Gültepe: İstikrarlı bir ekonomiye kavuşmak için kur yükselmemeli, dengede gitmeli
Türkiye genelinde 61 ihracatçı birliği ve 150 bin ihracatçının çatı kuruluşu olan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Bölgesel İhracat Buluşmaları kapsamında Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) üyeleriyle İzmir’de buluştu. EİB’de düzenlenen ‘TİM Bölgesel İhracat Buluşmaları İzmir’ toplantısının açılış konuşmalarını EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ve TİM Başkanı Mustafa Gültepe gerçekleştirdi. Türkiye’nin diğer ülkelerden daha pahalı olmasının ihracatta rekabet gücünü zayıflattığı vurgulanan toplantıda, kur artışının dengeli olması gerektiği belirtildi. En büyük problemin Türkiye’nin pahalı olması olduğunu ifade eden Gültepe, “Rakip ülkelerden dolar bazında yüzde 50’nin üzerinde pahalıyız” dedi.
2025’te hedef; 280 milyar dolar ihracat
Türkiye’yi ihracatta dünyanın ilk 10 ülkesi arasına çıkarmak istediklerini aktaran Gültepe, “Sıkıntılı 2 yıl geçirdik. 2023’te küresel talep düşmeye başladı. 2024’te ise rekabetçilikle ilgili ciddi sorunlar yaşadık. Yine de 2024’te yüzde 2,5 artı ile 262 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek yıllık ihracat değerine ulaştık. Küresel ihracattaki payımızı yüzde 1,08’e çıkardık. Özellikle otomotiv sektörümüzün yüzde 5’in üzerinde bir artışı var, çelik, savunma sanayi, tarım sektöründe artış var. Mal ihracatı yapan 26 sektörümüzden 13’ü artı, 13’ü eksi yazdı. Hizmet ihracatı son yıllarda cari açığa destek veren sektörlerin başında geliyor” dedi.
Gültepe, 2025’e 280 milyar dolarlık ihracat hedefiyle başladıklarını belirterek, “Bu yıl ihracatımızı yaklaşık yüzde 7 artırmayı hedefliyoruz. Türkiye’nin potansiyeline, ihracatçımızın gücüne baktığımızda daha fazlasını yapabiliriz. Ama yakın coğrafyamızda kuzeyde ve güneyde olan savaşları unutmamak ve Avrupa Bölgesi’ndeki talep düşüklüğünü de hesaba katmak lazım. Suriye’de iç savaş sona erdi ama istikrarlı bir döneme girince oradaki potansiyel çok daha fazla artar” dedi.
“Türkiye pahalı değil, çok çok pahalı”
2024’te rekabetçiliğin zarar gördüğünü, bazı sektörlerin enerji ve güç kaybettiğini ifade eden Gültepe, “En büyük problem Türkiye’nin pahalı olması. Pahalı değil çok çok pahalı. Rakip ülkelerden yüzde 50’nin üzerinde dolar bazında pahalıyız. Avrupa, Doğu Avrupa ülkelerinden dolar bazında yüzde 20-25 pahalıyız. Genel anlamda hizmet sektörü de dahil 27 sektör çok pahalı olduğunu, fiyat problemi yaşadığını ve iş devam etsin diye sipariş alındığını söylüyor. Halk arasında ihracatçı yüksek kur istiyor algısı var. Asla öyle birşey yok, Türkiye’nin istikrarlı bir ekonomiye kavuşması için kur yükselmemeli, dengede gitmeli. Özellikle girdi maliyetleri teknolojik sektörler dahil kimi sektörde iki katı, kiminde yüzde 20-25. Bunun dengeye oturması lazım. 2025’te ortaya koyulan 280 milyar dolar ihracatı yakalayabilmek için politikaları biraz değiştirmek, sanayiyi ön plana çıkarmak gerek” diye konuştu. Yeni yönetim geldikten sonra finansmanla ilgili sorunları aştıklarını ifade eden Gültepe, şunları söyledi: “Finansmana ulaşmada sıkıntı yok. En büyük problemimiz faizlerin yüksek olması. Finansman maliyeti kurda yerinde kalınca eksi yazdı.”
Jak: Bölgesel asgari ücreti tartışmalıyız
Hazır giyim sektörünün tekstil ile beraber yaklaşık 2 yıl öncesinde 1,2 milyon kişiye istihdam sağladığını hatırlatan Eskinazi, “Tahminimize göre, kayıp 300 binden fazla. Aynı dönemde sanayi istihdamındaki toplam kayıp 500 bin kişi. Yani, sanayide istihdam edilip ayrılan ya da işsiz kalan her 2 çalışandan 1’i tekstil ve konfeksiyon sektöründen ayrılmış. Asgari ücret 22 bin 104 TL olarak açıklandı. Bölgesel asgari ücreti tartışmamız gerekiyor. Rakip ülkelerle kıyaslandığında son dönemde artan maliyetlerimiz nedeniyle rakiplerimize göre yüzde 40-50 daha pahalıyız. Yeniden değerlendirme oranını devlet kendi alacakları için yüzde 44 belirledi, biz de buna paralel bir döviz artışı talep ediyoruz” diye konuştu.
Uygulanmakta olan ekonomik programın reel sektör ve sanayiye yeterli desteğin verilmediği, ekonomi yönetiminin büyük oranda finansal bir perspektifle yürütüldüğüne değinen Eskinazi, “Her ne kadar ihracat istatistiklerinde bir artış görülse de bu artışın sebeplerini değerlendirdiğimizde; kazanılan pazarları kaybetme korkusu, sermayesini yitiren sanayi sektörlerinin daha ucuz kredi olan ihracat kredileri için ihracat taahhüdünü kapatma ihtiyacı, işyerini kapatmak isteyen imalatçıların kıdem tazminatını ödeyecek sermayeleri olmaması ortaya çıkıyor. İhracatçıların Merkez Bankası’nın döviz bozdurma mecburiyeti ve döviz alma zorunluluklarının kaldırılarak daha rahat hareket etmesinin sağlanması gerekiyor” diye konuştu.