Kahramanmaraş merkezli depremde 54 bin kişi yaşamını yitirdi, 108 bin kişi yaralandı. Bunlar resmi veriler. Kamuoyuna yansımayan rakamların olduğu, binlerce kişinin kayıp olduğu iddia edildi. Adalet bakanı Bekir Bozdağ depremden 10 gün sonra bir açıklama yaptı, açılan soruşturmalar ve tutuklamalar hakkında bilgi verdi. Haziran 2023’te göreve gelen Yılmaz Tunç da 27 Temmuz 2023’te benzer açıklama yaptı ve rakamları güncelledi. Daha sonra ses seda kesildi.
Yıkılan evleri 6 ay içinde yapacağız diyenler, bir yılda enkazı bile doğru dürüst kaldıramadı. Asbestli molozlar kentlerde hava kirliliği yarattı. Özel yetki ile, bakanlıklar zemin yapısı ve deprem fay ilişkisini yeterince değerlendirmeden tarım ve orman alanlarına konut düzenlemesi yaptılar. Hatta ortada proje yokken “yandaş” müteahhitlere konut ihaleleri verildi.
Zaman içinde sanki deprem konutları değil, bölgesel gelişme için konutlar yapılıyor havası verildi. Ama gel gör ki, daha önceki esnaf-vatandaş ilişkisi yabancılaşmaya doğru evrildi. Unutturulmaya çalışılan deprem olgusu ve bina yıkımlarının sorumlularının yargılanması konusu Türkiye Barolar Birliğinin girişimi ile canlı tutulmaya başladı. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası da teknik yönden büyük katkı yaptı, yapıyor.
Depremin birinci yılında Medyascope’tan Gülseven Özkan Adalet Bakanlığı ve bölge Baro başkanlıklarından aldığı verileri paylaştı. Deprem sonrası yürütülen soruşturma ve yargılamalarda durum şöyle: 2 bin 825 şüpheli hakkında işlem yapıldı, 267’si tutuklandı, 984’ü adli kontrol altında ve 369 dava açıldı.
Peki bugün durum nedir? Bu konuda bir kayda ulaşamadık. Ancak basında geçen gün çıkan bir habere göre, Maraş’ın Onikişubat ilçesindeki 10 katlı Ezgi Apartmanı’nda 35 kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle açılan davada içeride sadece bir tutuklu kaldı. O da zemin katta Kervan Pastanesinin iç mimarı. Binanın yıkılmasının nedeni kolon kesilmesi. Kolon kesilmesinden sorumlu olan pastane sahipleri mi iç mimar mı? Pastane sahiplerine 876’şar yıl hapis cezası isteniyor. Avukatlarından birisi çok ünlü, medyatik bir kişi, diğeri MHP’li.
Özetle yıkıma neden olanlar iktidara yakın, belki de iç içe olan kişiler. Şöyle ki, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 30 Nisan 2024’te firari sanıklar Kervancıoğlu ve Pekel’in sahibi olduğu “Alpedo Gıda Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nden” 40 bin adet yarım yağlı Maraş dondurması satın aldı. Doğrudan temin usulüyle yapılan alımla Alpedo Şirketi’ne kurumun kasasından tam 460 bin TL ödendi.”
Var bu işin içinde bir dayanışma gösterisi.
Gülseven Özkan’ın araştırmasında vurgusunu yaptığı iki konu var:
- Kamu görevlileri hakkında da soruşturmalar başlatıldı ancak henüz dava açılmadı.
- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hasar tespitleri ile mahkemelerin bilirkişi raporları arasındaki farklılıklar da dikkat çekiyor.
Binaları zayıf zeminde yapanlar, proje kriterlerine uymadan beton ve demir uygulaması yapanlar, binada proje hesabı yapılmadan kolon kesmek gibi değişiklik yapanlar, bunlara göz yuman yapı denetçileri birer ikişer yakasını sıyırıyor. Özellikle kamu personeli yani bakanlık ve belediye personeli hakkında açılan dava yok. Oysa bu kişilerin bir kısmının “çorbasını almadan” imzalı onay vermediği, eksik ve yanlışlara göz yumduğu müteahhitlerin bilgisinde.
Mahkeme bilirkişi olarak genelde İnşaat Mühendisleri Odasının eğitiminden geçmiş ve onayını almış bilirkişi listesi arasından atama yapar. Bakanlıkların tayin ettiği kişiler ise “genelde” talimatla çalışır. İşte iki bilirkişi raporu arasındaki fark buradan kaynaklanıyor.
40 Bin adet Maraş dondurması alınması bilirkişilere verilen bir mesaj değil mi?
Siyaseti bir yana bırakıp mühendislik kriterine uyan binalar ve çevre ile uyumlu sağlıklı yapılaşma ile huzurlu bir yaşam ve güvenli gelecek kurabiliriz.