Yazın sıcak günleri, iyice gündemimize oturdu. Küresel ısınmanın hala güzel bir hikaye olduğunu düşünenlerin kulakları çınlasın. Aslına bakarsanız, dünyanın yüzey sıcaklığı belli bir sinüzoidal eğri seyrediyor. Şu anda da normal koşullarda ısınma dönemindeyiz. Sakın ola ki söylediklerimize dayanarak oh çekip rahatlamayın. Nedenini sorarsanız, sinüzoidal eğrinin bazal eğrisi de ısının arttığını gösteriyor. Dolayısı ile bir daha dünya buzul çağına hiçbir zaman dönemeyecek.
Geçen hafta, mısır yemişinin nasıl oluştuğunu, tozlaşmasını, döllenmesini görmüştük. Anlayacağınız başımızı döndürmese de, sadece bitkileri ilgilendirse de inanılmaz bir cinsel elektriklenme söz konusu. O zaman bıraktığımız yerden devam edelim. Washington Eyalet Üniversitesinde bilimsel olarak bu işleri araştırmışlar. Küresel ısınmadan bahsetmiştik ya, mısır polenleri en iyi 60 ile 70 Fahrenheit derecelerinde döllenme yeteneklerine kavuşuyorlar. Bu da bizim anladığımız şekilde 15,5 derece ile 21,1 derece Celsius arasındadır. Diğer taraftan, daha geniş açılı bakarsak, mısır polenlerinin 55 ile 75 Fahrenheit (12,7-23,8 Celcius) arasında döllenme yetenekleri vardır.
Evinizin ufacık bahçesinde mısır ekecekseniz, en önce bileceğiniz ayrıntı, mısır tozlaşmasında en önemli görev böcekler ve arılardan ziyade, rüzgarlardadır. Bu nedenle, ileride mısır tohumlarını saklayacaksanız en önce yakınlarınızda bir mısır tarlası bulunmamalıdır, ya da siz yakınınızdaki tarlayla da aynı tohumlardan ekmelisiniz. Yakınlarda hiç mısır ekilmiyor, dikilmiyorsa siz de bir çeşitten fazla mısır tohumu ekmeyiniz. Tersi durumlarda kesinlikle çapraz tozlaşmalar olacaktır. Geçen hafta döllenebilirlik uzaklığından bahsetmiştik. Bu uzaklık profesyonel mısır tohumu üreticileri için 300 metredir. Daha kısa aralıklardan bahsedilse de, mısır tozlaştırmalarında rüzgarın, böceklere oranla en önemli polen taşıma aracı olarak düşünülse de, en emniyetli olan uzaklık 300 metre ötesidir.
Ayrıca mısır tohumu elde edecekler, mısır tarlalarını orman ya da bol ağaçlarla çevrili yerlerin ortasında oluşturmalıdırlar. Böylece rüzgarın etkisi elden geldiğince azaltılmaya çalışılır. Diğer taraftan ikinci bir mısır tarlası ekilecekse, çapraz döllenme olasılığını sıfıra indirmek için en erken 14 gün sonra ekilmelidir. Böylece de, sadece mekana bağlı değil, hem de zamana bağlı olarak da yalıtım yapılmış olmaktadır..
Tozlaşma ile ilgili ikinci ilginç konu ise, çekirdeksiz yemiş ve sebze üretimidir..Burada verebileceğimiz en güzel örnek salatalık, hıyar ve kornişondur (Cucumis sativus ve kültivarları). Son 70 sene içinde hibritleme çalışmaları ile 100’den fazla salatalık kültivarı elde edilmiştir. Bunların bir çoğu çekirdeksiz ya da çekirdekleri yenecek, çiğnenecek kadar çok ufak, ince ya da yassıdır. Gelir geçer şartlarda, kabakgillerin çapraz tozlaşma sonucunda oluşan yemişlerinde tat, renk, bahar (aroma) değişmezken, salatalıklarda çapraz tozlaşmada hemen ilk yemişlerin şekli görüntüsü değişir. Meraklılar için söyleyelim, Avrupa ülkelerinde “İngiliz salatalığı” adı altında satılan, çekirdeksiz bir cins salatalık bulunur. Bu salatalık çok narin olduğu için, başka kültivarların polenlerinden korunarak, ancak tamamen kapalı seralarda yetiştirilir. Kaza ile bir böcek polenlerle bu limonluklara girerek, dişi çiçekleri döllerse çıkan salatalıklar çekirdekli olurlar. Bu salatalıklarda sadece dişi çiçekler oluşur. Bu çiçeklerin ürün vermek için döllenmeye ihtiyacı yoktur.
Çekirdeksiz yemiş deyince insanın aklına hemen çekirdeksiz üzüm, portakal ve mandalina geliyor. Ağaç, çalı gibi odunsu bitkilerde çekirdeksiz yemiş yetiştirmek daha kolay oluyor. Bir kere herhangi bir ağaçta bir mutasyon tanımlandığında, bu bitkiden bir dal alarak, kültivarına aşı aracılığı ile çoğaltabiliriz. Turunçgillerde aynen böyle olmuştur. Aşılamanın yanında oksin ve giberellin adlı bitki hormonlarının da (üzümlerde) çekirdeksiz yemiş üretimine yol açtığı bilinmektedir. Yalnız, çekirdeksizliğin odunsu çok yıllık bir bitkide devamlılığı olması için her sene bu işlemi tekrarlamak gerekir. Bir sonraki sene, yeni çıkacak tomurcuklardan yetişecek üzümlerde çekirdek kesinlikle olacaktır.Kabakgiller, domates gibi tek yıllık bitkilerde ise başka bir yöntem olan romatizmal hastalık ilacı olan kolşisin hatta X ışını uygulanabilir.
Canlılarda 2n (çift gamet) sayısı kadar kromozom sayısı olduğunu söyledik. Ancak, hayvanların zıttına, bazi bitkilerin bazı kültivarlarında 4n hatta 6n sayısı kadar gamet de bulunabilir. Dikkat ederseniz hepsi çift sayıda gamet barındırır. Eğer 4 gametli bir kavunu, 2 gameti olan bir kavun cinsi ile tozlaştırdığınız zaman, oluşan 3 gametli (3n) yeni kavunda pekala çekirdek olmayacak, fakat üreme yetisinden de yoksun kalacaktır. Tam olmasa da, 64 kromozomlu at ile 62 kromozomlu eşeğin çiftleşmesinden doğan 63 kromozomlu katırın, çiftleşme yetisinin tam olmamasına benzetebiliriz. Hoş bazı durumlarda, bazı bireylerden döl alınabileceğine dair yazılar olsa da, konumuz bitkilere dönersek, eski adıyla nebatat dünyasında her zaman sıradışı bir şeyler bulunuyor. Makalemizi okurken gamet sayısı ile kromozom sayısının aynı olmadığını unutmayalım.
Başka bir çekirdeksizleşme hikayesi de muzunkidir. Doğadaki yabani muzları yiyebileceğinizi zannediyorsanız, aldanıyorsunuz. Yabani muzların o kadar çok çekirdeği var ki, bu muzların çekirdek sayılarını ancak kaktüs incirine benzetebilirsiniz. İşte burada doğanın bir hediyesi var. Kromozom mutasyonları sayesinde çekirdeğini kaybeden muzlar, diplerinden verdikleri yavru muz bitkileri sayesinde o kadar üretilmişlerdir ki, yabani muzun tadı da, biçimi de, çekirdekleri de artık unutulmuştur.
Yukarıda bahsettiğimiz 3 gametli (triploidi) olma durumunda, bitkiler insanlar tarafından yıllardan beri çoğaltılmaktadır. Unutmayalım ki son yıllarda hücre kültürü ya da genetik yapıyı değiştirerek oluşturulmuş bir yığın çekirdeksiz yemiş var. Prunus cinsi erik, şeftali, kayısıdan tutun, gülgillerin başka bir üyesi elmaya, oradan kabakgillerden karpuza, hatta “Solanium” ailesinden domatese kadar bir yığın yemiş, her ne kadar tatları açısından her zaman pazarda alıcı bulamasalar da, satışa sunulmuştur.
Haftaya tozlaşma konusuna son kez sınıflama yaparak değineceğiz. Bu hafta Nil Daver, Londra’dan bizim için bir İngiliz salatalığı alarak çekirdeklerinin ne kadar küçük olduğunu göstermiş. Fadime Can Hocamız ise, kendi elleri ile yetiştirdiği sakız kabaklarının resimlerini çekmiş. Beraberinde Serpil Üçok, Vancouver’dan, Bloedel Conservatory’den fotoğraflar yollamış. Önce renkli, rengarenk Guzmania monostachia topluluğunu görüyoruz. Yanında da gri renkte Tillandsia xerographica. Bildiğiniz gibi bitkilerin yaprakları ne kadar koyu gri olurlarsa güneş ışınlarına o kadar dayanıklı oluyor.
Keyifli Bahçeler…