Medyada Erdoğan eleştirileri gündeme fazla gelmiyor. Neredeyse bir aydır tüm televizyonlarda Diyarbakır’da ölüsü bulunan 8 yaşındaki Narin kızımız konuşuluyor. Hala kimin ne için öldürdüğü ortaya çıkmadı. Her gün Hollywood filmlerindeki senaryoları çağrıştıran iddialar, gözaltına alınanların sürekli değişen ifadeleri…
Davanın gidişatının nihayet bir raya oturtulduğu kanısına kapılıyorum. Narin kızımızın evine uğramadan doğrudan mezarına gidip çiçek bırakan üç bakan olunca bu düşünce geliyor aklıma. Bir de üç bakanın gidişiyle olaya ilgi gösteren iktidar dışı partiler ve sivil toplum örgütlerinin sesleri de biraz kısılmış oldu. Bu ifadeden kastettiğim şu; muhalefet ile kadın ve çocuk haklarının savunucularının sesleri artık yandaş televizyonlarda ve resmi televizyonlarda yer almıyor artık.
AKP bir adım daha attı; işgal altındaki Batı Şeria’daki bir gösteride İsrail askerleri tarafından başından vurularak öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’ye sahip çıktı. Türk ve ABD çifte vatandaşlığı bulunan Ayşenur’un cenazesi 14 Eylül’de Didim’de toprağa verildi. Törene TBMM başkanı ve birkaç bakan katıldı. Konuşma da yaptılar. Özgür Özel’e söz hakkı verilmedi. Numan Kurtulmuş’a sitemi ise yandaş medya ve iktidar sözcüsü tarafından eleştirildi.
Daha sonra gündeme Hüda-Par genel başkanının Anayasamızın dördüncü maddesinin kaldırılması önerisi geldi. Genel başkan kimi nasıl tahrik edeceğini iyi bilircesine: “Ahmağa anlatır gibi tek tek söyledim, buna rağmen anlamamakta ısrar ediyorlar.”
Tabii bunu Bilal’e anlatıyor gibi anlatalım sözüne seçenek olarak mı söyledi acaba? Kendisine yanıt verenler yeterince açıklama getirdiler. Bundan genel başkan etkilenir mi, sanmam. Onun görevi ortalığa bir laf atıp gündemi değiştirmekti galiba ve başarılı oldu.
Ardından da Bilal Erdoğan hemen ortaya atladı ve EYT işi yanlış oldu. Ben de bundan yararlandım, ama ömür boyu emekli maaşımı sizler vereceksiniz diye gençlere seslendi. Sonra “bize bunu muhalefet yaptırdı” diye ekledi.
Biz, anayasanın 4’üncü maddesi olmasın diyoruz. Kameraya bakarak söyleyeyim bir daha. Anayasa’nın 4. maddesi olmasın diyoruz. Anayasa’da değiştirilemez maddeler olması demek, bütün değiştirilemez dediğiniz maddelerin hepsini değiştirelim anlamında değildir. Anayasa’nın 4. maddesine karşıyız. Tamam mı anladınız mı? 4. madde gelecek nesillerin iradesine ipotek koymaktır. Diğer maddeleri oturalım beraber yazalım. İlk 4 madde değil, 4. madde” ifadelerini kullanmıştı.
Aradaki tartışmaları yazmaya gerek yok…
Muhalefet “yapay” gündemlere sürükleniyor. Bazı yorum ve değerlendirmeleri de yerinde değil.
Ekonomist olduğunu iddia eden Bilal Erdoğan ve Hüda-Par genel başkanı…
Yakında başka iç söylemlere hazır olalım.
Halkımızın sorununun gittikçe azaldığını söyleyen yandaş medyanın karşısına en azından halkın gelir sorununu sıkça örneklerle dile getirmek gerekmiyor mu? Pazara gittiğiniz zaman her sebze meyve şimdi ucuzladı, ama en ucuz sebze meyve 60 80 lira. 250 liralıklardan söz etmiyorum bile.
Muhalefete yanıtı Bilal versin, iktidar sözcüsü Ömer Çelik versin. İstediğin kadar Devlet Bahçeli’yi tahrik et, yanıt alamayacağını biliyorsun.
Muhalefet duvara değil halka seslenmeli…