Pazar, Aralık 8, 2024

İnovasyon ve Türkiye’nin Bakışı -1

Bugünün hızlı ve zorlu rekabet koşulları yeni iş yapma modellerinin uygulanmasını gerektirmekte. Yeni bir modelin barındırması gereken unsurlar içinde bulunması gerekenler, piyasanın ve müşterinin ihtiyaçlarını algılayabilme; ağ sistemleri (network) içinde bilgiye, yeteneklere ve fikirlere erişebilme; fikirlerin ve yaratıcılığın yeni ve başarılı iş alanlarına dönüştüğü yenilik süreci olarak betimlenmektedir. Tüm bu unsurlara eşgüdüm içinde sahip olunması, bir işletmenin yenilikçilikten elde edeceği değeri yükseltir.

Başarılı yenilikçi firmaların sıklıkla gündeme taşıdığı dört adet soru olduğu bilinmektedir. İlk soru yenilikçi sürece nasıl başlandığı, ikinci soru yeni fikirlerin kaynaklarının neler olduğu, üçüncü soru, bu fikirlerin hayata geçişinin nasıl finanse edileceği, dördüncü ve son soru ise inovasyonun içinde var olan riskin en düşük düzeye hangi yöntemleri kullanarak indirileceğidir. Bu sorulara bulunan yanıtlar, yanıtların karşılığında işletme için geliştirilen eylem planı, yenilikçiliğin şirket başarısı üzerinde etkisini artıracaktır.

İnovasyona dair 6 adet yaklaşımdan sözetmek mümkündür. Bu yaklaşımlardan hangisinin seçileceği firmaların stratejik amaçlarına ve doğrultusuna, firmanın yeteneklerine, piyasayı algılamasına ve riske girebileceği yatırım tutarının büyüklüğüne bağlı olarak değişir.

Hangi tür yeniliklerle karşı karşıyayız dendiğinde;
✓ Artımsal: sürekli ürün ve süreç geliştirme
✓ Yeni tasarım: katma değer sağlamak için tasarım ve müşterinin ihtiyaçlarına uyumlandırma
✓ Yeni iş modelleri: bir ürünü bir hizmetin içinde konumlandırma
✓ İşlevselliği artırma: yeni bir yazılımı kullanma
✓ Teknolojiye başvurma: katma değer sağlamak için yeni teknolojileri kullanma
✓ Atılımlar: yeni bir teknolojiyi yaratma

İlk üç seçenek piyasa, son üç seçenek ise teknolojinin dinamikleri ile şekillenir.

En basit anlamıyla inovasyonu, yeni fikirlerin başarılı bir biçimde kullanımı olarak tanımlamak mümkün. Yeni ürün veya hizmetlere yapılan yatırımlar ise inovasyonu gerekli kılar. İnovasyonu sadece ürünlere ve teknolojilere indirgemek, inovasyondan elde edilecek olan başarının da sınırlandırılması anlamını taşır. Başarılı yenilikçi uygulamaların büyük bir bölümünün iş yapış süreçlerinde ve işletme yönetiminde gerçekleştiği görülür. Bu tip yenilikler işin yapılış biçiminin, hizmetin sunum biçiminin değişimi anlamına gelir. Bu bağlamda inovasyonun genellikle yönetim için yeni prensiplerin uygulanmasıyla hayata geçtiği görülür. Örnek uygulamalar arasında dışarıdan tedarik etme (outsourcing), işbirlikleri, merkezi yapıdan çıkarma ve çalışanlara yetki göçertmesi sayılabilir.

İnovasyonun daha çok bir teknik geliştirme olarak algılandığını belirtmek mümkündür. Ancak bunun ötesinde inovasyondaki başarıyı bir ürün veya hizmeti pazarın kabul etme miktarıyla ölçmek doğrudur. Müşterinin ihtiyaçlarını anlamak, piyasanın dinamiklerini belirlemek, markanın ve pazarlamanın olası rollerini ortaya koymak için önemli yatırımlara ihtiyaç duyulabilir. Bir ürün veya hizmetin işlevi yani neye yaradığı ve şekli yani nasıl sunulduğu, yeni bir ürün veya hizmetin tasarımında ana parçacıklar arasında betimlenir. Tasarım yeni bir ürünün veya bu yeni ürünün yarattığı değerin çekiciliğinde önemli bir unsur olmakla birlikte, çoklukla bu özelliğinin azımsandığı izlenir.

İnovasyonda taktiklerin neler olabileceğine ilişkin bir inceleme yapıldığında; yenilikçi bir yapıya bürünmek isteyen işletmelerin iki temel taktiğe ihtiyacı vardır. İlki inovasyon yapabilmek için motivasyonlarını artırmak, ikincisi profesyonellik düzeylerini yükseltmektir. İşletmelerin düzenli bir biçimde neden yenilikçi ürün ve hizmetler ortaya koyamadıklarına dair araştırmalara bakıldığında; 6 adet engelin varlığı tespit edilmiştir. Üçü motivasyon, üçü inovasyonun uygulamaya alınmasına dair karşı karşıya kalınan zorluklar biçiminde tanımlanır.

Son olarak, bir organizasyonun inovasyon konusunda gerçekten adım atma niyetinin varlığı durumunda müşterisi, kullanıcısı ve piyasası ile sürekli ilişki içinde olması; başarılı yeni fikirleri ortaya koyabilmesi; çalışanlarını yenilikçi olmaya doğru yönlendirmesi gerektiğini vurgulamak faydalı olacaktır. Yenilikçi olma yolunda hareket eden bir işletmenin yaratıcılığı, hesaplı ve öngörülebilir riski, girişimci ruhu ve genel olarak işletme, özel olarak da proje yönetim ilkelerini bir araya getirebilmesi gerekir. Bir işletmenin koşulları her zaman ince bir biçimde işlemesi, yaratıcılık ve özgürlük ile birlikte kontrol dengesini tutturabilmesi gerekir. Özellikle bu hassas dengenin sağlanması, inovasyon liderliğindeki sanatın göstergesi olacaktır.

Türkiye’nin inovasyona dayalı kalkınma ve büyüme perspektifi içinde evrensel normlar taşıyan ve ulusal boyutta gerçekleştirilmesi olası eylemlerden bir bölümü aşağıda irdelenmiştir.

Ulusal İnovasyon Liderlik Ağı
İnovasyon bir süreçtir. Bu süreç boyunca paylaşılan çeşitli sorumluluklar sözkonusudur. Sorumlulukların yerine getirilmesi, hayata geçirilmesi ise güdü-motivasyon gerektirdiği gibi, işletmelerin kendi içlerinde ve kendi aralarında, özel sektörle ve her düzeyde devlet (hükümetler dahil) kanadıyla birlikte sahip olunan farklı kaynakların bütünleştirilmesini gerektirir. Bu bağlamda, Ulusal İnovasyon Liderlik Ağı’nın oluşturulması Ulusal İnovasyon Girişimi’nin gündemindedir. Liderlik Ağı; özel sektör, sivil toplum örgütleri ve akademinin temsilcilerinden oluşabilir. Önerilen ağın oluşum amacını iki başlıkta özetlemek mümkündür. İlki; etkin bir inovasyon politikası için gerek duyulan ihtiyaçları irdeleyecek süreklilik arzeden bir mekanizmanın oluşumudur. İkincisi ise; bugünün bilgi tabanlı, dinamik ve küresel olarak birbiriyle bir ağ oluşturmuş ekonomi dünyasının ölçütlerini yansıtmaktır.


Selçuk Karaata

Diğer Yazarlar