Toplumsal düzenin tesis edilmesinin,
günümüz siyasalını açıklamasının, tarih’te münasebetler dahilinde ekseri savaş ve kriz ile yoğrulmuş
tarihi kaydı vardır.
Bir şekilde bozulan dengeler, farklı biçimde tekrar düzenlenir yeni kararlar, yeni bir peryod için. 20 asır’da hayli öne çıkan ‘bürokrasi’ için, her kriz sonrası değişmez yorum: “yüksek konjonktürde yeni dengeler aramak” zaman ve fırsatıdır.
Kitlelerin farklı özelliklerini binaen, (dil, ırk, inanç) tesis edilen eski yaşam alanları, biçimlerini zaman içerisinde değişip moderleştiren;genel değerleri deruhte eder hale gelmiş ‘ekonomi’ dir.
Bundan sonrası için hem bireysel, hem de kurumsal dikkate alınma kriteri: ‘talebi olan ile olmayan’ ayrımıdır.
Temelde ‘üretim-tüketim’ eksenindeki mutlaklık, varolmayı özel’de ‘talebi olmak’ ile gerçekleşebilir vizyona tabi kılıyordu. Gelişen mali disiplin nihayetinde ‘talebi olma’yı, ‘borç’lu veya alacaklı’ olma durumu ile de uyumlu biçimlendirdi.
Ulus Devlet’ler yapılanmasında çok sayıdaayrı memleketlerin kendilerine özel, farklı anayasa metinlerine tabi yaşayan yurt’taşlarının, ‘fiskal’ açıdan bilakis benzeşen aidiyetlere mensup olunduğunu görmek için “küreselleşme” nin yerleşmesi gerekmiyordu ve borç-alacak bilançosu’nun varlığı yeterli idi.
O halde ‘ulus devlet’ vatandaşlığının genelde üretim-tüketim mutlak zemini, özelde talebi olan-olmayan tercihinde tarifi mümkün hale geldiği ortadadır. Hatta ‘talebi olma’nın kuvvetli tonlamaları bir’den fazla ‘ulus devlet’ vatandaşlığı’nın da rahatlıkla varsayıldığı öncelikli kılavuzudur.
Şöyle’ki ‘talebi olmak’, bazı müreffeh bölgeler için “kontrolsüz göç” niteliği taşımaması dışında, ‘fayda’ sağmanın türlü esnek ağları ile korumacılıktan oldukça nasiplenir.
Türkiye Cumhuriyeti devlet politikası;
“vize” esnekliği konusunda ılımlı ..zümler geliştirmiş, ‘talebi’ olsun olmasın niteliğini pek de soruşturmaksızın; turizm potansiyeli de dahil, ülkenin uzak- yakın çevresi ile bağlarının güven, emek, kültür, eğitim, ticari vb çok y.nlü tesisine önem vermiştir.
Bütün bu icraatin takip edildiği ortamın bir tarafında bölgenin güvenlik, terör, çevre ve komşu ülkelerdeki istikrarsızlığın uzun yıllardır devam ettiği gerçeği de saklıdır.
Ülkemiz, gerek dışarıya verdiği, gerekse dışarıdan konuk ettiği kısa-orta ve uzun vadeli göçler ile bir üniter yapı’da “ulus devlet” yapısını, bölgesinde güncel, ılımlı bir tablo’ya taşıma çabasında örnek hayli mesafe katetmiştir.