Cumartesi, Mart 1, 2025

Karışık Hesap

Dünyanın içinde bulunduğu hareketlilik, meydana gelen gelişmelerde yoğun bir belirsizlik ve ani değişimlerin adeta baş döndüren etkilerini yansıtıyor. Kanaat unsurları, yaşanan dönemin yakın veya uzak geçmişte bazı benzerliklerine atıf yaparak, gelecek için tahmini, mukayeseli sentezlere odaklanıyorlar.

Bugüne kadar üzerinde hiç bir zaman nüfus, devlet, devletler birliği, kurum sayısının ve buna bağlı münasebetler bütününün halihazırdaki en büyük rakamlara ulaşmış olduğu son derece işlek ve işlevsel durum olmamıştı.

Böylece zamanın ruhuna uygun olarak mevcut piramidin tepesinde, gücün bileşenleri olan aksiyoner ‘kuvvet ve para’ geleceğe dönük projelere vurgu yapıyor. Potansiyel yapılar buna tabi ve takipçi paydaşlığa uyma paralelinde seyrediyorlar.

Ülkeler, ekonomik büyüklükleri sıralamasıyla kırılganlığa meyleden ittifak yapıları içerisinde pürüzleri aşmaya çalışıyor, güvenlik sorunları endişe verici hal alıyor.

İkinci Dünya Savaşı sonrası Atlantik öncülüğünde kurulan uluslar arası dengeler aynı zamanda kurumsal olarak adeta kilitlenmiş durumdalar. Yaklaşık seksen senedir yol almakta(özellikle milenyum sonrası)olan küreselleşmenin, ABD seçimlerinden sonra Monroe Doktrini sinyalleri vermesi, tabiri caiz ise hesabı karıştırdı.

ABD seçimlerinden az bir zaman sonra dahi ortaya çıkan tablo, devlet idare sistemine, meydana gelmesi muhtemel marjinal değişimlerin ilerleyen sürede AB ve dünyanın birçok tarafında da etkili olabileceğinin işaretlerini veriyor.

Tarihin uzun evrelerinde; aristokrasi, din, askeri, sınıflı-sınıfsız, imparatorluk içerisinde yer almış bireysel idari yapılardan; fizyokrasi döneminde bürokratik yapılara geçilmesi ile devlet idaresine soluk veren resmiyeti, bürokrasi kavramını 2-3 asırdır sürdürülebilir kılmıştı. İdari sistemler, içerisinde her türlü yelpazede zamanla oturup çoğalan, deneyimlenen bürokrat sınıfı kütüphanesi uzun yıllar böylece kullanıldı.

ABD’nde son seçim kampanyalarından itibaren, başkan adayının yanında yer alan dünyanın en zengin işadamı ve adamları, finans dünyası, fon yöneticileri, çoğunluğu emekli ve sivil yöneticiler, nepotizm ve önemlisi seçmen çoğunluğu esintileri ile hava, öncekilerinden farklı idi. İlginç olan bu rüzgarın pazar günü en azından gelecek için, Almanya’daki genel seçimlerde hissedildiğidir.

Avrupa için askeri harcamalardaki artış belirleyici olsa da kıtanın yeniden harekete geçmesini sağlamak için tek başına yeterli olamaz. Zira uzun vadede askeri güç doğrudan ekonomik refaha bağlıdır. Dolayısıyla Avrupa’nın stratejik özerkliğini güçlendirmek isteyen karar alıcılar, kıtanın durdurulamaz gibi görünen ekonomik gerilemesini tersine çevirmek için gerekli radikal reformları da hayata geçirmek zorundalar.

Bugüne kadar uluslar arası münasebetlerin sıklet merkezini oluşturan Avrupa ve ABD’nin arasındaki mesnet, göründüğü kadarıyla küresel ekonomik gelişmeler zaviyesinde ABD açısından bıçağın kemiğe dayandığı politik noktadır. Atlantik merkezli görünen ihtilafların varsayıldığı üzere ekonomik-güvenlik dengesizliklerinden kaynaklandığı üzeredir. Sorunların her ne şekilde çözüm ve neticelerinden küresel etkilenmelerin yıpratıcı olmaması umulur.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar