Pazartesi, Kasım 25, 2024

Mükemmeliyetçilik Üzerine -1

Yurt dışında katılacağımız büyük bir ihale vasıtası ile tanışmıştık. Mehmet abi, ülkemizdeki oldukça saygın ve sektöründe pazar lideri olan bir üretici firmanın genel müdürüydü. Bense bir ihracat şirketinin ihalenin yapılacağı ülkeden sorumlu satıcısı.

Rütbelerimiz ne kadar farklı olsa bile, ikimizde yaptığımız iş anlamıyla zincirin çok önemli iki halkasıydık.

İlk tanışmamız oldukça sıcak bir ortamda geçmiş ve adama kanım nedense birdenbire ısınmıştı. İkimiz de Orta Doğu teknik Üniversitesinden mezunduk ama o benden 10 sene büyüktü. Konuşmamızın ilk yarım saatinde birçok ortak değerlerimizin olduğunu fark etmiş ve iyice motive olmuştum.

Müthiş bir adamdı; o da benim gibi konuyu uzatmaktan hoşlanmıyor ve doğrudan sonuca kitleniyordu. İletişimi de güçlüydü. Güzel Türkçesini güçlü bir beden dili ile daha da güçlü hale getiriyordu. “Çok keyifli bir çalışma dönemi olacak” diye düşünmüştüm.

Konuşmamızın ikinci bölümünde beni projede beraber çalışacağımız ekibi ile tek tek tanıştırdıktan sonra “Artık top sizde, bu ihaleyi kaybetmek gibi bir ihtimali düşünmek dahi istemiyorum. Yarından tezi yok tüm gücümüzle işe koyuluyorsunuz, her pazartesi günü durumu bana rapor etmenizi bekliyorum” diyerek toplantıyı sonlandırmıştı.

Sevinçten ve heyecandan ayaklarım yere basmıyordu; ben Allahtan bir göz istemiştim o ise iki göz vermişti.

İlk başlarda işin teknik tarafı üzerinde çalışıldığından ben Pazartesi toplantılarına katılmıyordum. Zaman geçtikçe ben de aralarına katılmaya başladım. Bir müddet sonra ekipte bir mutsuzluk hissetmeye başladım. Bazı kişilerin sanki motivasyonu azalmaya başlamış gibiydi. Sonraki günler durum daha da keyifsiz hale büründü.

Bu durumdan iyice rahatsız olmaya başlamıştım. Bir gün dayanamayarak projedeki bir arkadaşa endişelerimden bahsettim. Aldığım cevap çok şaşırtıcıydı; “İyi ki bizim patronla doğrudan çalışmıyorsun”. Doğrusu bu ifadesine hiçbir anlam veremedim. Böylesine işine son derece düşkün ve net bir adamla kim çalışmak istemezdi ki?

İhale belgelerinin son hale getirildiği gün, bu çok merak ettiğim sorunun cevabını aldım, hem de çok üzülerek.

Tüm dokümanlar hazırlanmış ve iş tamamının şartnameye göre klasörlere yerleştirilmesi safhasına gelmişti. Bu işi de genel müdür asistanı yapacaktı. Kendisini kısa bir müddettir tanımama rağmen bende çok olumlu bir intiba bırakmıştı. Dikkatli ve özenli çalışıyordu.

Genel Müdürün odasında heyecanla ihale belgelerinin son halini bekliyorduk. Derken asistan hanım içeri girip klasörleri masa üstüne bıraktı.

Mehmet abi ilk klasörü eline aldı, sayfalara şöyle bir baktıktan sonra asistanına dönerek, o güne kadar onda hiç görmediğim bir konuşma tarzı ile “Hanımefendi sizde hiç izan yok mu? Böyle özensiz bir klasörü şirketin genel müdürüne nasıl verebilirsiniz?” dedi.

Kadıncağız göz yaşlarına boğularak odadan çıktı. Ortalık buz kesmişti. Kimseden çıt çıkmıyordu. Ben tüm cesaretimle sordum: “Hayrola Mehmet Bey, bir sorun mu var?”.

Masanın üzerine bırakmış olduğu yaklaşık 300 sayfalık klasörün içindeki diğerlerinden yarım milimetre kaymış tek sayfayı işaret ederek “Sayfalar aynı hizada değil” dedi.

Mükemmeliyetçilik
Mükemmeliyetçi olmak, kişinin yaptığı işleri ya da kendisini sürekli en yüksek standartlara göre değerlendirmesi ve her şeyi kusursuz yapma arzusu taşıması durumudur. Mükemmeliyetçiler, genellikle kendilerine ve çevrelerindekilere karşı çok yüksek beklentilere sahip olurlar ve bu beklentileri karşılayamadıklarında hayal kırıklığı yaşayabilirler.

Bu durumun pozitif ve negatif yönleri vardır. Olumlu olarak, mükemmeliyetçi kişiler genellikle çok çalışkan, titiz ve ayrıntılara önem veren insanlardır. Ancak olumsuz tarafı, bu kişilerin kendilerini sürekli bir baskı altında hissetmeleridir. Ayrıca, mükemmeliyetçilik kişinin kendisine ya da başkalarına karşı aşırı eleştirel olmasına ve strese neden olur.


Mükemmeliyetçi olmaya çalışırken, kişi ya da yöneticiler çeşitli hatalar yapabilir.
Bu hatalar hem kişisel hem de profesyonel yaşamda olumsuz sonuçlara yol açabilir. İşte mükemmeliyetçi olmaya çalışırken yapılabilecek bazı yaygın hatalar:

  1. Gerçekçi Olmayan Beklentiler Belirlemek:
    Mükemmeliyetçi bireyler, kendileri ve başkaları için ulaşılması zor veya imkânsız hedefler belirleyebilirler.
  2. Detaylarda Boğulmak:
    Mükemmeliyetçilik, kişinin küçük detaylara takılıp büyük resmi gözden kaçırmasına neden olabilir.
  3. Risk Almaktan Kaçınmak:
    Mükemmeliyetçiler, hata yapma korkusuyla risk almaktan kaçınabilirler. Bu durum, inovasyonu engelleyebilir ve kişinin ya da şirketin gelişimini yavaşlatabilir.
  4. Kendini ve Başkalarını Aşırı Eleştirmek:
    Mükemmeliyetçi bireyler, hem kendilerine hem de başkalarına karşı aşırı eleştirel olabilirler. Bu tutum, düşük özgüvene, motivasyon kaybına ve ilişkilerin zarar görmesine neden olabilir.
  5. İşleri Ertelemek (Procrastination):
    Mükemmeliyetçi kişiler, işlerini “mükemmel” bir şekilde tamamlayamayacaklarını düşündüklerinde, işleri erteleyebilirler. Bu da verimliliği düşürebilir ve son teslim tarihlerini kaçırmalarına neden olabilir.
  6. Kendine Yeterince Zaman Ayırmamak:
    Mükemmeliyetçilik, kişinin sürekli olarak çalışmasına ve kendine zaman ayırmamasına yol açabilir. Bu durum, uzun vadede tükenmişliğe ve zihinsel sağlığın bozulmasına neden olabilir.
  7. İşlerin Tamamlanamaması:
    Mükemmeliyetçiler, bir işi “mükemmel” yapma isteğiyle, işleri tamamlamada zorluk yaşayabilirler.
  8. Başarıyı Kutlamayı Unutmak:
    Mükemmeliyetçi kişiler, sadece eksiklere ve hatalara odaklandıkları için, başarılarını kutlamayı veya kendilerini takdir etmeyi ihmal edebilirler.
  9. Takım İçinde Stres ve Gerginlik Yaratmak:
    Mükemmeliyetçi bir yaklaşım, ekip içinde gerginlik ve stres yaratabilir. Yüksek beklentiler ve sürekli eleştiriler, takım üyelerinin motivasyonunu düşürebilir ve ekip içinde işbirliği yerine rekabeti körükleyebilir.
  10. Esneklik Eksikliği:
    Mükemmeliyetçilik, kişinin esnekliğini kaybetmesine yol açabilir. Değişen koşullara veya beklenmedik durumlara uyum sağlamakta zorlanabilir ve bu da hem birey hem de ekip için sorun yaratabilir.

Bu hatalar, mükemmeliyetçiliğin iyi niyetli bir çabadan, zararlı bir alışkanlığa dönüşmesine yol açabilir. Mükemmeliyetçiliği yönetmek, başarıyı sürdürülebilir kılmak ve hem kişisel hem de profesyonel dengeleri korumak için önemlidir.

Hikayemin ilk perdesini, geride ağlayan, mutsuz ve kendini aşağılanmış bir kadın bırakarak sonlandırıyorum.

Yazımı Amerikalı yazar H. Jackon Brown’dan bir alıntıyla kapatayım.
Harekete geçmek için bütün koşulların mükemmel olmasını beklersen, hiçbir zaman harekete geçemezsin.

Gelecek hafta, hikayemin kalanını anlatıp, mükemmeliyetçilik üzerinde yazmaya devam edeceğim.

Ali Serdar Süalp

Diğer Yazarlar