 14. versiyonunu yayımladı. Tüketici davranışlarındaki değişime ve bunun tüketici ürünleri (CP) ve perakende şirketleri için ne anlama geldiğine dair yeni bir bakış açısı sağlayan rapor, 30 ülkede 23 binden fazla tüketiciyle yapılan anket çalışmasının sonuçlarını kapsıyor.

EY Geleceğin Tüketicisi Endeksi sonuçlarına göre; artan yaşam maliyetleri, iklim değişikliği ve jeopolitik gelişmelerle ilgili endişelere rağmen, katılımcıların neredeyse yarısı yüzde 47 gelecek konusunda iyimser olmaya devam ediyor. Rapor, müşterilerin indirimler ve özel fırsatlar gibi somut faydalar tarafından yönlendirildiğini ve sadakatlerinin genellikle elde ettikleri fayda kadar kalıcı olduğunu ortaya koyuyor. Katılımcıların yüzde 46’sı bir markadan aldığı indirimi kullanırken, yalnızca yüzde 31’i bir marka uygulamasını indirdiğini, yüzde 23’ü bir markanın ödül/sadakat programına katıldığını ve yalnızca yüzde 22’si son altı ay içinde bir markanın e-posta listesine kaydolduğunu belirtiyor. Katılımcıların tercih ettiği sadakat programı avantajları arasında ise ücretsiz kargo yüzde 67 ve belirli ürünleri mağazada daha düşük fiyat alma yüzde 49 imkânı yer alıyor.


Sosyal medya fenomenleri tüketicilerin satın alma davranışlarını etkiliyor

Rapor; tüketicilerin artık daha bağımsız olduklarını, onlarla iletişim kurma ve satın almaya ikna etme konusunda geleneksel yöntemlerin geçerliliğini yitirmeye başladığını gösteriyor. Günümüz tüketicileri aktif olarak etkileşime geçebilecekleri, başkalarına kendi tavsiyelerini verebilecekleri, tarafsız ürün incelemeleri bulabilecekleri ve satın alabilecekleri yeni dijital kanallar arıyor. Katılımcıların yaklaşık yüzde 57’si satın alma kararı verirken tavsiye almak için çevrim içi topluluklara katıldığını veya bu topluluklara katkıda bulunduğunu belirtiyor. Yüzde 67’si ise bir sosyal medya fenomenin tavsiyesine veya tanıtımına dayanarak bir ürün satın aldığını söylüyor. Z kuşağının yüzde 40; Y kuşağı yüzde 39, X kuşağı yüzde 30 ve Baby Boomers kuşağına yüzde 17 kıyasla çevrim içi topluluklarda etkileşime girme ve satın alma kararlarında bu ortamlardan faydalanma olasılığının daha yüksek olduğu görülüyor.

Rapor, müşterilerle etkili bir şekilde iletişim kurmak için tüketici ürünleri ve perakende şirketlerinin; herkese uyan tek bir yaklaşıma güvenmek yerine, bireysel tüketicilerin değerleri ve tercihleriyle örtüşen kanallara ve deneyimlere yatırım yaparak daha ikna edici ve geniş kapsamlı taktikler benimsemeleri gerektiğini ortaya koyuyor.


Markalar içerik üreticileriyle özgün ilişkiler kurmalı 

Geleceğin Tüketicisi Endeksi araştırmasına göre; tüketiciler, içerik üreticilerini içeriğin kalitesi ve özgünlüğü için takip ediyor. Bir içerik üreticisini takip eden katılımcıların yüzde 49’u bu kişilerin paylaşımlarını, değerli buldukları içerikler ürettikleri için, yüzde 44’ü ise içeriklerini eğlenceli buldukları için takip ediyor. Katılımcıların yalnızca dörtte biri yüzde 25) bir içerik üreticisini ünlü olduğu için takip ediyor. Tüketiciler, ünlüler yerine niş uzmanlarının ve mikro içerik üreticilerinin tercihlerine daha çok güveniyor.


Çerezler çevrim içi alışveriş deneyimini negatif etkiliyor

Araştırmaya katılanlar, kullanıcı hareketlerini izleyen web sitelerinin yüzde 30, tarama/satın alma geçmişine dayalı özel reklamların yüzde 22 ve geçmiş içerik etkileşimine dayalı yeni deneyimlerin yüzde 20 çevrim içi alışveriş deneyimini negatif etkilediğini belirtiyor. Bu nedenle, web siteleri daha fazla trafik çeken büyük perakendeciler, kişiselleştirilmiş deneyimler tasarlayabilir, markalara sunmak için yeterince zengin veri yakalayabilir ve başarılı olma olasılığını artırabilir. Aynı zamanda rapor, verilerini paylaşma konusundaki istekliliğe rağmen veri ihlalleri, sızıntılar ve siber saldırılar konusundaki farkındalığın artması nedeniyle tüketicilerin veri güvenliği konusundaki endişelerinin son 12 ay içinde arttığını gösteriyor. Tüketiciler, kimlik hırsızlığı ve dolandırıcılıktan, veri güvenliği/ihlallerinden ve verilerini paylaştıkları şirketin hacklenmesinden endişe duyuyor. 


“Markalar, içerik üreticilerini seçerken titiz bir performans takibi yapmalı”

Araştırmayla ilgili değerlendirmelerde bulunan EY Türkiye Şirket Ortağı, Tüketici Ürünleri ve Perakende Sektör Lideri Kaan Birdal“Günümüzün bağımsız tüketicilerini tanımak ve bağlantı kurmak için perakendecilerin onları yeni bir bakış açısıyla değerlendirmesi ve anlaması gerekiyor. Tüketici ürünleri şirketleri, tüketici merkezli yaklaşımı gerçekten benimsemek için marka değerleri ve kitle istekleriyle uyumlu olan içerik üreticileriyle özgün ilişkiler kurmalıdır. Yatırım getirisini en üst düzeye çıkaran bir içerik üretici stratejisi belirlemek, güven ve gözetim arasında hassas bir denge gerektiriyor. Bu nedenle markalar, içerik üreticilerini seçerken marka itibarını korumak için dikkatli ilerlemeli ve titiz bir performans takibi yapmalıdır. Markalar, ayrıntılı satın alma verilerini geniş davranışsal bilgilerle birleştirerek, hedefleme ve segmentasyonu en iyi hâle getirebilir ve doğru tüketiciye ulaşmada öne çıkabilir. Bu fırsatları değerlendiren markaların aynı zamanda tüketicilerle güven oluşturmaları da oldukça önemli. Bu güveni, doğru iletişim stratejisi belirleyerek, siber güvenliğe yatırım yaparak ve tüketicilerin veri endişelerini ciddiye alarak sağlayabilirler” ifadelerini kullandı.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM