Cumartesi, Haziran 29, 2024

Devlet İş Güvenliği Uzmanlarına Sağır ve Dilsiz…

Her işletmenin bir kurucusu, karar vericileri, üst/orta/alt kademe yöneticileri ve işin icrasında yer alan çalışanları vardır. Bu kişilerin bir kısmı işletmenin kuruluş aşamasında, bir kısmı ise uygulamaya geçtikten sonra görev alırlar. İşletme kurulurken o işletmenin nasıl bir yapıya sahip olması gerektiği, stratejileri, hedefleri, beklentileri, iş yapma biçimleri, alışkanlıkları ve refleksleri o işletmenin kuruluşunda rol alan kişilerce belirlenir ve uygulama aşamasında yer alanlar ile de pekiştirilir ve yaygınlaştırılır. Bu demek oluyor ki bir işletmenin iş güvenliği ile ilgili olan politikası, stratejileri, anlayışı, kavrayışı, ve yaklaşımı o işletmenin kurucuları tarafından şekillendiriliyor.
 
Tüm bu süreçte iş güvenliği uzmanı rol alıyor mu?
 
Hayır almıyor!
 
Bu süreçler tamamlandıktan sonra iş güvenliği uzmanı sürece eklemleniyor.
 
Sonradan sürece eklemlenen, işletmenin hiçbir karar alma aşamasında yer almayan, hiçbir ekonomik harcama yetkisi olmayan ve işe yön verme rolü bulunmayan iş güvenliği uzmanından bu kalıplaşmış alışkanlıkları değiştirmesini beklemek ya ahmaklıktır, ya da kurnazlık… Bunun başka bir tarifi ve açıklaması olamaz!
 
İş güvenliği kanunu ve ilgili yönetmelikler,  bir iş güvenliği uzmanına işletmedeki bir çalışana yapacağı işi bile tarif etme hakkı ve görevi vermiyor.
 
İdari ve teknik anlamda çalışandan sorumlu olan kim?
 
İşveren!
 
Çalışanın maaşını veren kim?
İşveren!
 
 
İşletmedeki negatif iş güvenliği kültürünü oluşturan kim?
 
İşveren!
 
Bunu yaygınlaştıran ve kalıcı hale gelmesini sağlayan kim?
 
İşveren ve sorumlu yöneticiler!
 
Harcama yetkisine sahip olan kim?
 
İşveren ve sorumlu yöneticiler!
 
Çalışana yapacağı işi tarif eden kim?
 
Kalfa, ustabaşı, mühendis vs…
 
Yapacağı işi güvenli yahut güvensiz yapma iradesine sahip olan kim?
Çalışan!
 
Peki, bu döngüde iş güvenliği uzmanı nerede?
 
Hiçbir yerde yok!
 
Bu döngüde olmayan bir kişiyi sorumlu tutamaz ve yargılayamazsın! Bu hukuksuzluktur, adaletsizliktir. Böyle adalet olmaz! İş sağlığı ve güvenliğini iki bileşende toplayıp ve tek çatıda verilen bir hizmet haline getirdiniz madem, hekimleri de yargılayıp, tutuklayın da göreyim sizi… İş yeri hekimleri de bu sürece dahil değil mi? Mevzuat, tıpkı iş güvenliği uzmanında olduğu gibi, işin tasarımı, planlanması ve uygulanması aşamalarında; iş yeri hekimine de eğitim, çalışma ortamı gözetimi, risk değerlendirmesi gibi görevler belirlemiş. Ayrıca mevzuat, iş yeri hekimini, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirlerden acil durdurma gerektiren haller ile yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı gibi hayati tehlike arz edenleri, belirlenecek makul bir süre içinde işveren tarafından yerine getirilmemesi hâlinde, iş yerinin bağlı bulunduğu çalışma ve iş kurumu il müdürlüğüne yazılı olarak bildirmekle yükümlü kılmış.
 
Var mı bir tane yargılanan ve tutuklanan iş yeri hekimi?
 
Olmasın tabii, derdim de davam da o değil.
 
Niye iş güvenliği uzmanı için belirlenen görevler iş yeri hekimi içinde yazılmış ve belirlenmişken iş yeri hekimine dokunamayıp da iş güvenliği uzmanını yargılayıp tutukluyorsunuz?
 
İş güvenliği uzmanlarının sahibi yok doğru mu?
 
Kendi aralarında organize olamıyorlar haklı mıyım?
 
Bir birlikleri, odaları, oluşumları yok öyle değil mi?
 
Heee bir de Tabipler birliğinin gölgesi yetiyor sanırım…
 
Eyyy yargılanan, tutuklanan, mahkum edilen bedbaht ve zavallı iş güvenliği uzmanı meslektaşlarım; biz ne zaman gölgesinden çekinilecek bir oluşum oluşturacağız?

Murat Çağlar

Diğer Yazarlar