Pazartesi, Aralık 30, 2024

Bir söyle bin al…

Erdoğan bir laf etti. Etkisini azaltmak için gündemi fırıl fırıl değiştirme çabaları var. Gel gelelim gündem beyanatları acele ile yapıldığı için, bir kısmı ciddiyetten uzak, bir kısmı suç. Ama yandaşların “uç” içerikli beyanları ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiriliyor. Aynı sözü vatandaş söylese hemen içeri atarlar.

Peki, Erdoğan ne dedi. Erdoğan 1 Ekim’de TBMM’nin açılışında, İsrail’in bölge ülkelerini “kendi ateşine çekmek için” her türlü provokasyonu denediğini savundu ve ekledi: “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır” dedi.

Bundan sonra kıyamet koptu. İsrail’in güney Lübnan’dan sonra Şam’ı da alacağı, sonra da Türkiye’ye yöneleceği yandaş televizyonlarda her gün anlatıldı. Ancak verilen mesajlar ters tepti. Doğu Akdeniz’in en güçlü ülkesi, Avrupa’nın en güçlü ülkelerinden birisi olan Türkiye birdenbire İsrail’in tehdidi, işgal tehlikesi altında titreyen bir ülke algısı halkın tepkisine yol açtı.

Bu tepkiyi önlemek için gündemi değiştirmek gerekiyordu. TBMM’ye bir yasa teklifi sunuldu: Adı: Savunma Sanayii İle İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi.

Getirilen vergilerin en ilginci de kredi kart harcama limiti 100 bin lira ve üzeri olan kart sahiplerinden 750 lira para alınması. Bu yıl alınan 750 lira seneye ne olur, onu da görürüz. Ancak kredi kartı limiti demek, harcanan para değildir. Harcamak istersen bu kadar limitin var, ödeyemezsen de cezalı olarak senden parasını icra yoluyla alırım demek. Daha önce bu rakamları yazmıştım.

Vergi nereden alınır? Harcamadan, gelirden, varlıktan. Harcanmamış paranın vergisi olur mu? Zaten vatandaş kredi kartı borcunu ödeyemiyor, bir karttan para çekip diğerine yatırıyor. Günü gelince de tıkanıyor. Banka da icraya başvuruyor.

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici kendini ortaya attı ve kanun teklifini eleştirenleri suçladı: “Bunlar Türkiye ile Yunanistan karşı karşıya geldiğinde Yunanistan’ı savunurlar, Batı’yı savunurlar, Ermenistan’ı savunurlar” dedi. BU sözün bir ciddiyeti olabilir mi? Fesli Kadir yancıları düşünsün diyelim.

Baktılar ki olmadı, TBMM başkanı Numan Kurtulmuş da sahneye çıktı: Anayasamızın üçüncü maddesindeki “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” ifadesinin “Türkçe içerik” yanlışlığını iddia etti ve değiştirilmeli dedi. Al sana yeni bir Hüda-Par yaklaşımı.

Savunma sanayiine destek olmak güzel. Buna karşı çıkan Türk vatandaşı bulmak zor. Ancak madem savunma sanayiine para gerekiyordu, tan-palet fabrikasını neden ucuza sattınız sorusu yanıt bekliyor.

Bir konu daha var: daha önce geçici olarak toplanıp, kalıcı hale getirilen vergiler var: deprem vergileri. Ne yaptınız toplanan paraları diye sorulduğunda yol yaptık deyip işin içinden çıktılar. Ayrıca işsizlik fonundaki paralar, yurtdışı çıkış harcı yani konut fonu, kefen parası denilen Merkez Bankasındaki ihtiyaç akçesi bile harcandı.

Şimdi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Savunma Sanayii Destekleme Fonu’ndan bütçeye tek kuruş para girmeyecek diyor. İnandırıcı mı?

Bütçeye girmese de nereye gideceği belli.

Tank- palet fabrikasının Katar fonu ortaklığına devri sırasında yazdım, yineleyeyim: Erdoğan ailesi, çocuklar, damatlar silah sanayi içinde pay almaya çalışıyor demiştim

Erdoğan’ın 1 Ekim’deki konuşması bu paraların toplanması için atılmış bir “yem” miydi?

Bu hafta TBMM’de bu yasa teklifi geçebilir ama tartışmalar bitmez.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar