Pazar, Kasım 24, 2024

Gıdalarımız için Coğrafi İşaretin Önemi

Son on yılda gıda, maden, el sanatları ve sanayi ürünlerine ait coğrafi işaret tescillerinde bir yoğunluk yaşanmaktadır.

Aslında kalitesi ile öne çıkmış bir ürünün, yer adlarının coğrafi tescille koruma altına alınmasıyla pazarlamada kazanılan artıların o yöre halkının menfaatlerinin korunması açısından büyük faydası vardır. Söz konusu kazanç tüketici açısından da küçümsenemez. Coğrafi işaretler ürünün korunmasının yanında dinamik bir pazarlanma gücü ve rekabetin önlenmesini de sağlamaktadır.

Coğrafi işaret yetiştiği veya üretildiği yörenin farklılığı veya ekolojik konumu sayesinde benzerlerinden farklılık kazanmış ürünlere verilmektedir. Bursa şeftalisi gibi…

Amaç:
      Coğrafi işarete konu olan ürünün kalitesini korumak
      ✓ Bilinen özellikte üretimi sağlamak
      Ürün taklitçiliği ile mücadele etmek
      Yerel üretimi ve kırsal kalkınmayı deste
      Ülkenin milli ve kültürel değerlerini korumak
      Turizme katkıda bulunmak şeklinde özetlenebilir.

Coğrafi işaretler menşe adı ve mahreç işareti olarak ikiye ayrılır. Üretiminin ve işlemlerin tümünün o coğrafi alan sınırları içinde gerçekleşmesi halinde MENŞE türü bir coğrafi işaret alınmaktadır. Ör. Afyon kaymağı, Finike portakalı, Anzer balı, Van otlu peyniri gibi… Buna karşın üretim ve işlemlerin en az birinin o coğrafya sınırları içinde gerçekleşmesi halinde ise MAHREÇ türü bir coğrafi işaret söz konusudur. Örnek: Sinop mantısı, Akçaabat köftesi, Balıkesir höşmerim tatlısı, Adana kebabı, Antakya künefesi gibi. Afyon kaymağı (MENŞE) yalnız Afyon’da imal edilirken, Sinop mantısının (MAHREÇ) her yerde imal edilebileceğini hatırlayalım.

Ocak 2024 itibarı ile Türk Patent ve Marka Kurumundan 1267’si gıda ürünü olmak üzere toplam 1490 adet ürün coğrafi işaret alarak tescillenmiştir.

AB’de de coğrafi işaretler yüzyıllar önce başlamış ve özellikle şarap ve peynir gibi konularda Adalet Divanına ulaşan davalar açılmıştır. “Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Araştırma Ağı” (YÜCİTA) verilerine göre AB’ de 333 tescilli ürünle ilk sırada yer almakta, onu Fransa ve İspanya İzlemektedir.

Aynı kaynak AB’de de coğrafi işaretli ürünlerin diğerlerine karşı 2,23 kat daha değerli olduğunu yazmaktadır. O nedenle ihracatlarını artırmak isteyen ülkeler, uluslararası ticaretteki paylarını artırmak için coğrafyalarına has ürünlerinin özelliklerini öne çıkartarak rekabet güçlerini artırmak istemektedirler. Türkiye’nin AB coğrafi listesinde 27’si onaylanmış, 60’ı işlem aşamasında 97 ürün bulunmaktadır (https://www.tmdn.org/giview/).

Coğrafi işaret tescili ile bazı işlemlere gereksinim doğar. İlk olarak tescilli bir coğrafi işaret bir ürün üzerinde kullanıldığında mutlaka ilgili menşe adı veya mahreç işareti amblemi ürün üzerinde yer almak zorundadır. Tescilsiz ürünlere bu ad yazılamaz, işaret konulamaz. Hatta coğrafi işaret ibaresini çağrıştıran ve bu şekilde algı oluşturacak kullanımlar da kanun ile yasaklanmıştır.

Örneğin Antep Baklavası coğrafi işareti, başka ürün üzerinde kullanılamaz. Ayrıca “Antep Usulü Baklava, Antep Baklavası tipinde, Antep Baklava” gibi ibareler de kullanılamaz. Bu yasak, tescilsiz ürüne yapılacak “stilinde”, “tarzında”, “tipinde”, “türünde”, “yöntemiyle”, “orada üretildiği biçimde” veya benzeri terimlerine kadar uzanır.

Ülkemizde coğrafi işaretlerin henüz rayına oturtulduğunu söyleyemeyiz. Tescilli Finike portakalı markette, pazarda yüksek fiyat bulabilmektedir. Fakat Finike’de 150 bin ton civarında üretilirken, sadece İstanbul haline giriş yapılan Finike portakalı miktarının 400 bin ton olması çarpıcıdır. Peki yine coğrafi işaretli kestane ballarının durumlarına bir göz atalım.

Analiz raporları talebi için örneklerin analiz laboratuvarlarına götürülmesi doğrudan sahteciliğe davet demektir. Analiz örneklerini almak üzere laboratuvar yetkililerin dağlardaki bal depolarına gitmeleri gereğini dile getirmekten başka diyeceğimiz yok. Çok daha ötesi söz konusu belge ile hazırlanacak “menşe adı” veya amblemin o kestane balı dışındaki ballar için kullanılmayacağını fiziki olarak garantileyemeyiz.

Ticari faydalarının inkâr edilemeyeceği coğrafi işaret olayına yeni girmiş olmamıza rağmen sistemin oturduğu birçok örnek bulunmaktadır. Zamanla blockchain kullanımı da devreye girdiğinde, coğrafi işaretlerin turizm ve kültürümüze katkısı küçümsenemeyecek boyutlara ulaşabilecektir (https://nazimiacikgoz.wordpress.com/2020/12/12/tarimda-blockchain-kullanimi/)

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Nazimi Açıkgöz

Diğer Yazarlar