3. Tarım, Yatırım ve Etki Zirvesi’nde ,tarımsal yatırımlar, yenilikçi teknolojiler ve sürdürülebilir çözümler konuları tartışıldı ve tarımda yatırım fırsatlarını, yenilikçi teknolojileri ve çevresel sürdürülebilirlik yaklaşımları ele alındı
İzmir, tarım ve teknoloji dünyasını bir araya getiren önemli bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Bu yıl İzmir İzQ İnovasyon Merkezi’nde üçüncüsü düzenlenen 3. Tarım, Yatırım ve Etki Zirvesi’nde, tarımsal yatırımlar, yenilikçi teknolojiler ve sürdürülebilir çözümler konuları tartışıldı. Sektörün önde gelen yatırımcıları, girişimcileri ve uzmanları, zirvede tarımda yatırım fırsatlarını, yenilikçi teknolojileri ve çevresel sürdürülebilirlik yaklaşımlarını ele alındı. Etkinlikte konuşan konuşan Zirve Komitesi Başkanı Pınar Nacak, “Tarım ve gıdanın geleceğini, sürdürülebilir büyümeyi tartışmak, dayanışma ve iş birliği ortamı oluşturmak için toplandık. Temel hedefimiz; verimlilik, üretkenlik ve etkinliği artırarak çiftçilerimizin sosyoekonomik gelişimine katkı sağlamak” dedi.
“Dünyadaki değişim tarımı doğrudan etkiliyor”
Dünyanın hızla değiştiğini ve bu değişimin tarımı doğrudan etkilediğini ifade eden Nacak, “İklim değişikliği, doğal afetler, su kıtlığı ve artan karbon emisyonları gibi tehditler, tarımsal üretimi her geçen gün daha fazla zorluyor. Küresel sıcaklık 2°C yükseldiğinde tarımsal üretimde yüzde 11’e varan bir düşüş bekleniyor. Bu noktada, tarım politikalarımızı ve üretim modellerimizi hızla adapte etmek zorundayız. Diğer taraftan, Türkiye, tarımda büyük bir potansiyele sahip. Türkiye 68,5 milyar dolar tarımsal hasılasıyla geçtiğimiz yıllarda Avrupa’nın en büyük tarımsal üreticisi konumuna geldi ve küresel gıda talebinin yüzde 60 artmasının beklendiği önümüzdeki 25 yılda stratejik bir rol oynayabiliriz. Ancak bu potansiyeli değerlendirmek için üretimde sürdürülebilirliği sağlamalı, ihracat kapasitemizi artırmalı ve tarım teknolojilerine yatırım yapmalıyız” diye konuştu.
“Teknoloji en çok da küçük çiftçi için önemli”
Çiftçinin sosyo ekonomik gelişimini sağlamak, üretim, gelir ve refah artışını oluşturmak için teknolojinin önemine değinen Nacak, “Teknoloji en çok da küçük çiftçi için önemli. Ve tabii bazı gerçekleri cebimize koyarak yola çıkmalıyız. Teknoloji geliştirmeliyiz, yatırımlar yapmalıyız ama bizim yan cebimizde hep doğa, çevre dostu, küçük çiftçi bunlar olması gerekiyor. O yüzden bunları da hatırlayarak yolumuza devam etmek gerekiyor. Tabii ki hepimizin hedefi daha müreffeh bir gelecek için birlikte ilerlemek. Temiz su, temiz gıda, temiz hava hepimizin ümidi, hayali gelecekte. Ama polikrizlerin ortasındayız. Dünya hiçbir dönemde böyle olmadı. Tam bir polikrizler dönemindeyiz. Ve diğer taraftan da kıyaslı bir rekabet ortamı var. Kafamızı buna çalıştırmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“2024 yılında 37,4 milyon ton karbon emisyonu oldu”
2024’de karbon emisyonu rekor kırdığını hatırlatan Nacak, “2024 yılında 37,4 milyon ton karbon emisyonu oldu. Dünya nüfusunun yüzde 28’i bu tehlike ile karşı karşıya. Yüzde 28 çok büyük bir rakam. Bunun yanında hububat sektörü uygulama hububat ticaretini dört ülke elinde tutuyor. Rusya, Kanada, Brezilya, Amerika. Ukrayna peşe çıktığında gıda fiyatları, hububat fiyatları sıçradı. Tohum piyasasının yüzde 60’ını ise 4 şirket kontrol ediyor. Ve gıda kayıpları çok fazla. Hep biliyorsunuz yani üretimin 1/3’ü kayıp. Yani Topraklarımızın 1/3’ünü çöp üretmek için kullanıyoruz. Emisyon ve sera gazının artmasıyla beraber işte o üretim tehditi var ya. Bu atıkların sera gazı emisyonu neredeyse yüzde 8 ile 10. Yani o çöpü atarken o zarar hep onu hesaplıyor. Şu kadar milyon ton gıda gidiyor, bu kadar milyon dolar zararı var. Bir de bunun çıkardığı sera gazı emisyonu yüzde 8 ile 10 arasında” değerlendirmelerinde bulundu.

“Çiftçiler teknolojiyi entegre edebilirse verimlilik artar”
Teknolojiyi çiftçinin hayatına teknolojiyi adapte etmeleri gerektiğinin altını çizen Akbank KOBİ Ürün Yönetimi Müdürü Murat Yaya, “28 yıldır binin üzerinde çiftçiyle yapılan röportajlardan elde edilen verilere göre her yıl benzer yanıtlarla karşılaşılıyor. Geçtiğimiz yıl öne çıkan en büyük sorunlardan biri girdi maliyetlerindeki artış oldu. Türkiye’de pahalılıktan bahsetmeden ekonomi konuşmak mümkün değil. Çiftçilerin en büyük sıkıntılarından biri yüksek girdi maliyetleri. Bunun yanı sıra artık tüm dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri haline gelen iklim değişikliği de çiftçilerin büyük bölümünü doğrudan etkiliyor. Önceki yıllarda çok fazla dile getirilmeyen bu sorun, artık çiftçilerin en az yüzde 60-70’inin üretimlerine olumsuz etki ettiğini düşündüğü bir mesele haline gelmiş durumda. Öte yandan işçi bulma ve iş gücü maliyetlerini yönetme konusunda da ciddi zorluklar yaşanıyor. Düzenli bir işçi akışı sağlamak ve bu maliyetleri kontrol etmek giderek zorlaşıyor. Bu noktada teknolojinin devreye girmesi gerekiyor. Çiftçiler, orta ve büyük ölçekli tarım işletmeleri süreçlerine teknolojiyi entegre edebilirse verimlilik artar, yaşanan sorunların bir kısmı hafifler. İklim değişikliği kaynaklı krizler öngörülerek etkisi en aza indirilebilir. Tarım mevsimselliğe dayalı ve iklim değişikliğine son derece hassas bir sektör. Bankalar da sadece finansman sağlayan, nakit akışına aracılık eden yapılar olmaktan çıkmalı. Çiftçilerin finansal danışmanı olarak onlara yol göstermesi gerekiyor. Kullanılacak kredilerin vade süreleri, ödeme sıklıkları ve büyüklükleri doğru belirlenmeli. Çiftçilere hangi kredilerin uygun olduğu, ne şartlarda finansal yapılarını büyütebilecekleri anlatılmalı” diye konuştu.
“2050 yılında yüzde 70 oranında daha çok gıda ihtiyaç olacak”
Türkiye’de tarımda kadın emeği yoğun olmasına rağmen, mülkiyet haklarının eksikliği nedeniyle kadınlar karar mekanizmalarında yer olmadığına dikkat çeken Köy-Koop İzmir Başkanı Neptün Soyer, “İzmir’de de bu bu kadar düşükse, çünkü sizin herhangi bir mülkiyetiniz yoksa tarımda Çiftçi Kayıt Sistemi’ne giremezsiniz. Çiftçi kayıt sistemine girmediğiniz için de Akbank’ın yapacağı bir etkinlikten haberiniz olmaz, Aksa’yla herhangi bir çalışma yapamazsınız.
Çünkü bu teknoloji, yani insanın aklı her şeye yetecek ve tarımı daha iyileştirecek, tarımı daha güçlendirecek. Bizim de daha sağlıklı gıdalara ulaşacak bir noktaya geldiğimizi düşünüyorum ve bunu aşacağız zaten. Şöyle bir şey var, deniyor ki 2050 yılında yüzde 70 oranında daha çok gıda ihtiyaç olacak. Hani bunu FAO ve bilim insanları söylüyor” dedi.