Cuma, Şubat 21, 2025

‘Yaşayan Kent’ Karabağlar, istihdamın merkezi olacak

Seda Gök Ticaret Gazetesi

Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, geride kalan 11 aylık görev sürecinde yapılan ve önümüzdeki dönemde önceliklendirilecek çalışmaları TİCARET Gazetesi’ne anlattı.


      Uygulanan mali disiplin ve alınan tasarruf tedbirlerinin sonuçlarını paylaşan Kınay, projelerde istihdam odaklı politikalara öncelik verdiklerini söyledi. Genç ve kadın istihdamına yönelik çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Kınay, ‘toplumcu belediyecilik’ anlayışı ile yol aldıklarını kaydetti. İstihdam Ofisi Projesi, meslek edindirme akademileri, hazırlanan Çöp Master Planı başta olmak üzere birçok konuda önemli mesajlar veren Başkan Kınay, “Karabağlar dönüşecek. Yaşayan ve yaşatan kent olacak” dedi.


▶︎ Görev sürecinizde nasıl bir Karabağlar Belediyesi gerçeğiyle karşılaştınız? Nasıl bir belediye devraldınız? Önceliklendirdiğiniz projeler ne oldu?

      Kurumsal yapısı ve çalışma ekibi iyi olan bir belediye devraldık. Ekonomik güçlükler, borçlar, yatırımlar ile bunların ilgili yönetim ve planlama zorlukları var. Bu durum ülkede her yerde olduğu gibi bizim belediyemizde de vardı. Geçtiğimiz 11 aylık süreç içerisinde de bunun bilincinde idik. Profesyonellik, liyakat, aile, samimiyet, şeffaflık ve halkla beraber bu süreci yürütmek için yola çıktık. Seçim döneminde de “Çok büyük projeler yapma şansımız yok. Bu bir hayal olur. Ülkenin ekonomik gerçekliği içinde ve bu ekonomik şiddetin içerisinde hiç kimsenin büyük yatırımlar yapacak gücü kalmadı. İsteğimiz, talebimiz ve ihtiyacımız var. Biz ayakta kalmak zorundayız. Değişimin mücadelesini başlatıyoruz” demiştik. Dolayısıyla kendi adımıza mevcut olanı en iyi şekilde yapmak, eksiklikleri tamamlamak ve bunun içerisinde ihtiyaçları da giderecek yatırımları doğru ve planlı bir şekilde götürmek üzerine yol aldık. Göreve geldiğimizde de aslında çok sıkı mali disiplinle başladık. Ekonominin bu derece kötü olduğu, bir ay sonrasını göremediğimiz bir yerde biz göreve gelir gelmez mali tablolar, borçlar, işte ödeme yöntemleri, yatırımlar ve sürecin yönetimine ilişkin bir çalışma yaptık. Zaten sıkılan kemerleri daha da sıkma noktasına gelindi. Bu noktada da önce çok sıkı bir mali disiplinle başladık.

▶︎ Giderlerin kısılması için nasıl bir model uygulandı?

      Devraldığımız Karabağlar Belediyesi olarak yapılandırmalarını yaptığımız düzenli olarak ödediğimiz toplamda 440 milyon TL borç yükümüz vardı. Yönetilebilir bir borç miktarından bahsediyoruz. Son bir yıldır farklı önlemlerle nefes alacak alanlar yaratıyoruz.
     Örneğin…
     Kiralık araçlarımız vardı. Bu model sürekli gider akışı anlamına geliyor. Kiralık araç ihalemizin süresi bitince kendi araçlarımızı satın aldık. 18-24 ay içerisinde kendini amorti edecek.
     Daha öncesinde şoför ile beraber kiralanıyordu. Biz kendi çalışma arkadaşlarımızı devreye alarak o başlık özelinde de tasarruf yaptık.
     Bir benzin istasyonumuz var. Geldiğimizde faaliyette değildi. “Kendimiz işletebilir miyiz?” diye fizibilitelerini yaptık. Kendi benzin istasyonumuzu işleteceğiz. Kendi enerjisini üreten ‘yeşil istasyon’ olarak hizmet verecek. Tamamı değil ama büyük çoğunluğu kadın çalışanlardan oluşacak. Bu Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyacak.
     Personelimiz ve 250 kişilik kız yurdumuzun yemek ihtiyacı dışarıdan satın alma yöntemiyle sağlanıyordu. Şu anda kendi yemeğimizi üretiyoruz. Burada küçük ölçekli de olsa istihdam yaratıyoruz. Bunların hepsi karıncanın yangına su taşıması gibi küçük önlemler gibi görünse de hizmetler adına geliri fazla olmayan belediyede kemer sıkma noktasında kendimizi de kontrol etmeye çalıştığımız bir mekanizmadır. Kamunun gücünü arttırmayı ve kamunun kendi hizmetlerini kendi imkanlarıyla yürütmesine yönelik bir yönetim biçimi benimsiyorum. Bunu yaparken de istihdama ve özellikle kadın ağırlıklı istihdama odaklanıyorum. Karabağlar gibi aslında İzmir’in en büyük metropolü olan ama aynı zamanda kadınların yok sayıldığı, görülmediği bir yerde; kadının ekonomideki gücünü büyütmek adına küçük küçük dokunuşlar yapıyoruz.

▶︎ Bir köprü görevi üstlenen İstihdam Ofisi açtınız. Bugüne kadar kaç kişiye iş imkanı sağlandı?

      Mayıs sonunda İstihdam Ofisi’mizi açtık ve 890 kişi işe yerleşti. Haftanın üç günü çeşitli firmalarla toplu iş görüşmeleri gerçekleştiriliyor. Bu istihdamın 500’ün üzerindeki sayısı kadın. 17 özel gereksinimli vatandaşımız işe yerleştirildi. Özel gereksinimli dostlarımıza ilişkin daha çok dokunuş yapmamız gerekiyor.
      Bir taraftan da atıl durumdaki sosyal tesislerimizi hareketlendirdik. Yoksulluğun içerisinde unutulan bir arada olma duygusunu, aile olarak dışarıya çıkıp bir çay içemediğimiz bir süreci yaşıyoruz. Kendi sosyal tesislerimizle de bu ihtiyaca destek vermeye çalışıyoruz. Buralarda da kadın ve genç ağırlıklı istihdama öncelik veriyoruz.
      Uzundere’de rekreasyon alanındaki ilk kurucu başkanımız Sıtkı Kürüm’ün adını taşıyan rekreasyon alanında gemi restoranımız, sosyal tesislerimiz ve kafeteryayı hizmete açtık. Kara Fatma parkında sosyal tesislerimizi açtık. Yaz döneminde daha da hareketlenecek. Söz verdiğim gibi farklı farklı alanlarda çay kahve içmek için küçük alanlar oluşturacağız. Toplumcu belediyecilik noktasında üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz.
      Bir de Mobilya Akademimiz var. Meslek garantili kurslarla birlikte aslında sektöre ara eleman yetiştirecek bir sistemi harekete geçirdik. Benzer bir çalışmayı Tekstil Akademi olarak hazırlıyoruz. Tekstil Mühendisleri Odası ve Gömlekçiler Odası ile bir protokolümüz var. Orada da iş garantili bu sektöre ilişkin kurslar düzenleyeceğiz. Kentin ekonomisine ve kentte yaşayanlara nefes aldırdığımız ama hepsinde kadın ve genç istihdamını önceliklediğimiz bir süreci yönetiyoruz.
      Karabağlar’da önceliğimiz; yaşayan ve yaşatan Karabağlar. Kentin sadece binalardan ve yapılardan ibaret değil, tüm yaşamıyla beraber dönüşmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm aslında yaşamsal bir dönüşüm olmalı. Bunu yaparken de birlikte yöneten, karar veren ve dayanışma için de olan bir yapıya sahibiz.

▶︎ Belediyeyi istihdam ve yardım desteği konusunda günde kaç kişi arıyor? Ramazan ayı yaklaşıyor. Bu konuda nasıl bir dayanışma örneği göstereceksiniz?

      İki haftada bir başkanlık ofisimizi mahallelere taşıyoruz. Oralarda da karşımıza hep aynı sorunlar geliyor. İşsizlik ve sosyal yardım talepleri… Belediyemizde 3 bin aileye aylık yardım desteklerimiz var. Kırtasiye desteği, asker aileleriyle ilgili yardımlar, muhtaç aileleriyle ilgili yardımlar gibi farklı konularda geniş bir kitleye destek vermeye çalışıyoruz. 11 ay içerisinde sosyal marketimizi açtık. Onu gıda, mobilya, kitap, oyuncak, giysi, hatta gelinlik ve benzeri ürünlerle çeşitlendirdik. Aslında hayatın her alanındaki ihtiyaçları yönetecek bir mekanizmaya evrildi.
      Karabağlar Kart diye kullandığımız bir kart özelinden kişilere tanımlayarak ihtiyaç sahiplerini belirleyerek, desteğimizi veriyoruz. Arkadaşlarımız onunla da ilgili detaylı bir çalışma yaptılar. Artık ihtiyaç sahibi olmayanları listeden düşürerek, yeni talepleri karşılayabilmek adına bir sistem geliştirip bunu Büyükşehir Belediyesi ve Kaymakamlık birlikte süreci yönetiyoruz.
      Karbem Dershanemiz de 1400 çocuğumuza iki şubede eğitim veriliyor. Ramazan ayında da doğru yerde doğru şekilde iftar yemekleri ve gıda yardımlarını yürüteceğiz. Burada tek bir hedefimiz var; alanında verenin de görülmemesi… İnsanları rencide etmeden evlerine kadar götüreceğimiz ve kimsenin görmeyeceği bir mekanizma yürütmeye çalışıyoruz.

▶︎ Yardımlar belediyenin bütçesinden ne kadar pay alıyor?

      2025 bütçesi yüzde 3’ünü oluşturuyor. Aslında belediyelerin temel görevi sosyal yardım değil. Biz ülkenin içinde olduğu koşullarda artık temizlik, planlama, yol, asfalt ve benzeri yapmamız gereken hizmetlerin bütçesinden zaman zaman sosyal yardımlara aktarmak zorunda kalıyoruz. Bir süre sonra belediyelerin sosyal yardım yapması normalleştiriliyor ama bu normal değil. Sosyal yardım alan sayısının ya da sosyal yardımlarımızın fazla olmasıyla övünmüyorum. Bu üzücü bir durum… Dolayısıyla temel hedefimiz de bunu azaltacak noktaya getirmek. İstihdam Ofisi bu yüzden kuruldu. Yardımlarla geçinen değil tam tersine ihtiyaç duyulduğunda yardımlarla destek olan ama sonra iş sahibi yaparak kendi hayatını sürdürebileceği bir mekanizmaya getirmek istiyoruz.

▶︎ İhtisas alanınız çevre mühendisliği… Daha önce çevre mühendisleri odasında başkanlık görevi yürüttünüz. Çevre başlığında sizin dönemizde başlayan ve başlayacak çalışmalar neler? Bölgenin bu konudaki karnesini nasıl yorumlarsınız?

      30 yıllık mesleki kariyerim var. Babam da orman mühendisidir. Tamamen doğayla uyumlu bir yaşamı önceliklendirdim. Doğanın adaleti, yaşamın adaleti, doğru yönetim, sürdürülebilirlik başlıklarını önceliklendiriyorum.
      Yıllarca kent yönetimi üzerine çalışmalar yaptım.
      Uzun yıllar Karayollarında çalıştım. Bir kentin altyapısına yönelik öncelikli konu; yollar ve temizlik… Çevre mühendisi bir belediye başkanı olarak da önceliğimiz bu başlıklardır. 58 mahalle, 3 bin 558 sokakta bu hizmeti veriyoruz. İlçe belediyeler; evimizden çıkan çöpü toplamakla, Büyükşehir Belediyesi bunun bertarafıyla yükümlü. İzmir’deki atık yönetimiyle ilgili değerlendirmelere de baktığınızda insan davranışından bağımsız değiliz. Ekonomiyle, toplumla ve toplumsal cinsiyet eşitliğiyle her şeyle ilişkilidir.
Örneğin; Karabağlar’da temizlik sorununu çözebilmek adına konteynerler zamanında ve planlı bir şekilde boşaltılsa da çöpü çöpe atmadığınız zaman kent pis gözüküyor. Dolayısıyla biz bu anlamda da zabıtamızda çevre birimi oluşturduk. Bununla ilgili ceza uygulamasını başlattık.
      Vatandaşlarımızdan tek istediğimiz çöpü, çöpe atması… Temel basit bir davranış yöntemi, ekonomimizi, çalışmalarımızı, personellimizi daha doğru bir şekilde yönetebilmemizi sağlayacak.
Mobilya, bağ-bahçe, budama ve moloz atıkları kontrolsüz alanlara bırakılan atıklarla ilgili sorunu çözmek adına da yeni bir planlama yapıp belli günlerde evlerinden alınacağı bir sisteme getirdik. Mahalle bazlı planlamalar yaptık. Yaklaşık 20 ton asfalt yaptık. 11 ayda 180 sokakta ama 3 bin 558 sokağımız var. Çalışmaların başlangıcını elimizdeki imkanlarla geliştirmeye çalışıyoruz.

▶︎ Sürdürülebilir Belediyecilik özelinde yapmayı planladığınız projeler hakkında bilgi verir misiniz? Örneğin; çöpün geri dönüşümü konusunda özel bir çalışmanız olacak mı?

      Karabağlar’da da bu konuda lisanssız olarak işlem yapanlardan kaynaklı çevre ve kent sağlığı açısından sorun yaratan bir süreçten bahsediyoruz. Çöpün çöpe atılmamasından kaynaklı kaybedilen bir ekonomiden bahsediyoruz. Çöp Master Planı ve bunun üzerine bir uygulama hedefimiz var. Bununla ilgili kuruluşlar ve üniversiteler ile görüşmelerimiz devam ediyor. Büyükşehir Belediye’mizle beraber önümüzdeki ay itibarıyla başlayacak bazı mahallelerde pilot ölçekli çalışmalarla doğru bir yönetim modelini hızlı bir şekilde yıl bitmeden devreye almayı planlıyoruz. Evlerden ayırma şeklinde kentin tamamını kapsayacak bir uygulamaya tekrar başlıyoruz. Karabağlar’da bunun en iyisini yapan olmaya çalışacağız.

▶︎ İklim krizi ve afet yönetimi başlığında neler yapmayı planlıyorsunuz?

      Karabağlar dönüşecek. Yaşayan ve yaşatan kent olacak. Dolayısıyla kentin planlarının tamamlandığı ve yeni yapılarla beraber yaşayan bir kent haline dönüştüğü alanda; biz yeşil alanlarıyla iklim dostu bir kent, afetlere hazırlı, dirençli bir kent ve dirençli bir toplum yaratma hedefiyle yol alıyoruz. Çevre mühendisi olarak en büyük hedefim ve aslında avantajımın da bu olduğunu düşünüyorum. Karabağlar’da öncelikle geçen ay içerisinde iklim değişikliğiyle ilgili karbon emisyonlarımızı azaltmak üzerine imzaladığımız bir başkanlar sözleşmemiz var. Afet müdürlüğümüzü kurduk. Sürdürülebilir Enerji İklimi Eylem Planı’mızı hazırlayacağız. Yenilenebilir enerji kaynaklarını daha fazla kullanmayı hedefliyoruz. Sürdürülebilirliği sadece kelimeden ibaret bırakmayan yönetimsel anlamda da nasıl uygulandığını gösteren adımları atıyoruz. Küçük adımlar ama yürüyüşün parçası olacak. Karabağlar da bu adımlarını atan, bundan sonraki süreçte de yürüyüş hızını arttıran örnek bir kent olacak. Burada yapılacak iyi uygulamaların belediyeciliğe Türkiye’ye de örnek çözümler olsun istiyoruz.

▶︎ Yerel yönetimlerde kadın başkanların daha fazla olmasının projelere yansımaları nasıl oldu?

