Çarşamba, Aralık 4, 2024

Yeşil dönüşümün faturası hane halklarına yansıyor

Vergi Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar ve Dr. Emre Akın öncülüğünde düzenlenen uluslararası sempozyumda, yeşil dönüşümün ekonomik etkileri masaya yatırıldı. Sempozyuma katılan uzmanlar, Avrupa Birliği’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması gibi uygulamaların, uluslararası ticarette yeni bir rekabet ortamı oluşturduğunu ve özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde büyük bir baskı yarattığını vurguladı.

Vergi Hukuku Uzmanı Prof. Dr Funda Başaran Yavaşlar ve Dr. Emre Akın öncülüğünde ‘Hukuki ve Ticari Açıdan Yeşil Vergiler ve Vergi Teşvikleri’ başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenlendi. TOBB İstanbul-Levent Hizmet Binası’nda gerçekleşen sempozyuma, Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Konseyi Başkanı Osman Dinçbaş, TOBB Vergi Danışma Kurulu Başkanı Fatih Dural, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Kamu Özel Daire Başkanı Sedef Yavuz Noyan ve Trasta Grubu CEO’su Bülent Görer açılış konuşması ve oturum başkanlıklarıyla katılım gösterdi.

Sempozyumda, Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, Prof. Dr. Reuven Avi-Yonah, Prof. Dr. Joachim Englisch, Prof. Dr. Feng Long, Dr. Rainald Vobbe, Dr. Emre Akın, Dr. Ali Osman Özdilek, Eray Akdağ, Özgün Çınar, Nadir Gülhan ve Yılmaz Şahin gibi alanında uzman isimler yeşil dönüşüm çerçevesinde ortaya çıkan mali yükler, ülkelerindeki sistem, bunların uluslararası ticaret ile kendi sektörlerine etkileri konusunda fikirlerini açıkladılar.


Çevre dostu üretim ve tüketim hane halklarının mali yükünü artıyor

Sempozyumda, çevre dostu üretim ve tüketimin küresel bir zorunluluk haline geldiği ve bu durumun işletmeler ve hane halkları üzerindeki mali yükler konusuna dikkat çekildi.

Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Vergi Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Funda Başaran Yavaşlar, çevre dostu üretim ve tüketimin artık küresel bir zorunluluk olduğunu ancak Net Sıfır hedefine ulaşmak için getirilen ve getirilmesi planlanan uygulamaların işletmeler ve hane halkları üzerinde ciddi mali yükler oluşturduğu söyledi. Yavaşlar, “Uluslararası ticareti ve böylece tüketimi daha maliyetli hale getiren mali yüklerin, haklı rekabete ve insanların ihtiyaçlarını karşılaması gerekliliğine en az zarar verecek şekilde biçimlendirilmesi ve gerekli noktalarda işletme ve hanelere destek olunması gerekiyor. Dolayısıyla, çevre dostu üretim ve tüketim, çok katmanlı; insan hayatı, üretim, ticaret ve tüketim beşgeni içinde hassas dengelerin kurulması ve korunması gereken bir konudur” diye konuştu.

Avrupa Birliği’nin, Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması üzerinden üçüncü ülkelerdeki işletmeleri de yeşil dönüşüme zorladığını ifade eden Yavaşlar “Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika buna karşılar ve bu sorunu kasım ayı içinde Bakü’de gerçekleştiren 29. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın gündemine sokmak istediler, ama başarılı olamadılar. Şimdi, 2025’de Brezilya’da gerçekleştirilecek 30. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda tartışmak istiyorlar. Küresel iklim değişikliğinin ana sorumluları gelişmiş ülkeler olmasına rağmen, bu sorunun çözümünde gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelere bilgi, teknoloji ve mali destek konularında geri durdukları görülüyor. Oysa bu, küresel iş birliğini gerektiren bir sorun. Diğer yandan, 21. Yüzyılda küresel sağlığa yönelik en büyük tehdit olan iklim değişikliğini, çevre dostu üretim ve tüketim ile engelleyebilmek mümkün” dedi. 


“Yeşil dönüşüm kaçınılmaz bir süreç”


Yavaşlar, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 9 Nisan 2024 tarihinde verdiği Verein KlimaSeniorinnen Schweiz ve Diğerleri İsviçre’ye Karşı davasında Devletlerin, iklim değişikliğinin zararlı etkileri ve risklerinden kaynaklanan yaşam, sağlık, refah ve yaşam kalitesine yönelik ciddi olumsuz etkilerden bireyleri etkin bir şekilde korumak zorunda olduklarını kabul etti. Ancak, bu amaçla alınacak önlemler, işletmeler ve hane halkları üzerinde ciddi mali yükler oluşturmakta. Bu mali yüklerden biri de vergi. Yeşil dönüşüm kaçınılmaz bir süreç olsa da, bu sürecin yönetimi konusunda dikkatli olunması gerekmekte. Yeşil mali yüklerin işletmeler ve hane halkları üzerindeki etkilerini minimize etmek ve adil bir geçiş süreci sağlamak için, hükümetlerin vergi teşvik ve sübvansiyonlar yoluyla işletme ve hane halklarını koruması şart. Bunun için ise, Anayasa’da yapılacak bir değişiklikle, iklim değişikliği, deprem gibi hayati çok az sayıda konu için özel vergi yolu açılmalı, Anayasal sınırlar ve denetim konusunda zayıf kalan fon mali yükümlülüğünden kaçınılmalı”ifadelerinde bulundu. 

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM