10 Şubat’da Ticaret’in bu sütunlarında “Elektriğe Ciddi Zam” başlığı ile bir yazı yazmıştım. Hepimizin bildiği gibi kullandığımız elektrik fiyatı ile ilgili yapılan düzenleme ile belli bir tüketim seviyesinin üzerinde elektrik kullanan aboneler için 1 Şubat’tan itibaren SKKT (Son Kaynak Kullanım Tarifesi) üzerinden faturaların oluşturulacağı karara bağlanmıştı. Son Kaynak Tedarik Tarifesi (SKKT), Türkiye’de enerji piyasasında yüksek tüketimli elektrik kullanıcıları için uygulanan ve enerji maliyetlerinin piyasa fiyatlarıyla doğrudan tüketiciye yansıtıldığı bir fiyatlandırma mekanizması.
1 Şubat 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe giren yeni düzenlemelerden yola çıkarak, genel olarak sosyal medyada ve konu ile ilgili internet sitelerinde fiyatların işletmeler için %20’nin üzerinde ve konutlar için ise %100’ün üzerinde enerji maliyetlerinde artış gerçekleşmesi öngörülmekte idi.
EPDK tarafından yüksek tüketimli tarife, SKTT’ye geçiş limitleri şu şekilde belirlenmişdi:

O yazımda genel olarak fiyatların ne kadar artacağı konusunda ise hiç bir zaman net bir rakam telaffuz edilmediğine değinmiştim. Yani kilowat saatinin ne kadar olacağı belli değildi. Fiyat bir anlamda piyasa koşullarına göre oluşan Son Kaynak Tüketim Tarifesine uygun olacaktı.
Şubat geldiğinde, Şubat ayının bir kısmını da içeren ilk faturalar gelmeye başladı. 2024 Ocak ayındaki fiyatları ve yıl ortasında yapılan bir zammı da dikkate alarak değerlendirdiğimizde o yazıda belirttiğim gibi kW/saat birim fiyatı gösteren aşağıdaki tablo çıkmıştı.

Yukarıdaki tabloda, konutlara tanınan kademe avantajı yıllık 5.000KW/ssaat üzerinde elektrik kullananlar için uygulanmayacaktı. Şubat ayında bu rakamı gördüğüm faturalardan alarak kilovat/saat başına İzmir’de 3,374568₺ olduğunu ve bunun da Ocak 2024’e göre %69,47 oranında bir artış olarak yansıdığını belirtmiştim. Şubat ayında gelen faturaların bir kısmı dönem olarak zam yapılmamış Ocak ayını da kapsayabilmekteydi.
Mart ayına girdiğimizden itibaren de yeni tarifenin nasıl bir sonuç ortaya çıkardığını görmeye başladık. Elimdeki GDZ elektrik faturalarına göre Mart ayında uygulanan kW/saat birim fiyatı ortalama 4,2168₺’ye yükselmişti. Bu ise bir yıl önce Mart ayında 1,991154₺ olan birim fiyatın %111 arttığını göstermekteydi.
Sonuçta elektriğe yapılmış olan ciddi zam bu ay ortaya çıktı. Şubat ayında fiyat artışının orada duracağını varsayarak yazdığım yazı için de okuyucularımızı yanlış yönlendirdiğim için özür dilerim.
Yukarıdaki tabloda yer alan rakamlar, 10 Şubat tarihinde kesilmiş bir aylık faturada yer almaktadır. Son verdiğim rakam ise 10 Mart tarihindeki faturada gözükmektedir. Düşük tarifeden faydalananların nasıl bir tarife ile karşılaştıklarını şu an bilmiyorum. Aslında piyasada farklı fiyat sunan kurumlar var. Benim gördüğüm düşük kademedeki faturada birim fiyat 2,84₺ idi. 2,00₺ civarında bir rakamı internet üzerinden sunan tedarikçiler de var. Ancak benim gördüğüm faturada düşük kademe yazısı yüksek kademe ile birim fiyatı gösteriyordu. Faturanın birim fiyatlarının göründüğü kısmın resmini aşağıda yayınlıyorum.

Gördüğünüz gibi fiyat 4,21₺ civarında; ister düşük kademe, ister yüksek kademe olsun. Bu faturada düşük kademeye giren harcama olmadığı için belki düşük kademede olanlar için ayrı bir fiyat uygulanmış olabilir. Bunun da anlamı yüksek kademedekilere yapılan zammın yüzde111, düşük kademedekilere yapılan zammın ise yüzde 214 olduğudur. Bu rakama KDV ve ETV dahil değildir.
Başlıkta belirttiğim gibi elektriğe yapılan zammın ciddiyeti uygulamanın başladığı Şubat ayında değil Mart ayında ortaya çıkmıştır. Yılı %40’ların biraz üsütünde bitiren enflasyon ve yıl sonu için öngörülen %24’lük oran ile bu yapılan zammın ilişkisini anlamakta zorlandığımı ifade etmek durumundayım. 10 Şubat’da yazmış olduğum yazımın sonunda elektrik birim fiyatlarını Avrupa ülkeleri ile mukayese ederek şöyle biri cümle kullanmıştım: “Teselli olur mu bilmem ama şu anda yapılmış zamma rağmen en düşük fiyat yine ülkemizde bulunmakta. Hele düşük kademeyi düşünürsek, 0,078 € ile elektriği az kullananlarımızın ucuza tükettiklerini bile öne sürebiliriz. Ne dersiniz?”
Galiba teselliyi biraz erken aramışım. Kusura bakmayın. Öngörülebilirliğin ülkemizde pek kolay olmadığını dikkate almamışım.