Sözlük karşılığı ‘dil ile ilgili’(lingual) sıfatı iletişimin en önemli aşaması mantıklı ve anlamlı iletiler oluşturabilmesidir. Düşünceleri mantıklı ve anlaşılabilir iletilere dönüştüren ise dildir. Bugüne dek bir ileti oluşturacak kaynağın, dili iyi kullanarak anlatmak, iletmek istediği düşünceyi doğru sembollerle kurması ve iletmesi, dili iyi öğrenmesine bağlı idi. Dili geçmiş zamanı kullanmamızın nedeni artık yapay zekanın devreye girmesi ile devrim niteliğinde dolaysız iletişim ufuklarının açılıyor olmasıyla ilgilidir.
Alışılageldiği üzere konuşma veya yazı dili mevhumunun büyük ihtimalle giderek yaşlanan nesiller ile sadece arşiv ve kültürel bir zemin oluşturacağınının gelecek için öngörülebilmesi uzak sayılmaz. Teknolojideki gelişmelerin yeni bir harikası simültane tercümenin farklı alfabe ve lisanları anlık akışa servis edebilmesi olağanüstü işlevsel. Dil unsurunun bugüne kadar yer ettiği maziyi geride kalmış bir tarih halinde kabulü anlamındadır.
Nitekim geçmişe dönük ulus devletler formunun menşe şahadetnamesinde ve tabi ki iki büyük dünya savaşının içerisinde gerçekleşip 20.asırda yer alan “resmî dil” meselesinin eğitim, kültür başta olmak üzere birçok alanda ne şekilde kullanıldığı incelenmeye değer konular arasındadır.
Bu konunun üzerinde dururken dillerin kökenleri, sınıflanması veya tarihi serencamına değil, aktüel konumlarının dünya siyasi haritasındaki yakın sayılabilecek geçmişten itibaren nasıl şekillendiği ve etkilendiği esası da hayli önemlidir.
● Konuşulan ve yaşayan dillerin yanısıra kullanılan alfabelerin farklı kültürler arasındaki münasebetleri bürokratik ve karmaşık kılan tabiatı kadar toplum kesimleri arasındaki bağları en az ülke sınırları benzeri zaafiyete uğratan etkileri yadsınamaz. Üstüne dil hakimiyetinin hegemonik ve psikolojik unsur olarak kullanılma çabaları da göz ardı edilemez.
● Artan nüfus bölgelerinin yazma ve konuşma dilini çoğalan etkisi ile kullanma ihtiyacı yanında azalan nüfusun azalan etkisi ile kullanma ihtiyacı varolma ile yok olma mücadelelerinin bir ciheti olarak görülebilir.
● Göçler, savaşlar, ekonomik, kültürel, eğitim, dini misyonlar, her türlü yayılımcılık; dillerin kullanımını sadece bölgelerin nüfus artışına bağlı olarak kalmayacak biçimde yapılanmasını da mümkün kılmıştır.
● Dil’in kullanılan nüfus büyüklüğü, coğrafi genişliği, kapsadığı kültürel hacmi kadar, kullanan nüfusların, kullanıldığı alanların iktisadi konumu bu yolda dil etkinliğinin dikkat çeken alametidir.
Umumi kuşbakışı ile bugüne baktığımızda nüfus üzerinden en çok konuşulan diller sırası ile Çince, İngilizce, İspanyolca ilk üç içerisindedir.
ABD’de İspanyolcanın en fazla konuşulan dil olması günümüzde öne çıkan görünür aktüel mazhariyetin önemli bir yanının da ‘dil’ üzerinden etkisini göstermesidir.
Sekiz asır’lık bir dönemde geçer para hakimiyetini sürdürebilmiş Doğu Roma toprakları içerisinde Latin dil’inin yanında eski dilleri kullanan halklar kısmen de olsa fakat azalarak devam ettiler. Osmanlı dönemi, altı asır çoklu etnik, dil, din yapısı çatısında takip etti. Osmanlı özelinde bilhassa eğitimde son bir asırda Osmanlıca, Arapça, Farsça yanında Avrupa dilleri ile öğrenim veren kurumların mevcudiyeti görülür.
Bolşevik İhtilalinden sonra değişen politikalarla Rus dilinin giderek artan zoraki tempoda geniş Sovyet coğrafyasının ortak dili haline getirilmesi, ana dilleri farklı Lehçeler de olsa en fazla Asya topluluklarını etkiledi.
Kolonileştirme hegemonik tekliliğin hüküm sürdüğü kıta ve bölgelerde olduğu üzere; hakim kültürün ve dilin öne geçtiği, diğer taraftan yine bir koloni olan Amerika Birleşik Devletlerinde, Kanada vb. olduğu gibi; konunun hakim unsurlar(İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Almanca) arasında yarışmaya döndüğü dönemlerdi.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Galipler arasında, üzerinde anlaşma sağlanan Birleşmiş Milletler’in resmî dili İngilizce’dir. İngilizce günümüz dünyasında küresel bir dil olarak kabul ediliyor. Çok sayıda ülkenin resmî dili olan İngilizce yine çok sayıda resmî dili İngilizce olmayan ülkelerde ikinci dil olarak kullanılır.
Türk Konseyinin kuruluşunun 15.yılı, Türk Dili konuşan ülkeler ve Dünya coğrafyasında yayılmış ilgili toplulukların ortak bir lisanı kullanmaları hedefinde, söz konusu ülkeler yönetimlerinin daha çok gayret ve ilgi göstermeleri gerekliliği ise hem dünya barışı, hem de kültür mirası adına elzem bir ihtiyaçtır.