Musabeşeoğlu, balın üretiminden tüketimine kadar olan sürecin kontrol altına alınması gerektiğini söyledi
BERFİN YAKUT
Türkiye, bal üretiminde dünyada önemli konumda yer alıyor. Ancak artan üretim maliyetler öte yandan balda yaşanan taklit ve tağşiş sorunu üreticiyi zorluyor. Balda yaşanan taklit ve tağşiş sorunlarının arıcıların geçimini zorlaştırdığını dile getiren Tarım yayıncısı ve Ziraat Mühendisi Suat Musabeşeoğlu, taklit ve tağşiş ürünlere karşı mücadelenin hem üreticilerin hem de tüketicilerin korunması açısından kritik bir rol oynadığını aktardı. Tüketicilerin, bilinen arıcılardan balın alınmasını tavsiye ettiklerini belirten Musabeşeoğlu, “Analiz yapılmadığı sürece balın gerçek olup olmadığını anlamak mümkün değil. Balın üretimden tüketime olan sürecin kontrol altına alınması lazım. Kayıt zinciri kurulursa, firmanın balın piyasaya nasıl işlediğini rahatlıkla görebileceğiz” ifadelerini kullandı.
Balın maliyetleri, üreticiyi üretimden uzaklaştırdı
Musabeşeoğlu, 2024 yılının çiçek balı üretim maliyetinin 260 TL olduğuna dikkat çekerek, market raflarında satılan bal fiyatlarının 70-80 TL bandında olduğunu ve ucuz olan ürünleri bal diye satın almamaları gerektiğini söyledi. Musabeşeoğlu, “İşletmeler sürdürebilirliği için üretim maliyetinin üzerine yüzde 30-40 civarında kâr payı koyuyor. Böylelikle balın fiyatı 500 TL bandında oluyor. Bu yıl balın fiyatına yeteri kadar zam gelmedi. Bal satış fiyatlarını üretim maliyetlerine oranladığımızda aynı oranda perakende satış fiyatına yansımıyor. Bu da üreticiyi üretimden uzaklaştırmaya başladı” sözlerine yer verdi.
Ege ve Akdeniz Bölgelerinin bal üretiminde olumlu gelişme
Musabeşeoğlu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin doğu tarafında kalan bölgelerinde bal akımlarının olduğunu ifade etti. Üreticilerin Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde özellikle Muğla’da, üretiminin olumlu ilerlediğini söylediğini belirten Musabeşeoğlu, “Türkiye yıllık bal tüketimini karşılayacak bal üretimini rahatlıkla yapabilir. Üretimin daha başlarındayız. İlerleyen zamanlarda üretim daha iyi olabilir, o da normal üretimi tamamlar. İç Anadolu Bölgesi, aşırı sıcaklardan dolayı daha az bir bal akımı dönemini yaşadı. Normalde bir ay süren balın nektar akımı iki haftaya ya da daha kısa sürelere düştü. Bu da doğrudan üretime yansıdı. Önceden bal üretimleri bölge bölge değişiyordu ama artık ilçe ilçe bile farklılıklar görülmeye başlandı. Bazı ilçelerde çok iyi arılar bal yapabiliyorken, bazı ilçelerde tam tersi hiç verim alamayan üreticiler var. Bu durum da iklimin değişimine bağlı” dedi.
Bal ihracatında artış beklenmiyor
Bal ihracatının, Türkiye ekonomisinde gelir ve döviz artışını sağladığını, istihdam olanağı yarattığını, tarım ve kırsal kalkınmayı da sağladığını vurgulayan Musabeşeoğlu, Türkiye’nin bal üretimini değerlendirdi. Türkiye’de 2023 yılında bal ihracatının 2022 yılına göre, yüzde 45 azaldığını belirten Musabeşeoğlu, “2024 yılının bal ihracat rakamları henüz açıklanmadı. Bu senede bal ihracatının çok artacağını düşünmüyorum. Bunun sebebi de üretim maliyetlerimizin yüksek olması” dedi. Balın dünya piyasasındaki satış fiyatının ortalama 3-4 dolar, Türkiye’de ise 7-8 dolar bandında olduğunu söyleyen Musabeşeoğlu, “Böyle olduğu zaman da kendi ürettiğimiz balın üretim maliyeti, dünya piyasasında satılan balın satış rakamının çok üstünde kalmış oluyor. Bundan dolayı yeterince bal ihracatı yapamıyoruz. Türkiye’deki balların kalitesi dünyadaki ballardan çok daha üstün” diye konuştu.