      İzmir’de bir değişimle başladık. Bu kapsamda özellikle kadın belediye başkanı sayısının artması partimizin de Türkiye yönetimi ve politikaya ilişkin kadın ve genç odaklı ülkeye ilişkin görüşlerini ortaya koydu.
      Hiçbirimiz sadece kadın olduğumuz için belediye başkanı olmadık. Liyakat, birikim ve aslında kadın olmanın da buna bir artı getirmesiyle başkan olduk. Toplumsal barış, her ortama girebilmek, konuşabilmek, herkesi anlayabilme, daha detaycı olmak ve çalışmak gibi özelliklerle beraber artılar getirdiğini düşünüyorum. İzmir’de belediye başkanlarına baktığınızda hepimiz sokaklardayız. Yıllardır tamamen sokakta olan bir belediye modelini savunuyorum. Kadın belediye başkanı olduğunuzda; kadın daha görünür oluyor. Kadının yokluğu da yoksulluğu da yaşadığı güçsüzlükler de şiddet de gücü de ortaya çıkıyor. Seçim dönemimde kahvehaneyi de evleri de ziyaret ettim. Dolayısıyla her kesimle sohbet edebilip, herkesin sorununu dinleyebilme ve çözüm üretebilme noktasında hep Karabağlar ailem diye bahsediyorum. Kadın belediye başkanlarının bu anlamdaki misyonunu değerli buluyorum. Hele ki toplumun bu kadar ötekileştirildiği, öfkenin büyüdüğü, erkek dilinin, erkek siyasetinin bu kadar toplumu zedelediği farklı anlamlarda kullanıldığı bir noktada; kadın belediye başkanları, kadın yöneticiler ve kadının ekonomideki görünürlüğünün daha çok artmasıyla iyileşme de hızlanacak.

▶︎ Sizin döneminizde kadınlar özelinde baktığımızda “Bu projeleri tamamlayarak görevi huzurla bırakacağım” diyeceğiniz bir hayaliniz var mı?

      Karabağlar’ı her parçası ile yaşatmak… Bunu yaparken de kadınların ön plana çıktığı bir Karabağlar… “Karabağlar’a kadın başkan olur mu?” denmişti. Bir yıldır benim inancıma el veren herkesle bunları yaptık, yapıyoruz. Biz sadece görünen yüzüyüz. Belediyeciliği sadece yol, asfalt, temizlik ya da yeni bina olarak gören anlayışa karşı bir yaşam kurmaktan bahsediyoruz. Kadınlarımızı evden çıkarmak istiyoruz. İstihdam ofisi, kadın emeği pazarı, sanat merkezlerimizdeki projeler ve kız öğrenci yurdumuzun kapasitesini arttırarak; kadına dokunduğunuzda çocuklara, gençlere, aileye ve topluma dokunulduğunu kamuoyuna göstermiş olduk.
      Beş yıl sonra Karabağlar’da bu değişimi gösterdiğim ve “İyi ki hep beraber yapmışız” dediğimiz o aile ortamını, eşitlik ortamını, sokaklarında rahatça dolaştığımız, alt ve üst yapısıyla, toplumsal yapısıyla değişen dönüşen bir Karabağlar’ı görmek istiyorum. O hedefe doğru hep birlikte yürüyoruz.

– Eklemek istedikleriniz…
     Çok hayalimiz var. Bizler; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden, gözünden, yüreğinden gidiyoruz. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında şu an konuşmaya utandığımız bazı olaylarla karşı karşıyayız.
Eğitimden adalete, toplumsal cinsiyet eşitliğinden başka konulara kadar aslında Cumhuriyet’in ilerici anlayışından geriye doğru giden baskılarla uğraşıyoruz. Bu baskıları en çok kadınlar ve çocuklar yaşıyor. Bu da demektir ki bizim geleceğimiz aslında farklı şekilleniyor.
     Dolayısıyla hangi işi yaparsak yapalım; birbirimize dokunmak, doğruyu anlatmak, çağdaş, ilerici, aydınlık, kadını erkeğe ayırmadan, toplumu ötekileştirmeden, görünmeyenleri de görerek toplumda sesini çıkarmayanların da sesi olarak yol alıyoruz. Biz bir mücadele yürütüyoruz. Bunun için de tek başımıza bunu yürütmemiz mümkün değil. Bu çalışmaları tek başımıza yapmıyoruz. Bu inanca destek veren herkes var. Dolayısıyla aynı inancı, aynı yolu paylaşan herkesin yolunun güçlenmesini diliyorum. Karabağlar’daki yolculuğumuzda bizim inancımıza destek veren herkesi bekliyoruz. Hepimiz daha iyisini hak ediyoruz.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM