Gültepe, 2030’a kadar dünyada yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkacağına dikkat çekerek, Türkiye’nin kapasitesini her yıl yüzde 16,4 artırması gerektiğini belirtti
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Çalıştayı, İstanbul’da gerçekleştirildi. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü Müdürü ve Yenilenebilir Enerji Anabilim Dalı Başkanı Prof Dr. Adnan Midilli’nin moderatörlüğündeki çalıştayın açılışında konuşan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, Türkiye’nin kurulu yenilenebilir enerji kapasitesiyle dünyada 11’inci, Avrupa’da ise beşinci sırada yer aldığını bildirdi. Gültepe, toplam elektrik enerjisi üretiminde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 42’ye çıkaran Türkiye’nin, enerji bağımsızlığı yolunda önemli bir seviyeye ulaştığını söyledi. Dünyada 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılmasının hedeflendiğini hatırlatan Gültepe, bu hedef doğrultusunda Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesini her yıl ortalama yüzde 16,4 artırması gerektiğini vurguladı.

“Güneş enerjisinde dikkat çekici artışlar kaydediyoruz”
Türkiye’nin güneş ve rüzgâr enerjisi başta olmak üzere birçok alanda büyük yatırımlarla küresel rekabet gücünü arttırdığını anlatan Gültepe, “TİM olarak bu gelişimi desteklemek, ihracatçılarımızın önünü açmak, katma değerli ihracat kapasitemizi artırmak için iki yıl önce Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Çalışma Grubu’nu kurduk. Yenilenebilir enerji ürünlerini ihraç edebilmek için, aynı zamanda iyi bir kullanıcı olmamız gerekiyor. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesi 2023 yılı sonu itibarıyla 58,8 gigavat seviyesine ulaştı. Bu kapasitenin önemli bir kısmı hidroelektrik enerjisi oluşuyor. Ülkemiz, toplam elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 42’ye çıkararak enerji bağımsızlığı yolunda önemli bir seviyeye ulaştı. Özellikle güneş enerjisinde dikkat çekici artışlar kaydediyoruz. 2023 yılı itibarıyla güneş enerjisi kapasitemiz 9,7 gigavata ulaştı. Bu büyüklük ülkemizin güneş enerjisinde bölgesel lider olma hedefine önemli bir katkı sağlıyor. Rüzgâr enerjisi kapasitemizi de 2023 yılı itibarıyla 10,3 gigavata çıkardık. Bu kurulumlarda yerli üretim ve tedarik, bizim için son derece önemli. Çünkü bu teknolojileri hem ülkemizde kullanıp hem de dünyanın dört bir köşesine ihraç etmek istiyoruz. Bu anlamda başarılı bir grafik çizdiğimizi söyleyebilirim. Ancak, küresel hedeflere ulaşmak için daha fazla çaba sarf etmemiz gerektiğinin bilincindeyiz. Dünyada 2030’a kadar yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması hedefleniyor. Bizim de bu hedefe kapsamında yenilenebilir enerji kapasitemizi yıllık ortalama yüzde 16,4 artırmamız gerekiyor. Bu gerçekten hareketle düzenlediğimiz çalıştayımızda sektör temsilcileri ve ekosistem paydaşlarımızla yol haritamızı belirleyeceğiz” diye açıkladı.
“2023’te pazar büyüklüğünün 2,5 trilyon dolara ulaşabilir”
TİM Başkanvekili ve Yenilenebilir Enerji Teknolojileri Çalışma Grubu Başkanı Çetin Tecdelioğlu da, konuşmasında sanayiyi geliştirmek ve özellikle katma değerli ihracatı artırmak için yenilenebilir enerji konusunu büyük bir ciddiyetle ele almak zorunda olduklarını vurguladı. Tecdeliğolu, “2023’te yenilenebilir enerjinin büyüklüğü 1,2 trilyon dolara ulaşmış bulunuyor. Bu büyük pastadan Türkiye, yüzde 1,5 gibi çok küçük pay alıyor. 2023’te pazarın büyüklüğünün 2,5 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu tarihe kadar ülkemizin alüminyumunu, bakırını, paslanmazını, kimyasal grubunu birçok başlıktaki mevcut kaynaklarımızla dünyanın beklentilerini karşılayacak hale getirip katma değerli ihracatımızı artırabiliriz. İşte bu hedef doğrultusunda farkındalığı artırmak için buradayız” dedi.

“Birçok kurum taksonomiye mecbur hale gelecek”
İş dünyasının hayatına son dönemde Yeşil Taksonomi diye bir kavram girdiğini belirten Tecdelioğlu, “Bu kavramı önümüzdeki dönemde çok duyacağız. Taksonomi nedir, bizi nasıl etkileyecek? Geçtiğimiz günlerde Taksonomi Yönetmeliği yayımlandı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, firmaların yaptığı sürdürülebilirlik raporlarını bu yönetmelikte çerçevesi çizilen kriterleri taşıyorsa kabul edecek. Yani Taksonomi Yönetmeliği sürdürülebilirlik raporlarının Bakanlık tarafından belirlenmiş reçetesi olacak. 2027 yılından itibaren SPK’ya kayıtlı, Bankacılık Kanunu kapsamındaki işletmeler tüm sigortacılık işletmeleri, bireysel emeklilik şirketleri ve birçok kurum ve kuruluş artık taksonomiyi mecbur hale getirecek” ifadelerinde bulundu.

Prof. Dr. Kerem Alkin de konuşmasında jeopolitik risklerin ülkeleri enerji başta olmak üzere kritik sektörlerde ve alanlarda kendi kendine yeterli hale gelme arzusunu artırdığını söyledi. ‘Stratejik Otonomi’ olarak adlandırılan bu arayışta enerjinin en kritik başlıklardan biri olduğunu vurgulayan Alkin, “Türkiye başta olmak üzere bütün ülkeler enerjide bağımsızlığı stratejik bir konu olarak ele almak zorundalar” diye konuştu.