Cuma, Eylül 20, 2024

Suriye’de Kalıcı Gibiyiz…

Binlerce yıllık kültür birikimi olan Ortadoğu’nun en güzel yerindeyiz. Anadolu’nun işgal haritasına bakarsak Yunanlılar Egeyi, İtalyanlar Akdeniz bölgesinin batısını, Fransızlar doğusunu, Ermeniler kuzey doğu Anadolu’yu, İngilizler Irak’ın kuzeyini aldı. Bize de Orta Anadolu’nun ortası ve Karadeniz’e bakan yeri kaldı.

Daha gerilere gidersek Hititliler, Lidyalılar, Persler, Makedonyalılar, Atinalılar ve daha niceleri bu topraklarda ve Mezopotamya’da medeniyetler kurdu. Venediklilerden Cenevizlilere, Vikinglere dek ticaret ve keşif yapanların odağı oldu. Bu kadar ilgi de savaşı beraberinde getirdi. Savaş sonrası teslimiyetler daha sonra isyanlara dönüştü.

Medeniyetler gelip geçer, izleri kalır. Milattan önceki savaşlarda ve işgallerde en büyük etkiyi Büyük İskender’in yaptığını söyleyebiliriz. İskender’in babası Filip dönemin en bilgili filozofu Aristoteles’i İskender’i eğitsin diye yüksek ücretle tuttu. Aristotales İskender’e siyaset ve ahlak dersi verdi. İskender babasının yerine geçince de Anadolu’dan Mezopotamya’ya yürüdü. Mısırı fethetti. Aristotales ona demişti ki, bir yerde kalıcı olmak istiyorsan topluma kendi kültürünü aşıla. Onun için İskender’in adını alan kenti, İskenderiye’yi kurdu. Kendisinden sonra Mısır Kralı olan Ptolemaios Il. Soter kütüphaneyi kurdu. Zaman içinde kütüphane birkaç yangın geçirdi. ÖS 275’te kütüphane kapandı. Bilgelerin, filozofların buluşma yeri İskenderiye’nin etkisi zamanla azaldı.

Ancak bu yaklaşım, bin yıllarca sürdürüldü. Osmanlı devleti dönemine gelirsek:

1- Osmanlı Devleti Taşra vilayetlerinde 2.948’i Gayrimüslim Mektebi ve 297’si ise Ecnebi Mektebi olmak üzere 3.245 Özel Gayrimüslim Okulu bulunmaktaydı..
2- 1914 yılında Osmanlı topraklarında 426 Amerikan okulu, 17 misyonerlik merkezi ve 9 Amerikan hastanesi bulunuyordu.

Almanya’nın etkisiyle Osmanlı Devleti 20 Nisan 1917’de Amerika ile ilişkileri kesti. İlişkiler kesildikten sonra Hariciye Nâzırı Ahmet Nesimi Bey, Amerikan büyükelçisinden özür diledi ve Osmanlı topraklarındaki Amerikan okullarına ve misyonerliklerine dokunulmayacağı konusunda teminat verdi. (Kaynak: Vikipedi)

Bir gerçek var ki, bu okullar sadece misyoner kuruluşlar tarafından Hristiyanlığı yaymak amacıyla kurulmuştu ama zaman içinde bazı ayaklanmalarda karargâh olarak kullanıldı.

Günümüze gelirsek, komşularımızla aramızdaki sınırlar birçok aileyi, akrabayı birbirinden ayırdı. Yunanistan sınırında da böyle, Gürcistan, Irak, İran, Suriye sınırında da böyle.

Ancak, Arap Baharı adı altında Suriye’de rejim değişikliği görünümü ile Suriye’de sınıra yakın yerleşimlerin “siyasi ve mezhep” kriterleri ile yeniden düzenlenmesi durumu değiştirdi. Bu görüşün arkasında kim var acaba diye düşünebiliriz. Ancak şu anda bir gerçek var ki sınır ötesinde kaymakamlık, okul, hastane, PTT binalarımızla hizmet üretiyoruz.

Daha önce Merzifon ayaklanmasında karargâh olarak kullanılan okulun yerine, Suriye’deki karargahları PKK/YPG’yi koruyan kalkan görevi yapıyor. Suriye konusunda iktidar ve muhalefet konuşuyor ama aksiyon yani eylem yok, laf var sadece.

Suriye devlet başkanı Beşar Esad “askerlerinizi çekerseniz görüşürüz” diyor. CHP dış işleri gölge bakanı “anayasa değişikliği yapıp demokrasiye geçmeliler. Bunu konuşacağız dedi”. Bu yaklaşımı, bu bir Amerikan bakışıdır demeye gelen bir üslupla eleştirdik.

Geçen gün de Milli Savunma bakanı Güler, Esad ile görüşme koşullarımız var dedi ve açıkladı, özetle şöyle dedi; “Türkiye Suriye’den çekilme koordinasyonunu yalnızca Suriye’de yeni anayasa kabul edildikten, seçimler yapıldıktan, sınırlar güvenlik altına alındıktan sonra görüşebilir.”

Erdoğan Beşar Esad’ın kendisiyle görüşmeyeceğini anlamış durumda ama o görüşsün, bu görüşsün, heyet görüşsün diyen birçok bakana görev vermiş. Yandaş medya da bu konuyu Erdoğan’ın karizması çizilmesin diye sürekli gündemde tutuyor. CHP de dolaylı olarak kendisine destek veriyor sanki.

Görünen o ki, daha uzun yıllar Suriye’deyiz… Sonuç ne olur? Aman Mehmetçiğimize dikkat!

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar