Cuma, Mart 14, 2025

Tohum Çimlendirme Zamanı…

Soğuk haftayı geride bıraktık. Havalar ısınmaya başladı. 6 Mart’ta üçüncü cemre toprağa düştü. 20 Şubat’ta havaya, 27 Şubat’ta suya düşmüştü. Eskilerin kocakarı soğukları dediği soğuk dönem vardır. Her yıl geleneksel olarak kocakarı soğukları 11 Mart’ta başlar, 14 Martta biter. Yine eskilerin “Martın dokuzu” dedikleri gün ise miladi olarak kullandığımız takvimde 23 Marttır.

Bu tarihler genelde çiftçilerin ilkbaharda ekim, dikim programlarını yaparken dikkate aldıkları tarihlerdir. Tarlalar sürülmüş, gübrelenmiş, havalandırılmış, çapalanmış, dinlendirilmiş ve ekime hazır hale getirilmiş durumdadır. Seralarda ekim, dikim, üretim işleri ise12 ay sürer.

Dikim işine gelirsek, kimi ürünler çekirdekten dikilir. Kimileri de fide olarak, yani kapalı alanda tohumlar viyol denilen kalıplar içinde veya bardak gibi küçük kaplarda üretilir. Bazı üreticiler çürütülmüş doğal bitkilerden yıllar yıllar içinde oluşan torf maddesini kullanır. Bir kısmı da ince toprağı yıllanmış gübre ile karıştırır. Çiftçiler kendilerine göre bir yöntem bulmakta ustadır.

Tohumlar, cinsine göre 4 günden 20 güne kadar çimlenmeye başlar. Kapalı alanda, çocuk bakar gibi özen gösteriler tohumlar sulanır, güneşe çıkartılır, ortam nemi kontrol edilir, köklendirme elementleri verilir, derken tohumuna göre tanımlanan süre içinde yeşillik 20 santimetre olunca kökleri görece gelişmiş olur. Bu da fidelerin dikime hazır olduğu anlamına gelir.

Çiftçiler gelirlerini topraktan ürettiklerine bağladıkları için tohum üretim, dikim, geliştirme, ürün alma programına sadıktırlar. Ancak önemli bir kesim fide üretmek için uğraşmaz, firmaların veya başka çiftçilerin ürettiği fidelerin piyasaya çıkmasını beklerler. Tarım İl veya İlçe müdürlüklerinin bir kısmı da üreticiye fide desteği verir.

Yıllar içinde gübre fiyatlarının aşırı yükselmesi, elektrik fiyatlarından tarımsal desteğin kaldırılması gibi etkenler bir yana, aldığınız fidelerde kalitenin satın alırken söylenen özelliklere uymaması da bir risk olarak ortaya çıkmaktadır. Bir örnek vereyim; komşum her yıl enginar fidesi alır, 30 bin metrekareye diker. Enginarlar küçükken “bebe enginar” dediğimiz boyutta olunca, Urla’daki konserve farikasına yollar ve ürün agro-industry dediğimiz katma değeri yüksek bir boyuta geçmiş olur. 2024 Yıllında aldığı enginarların kalitesi farklı çıktı. Enginarlar bebe enginar olmadan birden çanaksız olgun hale geçti. Sonuç, tüm enginarlar tarlada kaldı. Örnekleri artırmak mümkün.

Bireysel tüketiciler için sebze ve meyve fiyatlarının enflasyon hızından veya maaş artış hızından fazla artması bu kesimde büyük sıkıntı yarattı. Fide fiyatları da hızla arttı, tarım marketlerden aldığımız poşet içindeki tohumların fiyatları da. Hal böyle olunca, halkımız “atalık tohum takas” gruplarında örgütlendi ve evinde, balkonunda, bahçesinde ürettiği ürünlerden aldıkları tohumları paylaşmak için toplantılara götürdü, karşılığında getirilen tohumlardan ilgilendiğini aldı. Bu yöntem ülkemizde nerede ise tüm illere ve birçok ilçeye yayıldı.

Yıllardır takip ettiğim İzmir Güney Atalık Tohum Takas grubundan çok şeyler öğrendim. Evet, bilgi paylaştıkça çoğalır. Bazı belediyeler de tohum takas şenlikleri yapıyorlar. Toplantıya tarımsal üretim konusunda yetkin hocaları, üreticileri getirtiyorlar. Ege’deki bazı belediyelerden ve üniversitelerin ziraat fakültelerinden ürünler getirtip ücretsiz olarak halka aktarılmasını sağlıyorlar. 15 Şubat’ta Bornova Tohum Takas Şenliğini izledik, çok gururlandık. Bazı aileler çocuklarıyla gelmişlerdi. Anne babalarına roka nedir diye soran çocuklar vardı.

Dileğimiz bu tür çalışmaların, paylaşımların çoğalması.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar