Psikolog Esra Yüce, mobbinge maruz kalan birinin yaşadığı travmanın, yalnızca iş yerinde kalmadığını; hayatının her alanına sızarak derin izler bıraktığını dile getirdi
GÜLCİHAN ALTINKAYA
Bir çalışanı psikolojik olarak sistematik şekilde zarar vermek amacıyla yapılan, sürekli ve kasıtlı kötü muameleleri tanımlayan mobbing, genellikle kişiyi duygusal ve psikolojik açıdan zayıflatmayı hedefliyor. Ancak iş yerlerinde sıkça karşılaşılan bu davranışlar, bireylere psikolojik açıdan ciddi zararlar vererek yaşam kalitesini düşürebiliyor ve psikolojik destek alma ihtiyacı doğurabiliyor.
Mobbingin bireyde neden olduğu sorunları ve bununla baş etme yollarını TİCARET Gazetesi’ne değerlendiren Psikolog Esra Yüce, son yıllarda psikolojik destek arayan danışanlar arasında iş yerindeki mobbing kaynaklı şikayetlerin giderek arttığını ifade etti. Yüce, “Özellikle pandemi sonrası değişen iş dinamikleri, uzaktan çalışmanın getirdiği belirsizlikler ve artan iş yükü, iş yerlerindeki baskıyı daha da arttırdı. Sağlık çalışanları, öğretmenler, kurumsal şirketlerde çalışanlar ve hizmet sektörü gibi stresin yüksek olduğu alanlarda mobbingin daha yaygın olduğu görülüyor. Ne yazık ki bu sadece bireysel bir mesele değil; iş yerlerinde kültürel bir sorun” dedi.
“Açık bir zorbalık şeklinde kendini gösterebilir”
Mobbingin, iş yerinde bir çalışanın sistematik ve kasıtlı olarak psikolojik baskıya maruz bırakılması olduğunu söyleyen Yüce, “Bu durum, açık bir zorbalık şeklinde kendini gösterebileceği gibi, daha sinsi ve fark edilmesi güç yöntemlerle de uygulanabilir. Sürekli eleştirilmek, değersiz hissettirilmek, dışlanmak, fikirlerinin göz ardı edilmesi, orantısız iş yükü verilmesi ya da tam tersine kişinin yeteneklerini köreltecek şekilde gereksiz görevlere yönlendirilmesi mobbingin yaygın örneklerindendir. Bazen masum görünen şakalar, kişinin yeterliliğini sorgulayan imalar veya pasif-agresif tutumlar da bu sürecin bir parçası olabilir. Mobbing, yalnızca bireyin iş hayatını olumsuz etkilemekle kalmaz, aynı zamanda ruh sağlığı ve genel yaşam kalitesi üzerinde de ciddi hasarlara yol açabilir” dedi.
“Mobbing, en büyük yıkımı içeriden gerçekleştirir”
Mobbinge maruz kalan birinin yaşadığı travmanın, yalnızca iş yerinde kalmadığını; aksine, hayatının her alanına sızarak derin izler bıraktığını dile getiren Yüce, şunları söyledi: “Başlangıçta sıradan bir stres gibi hissedilse de zamanla etkileri büyüyerek kişinin psikolojisini ve hatta bedenini sarsmaya başlar. Uyku düzensizlikleri, özgüven kaybı, sürekli gerginlik hali, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi sorunlar giderek şiddetlenebilir. Konsantrasyon eksikliği, unutkanlık ve hatta bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi fiziksel rahatsızlıklar bile tetiklenebilir. Çünkü beyin, kendini güvende hissetmediğinde sürekli alarm halinde kalır ve bu durum tüm bedeni yıpratır. En kötüsü ise kişi çoğu zaman içinde bulunduğu durumu tam olarak adlandıramaz. “Belki de fazla hassasım”, “Acaba gerçekten yetersiz miyim?” gibi düşünceler zihnine yerleşir. Oysa bu, bireysel bir hassasiyet meselesi değil; sistematik ve bilinçli bir psikolojik baskıdır. Mobbing, kişinin kendisini sorgulamasına neden olarak, aslında en büyük yıkımı içeriden gerçekleştirir.”
“Kendimizi suçlamaktan vazgeçmeliyiz”
Mobbinge uğramanın bireyin yetersizliğinin bir sonucu değil, iş yerindeki toksik bir ortamın göstergesi olduğunu aktaran Yüce, “Kendimizi suçlamaktan vazgeçmeliyiz. Yapılacak en önemli şeylerden biri, yaşananları kayıt altına almak ve belgelendirmek. Hangi olayın, kim tarafından, nasıl yaşandığını not etmek ileride çok önemli olabilir. Mobbing uygulayan kişi, genellikle manipülasyon yeteneği güçlü biri olduğundan olayları çarpıtabilir ve gerçekleri saptırabilir. Bir diğer kritik adım, yalnız olmadığımızı fark etmek. İş yerinde güvendiğimiz insanlarla konuşmak, destek almak, hatta gerekiyorsa bir uzmana danışmak, yaşanan sürecin yükünü hafifletebilir. Bazen mobbingin en büyük etkisi, kişiyi izole hissettirmesi. Oysa böyle bir durumda destek almak hem duygusal olarak güçlenmemizi sağlar hem de olaya dışarıdan objektif bir bakış açısıyla yaklaşmamıza yardımcı olur” diye konuştu.
“Çalışan tükenmişliğe sürüklenebilir”
Mobbingin her zaman açık bir saldırı şeklinde olmadığını bazen ince ama sürekli tekrarlanan davranışlarla kendini gösterdiğini ifade eden Yüce, “Sürekli alay konusu olmak, şaka adı altında küçümsenmek, görevlerin kasıtlı olarak belirsiz bırakılması, fikirlerin duymazdan gelinmesi, sosyal çevreden dışlanma, hatta selam bile verilmemesi… Bunların her biri, tek başına basit görünebilir; ancak bir araya geldiğinde ağır bir psikolojik baskıya dönüşür. Daha sinsi ama bir o kadar yıkıcı bir diğer yöntem ise kariyer gelişimini bilinçli olarak sabote etmek. Hak ettiği terfiyi alamamak, önemli projelerden dışlanmak ya da haksız performans değerlendirmeleriyle itibarsızlaştırılmak, çalışanın motivasyonunu düşürerek onu zamanla tükenmişliğe sürükleyebilir. Bu tür davranışlar sadece bireyi değil, tüm çalışma ortamını zehirler. Güvensizlik, stres ve kaygının hâkim olduğu bir iş yerinde verimlilikten ve sağlıklı ilişkilerden söz etmek mümkün değil” dedi.
“Mutsuz çalışan, verimsiz iş ortamı demek”
İş yerlerinde mobbingle mücadelenin sadece bireylerin çabasıyla sınırlı kalmaması gerektiğini kurumların da sorumluluk almasının şart olduğunu belirten Yüce, “Çalışanların kendilerini güvende ve değerli hissettiği bir ortam, yalnızca onların psikolojik sağlığını değil, şirketin başarısını da doğrudan etkiler. Mutsuz çalışan, motivasyonu düşük ve verimsiz bir iş ortamı demek. Bu yüzden iş yerleri, etik kuralları benimsemeli, destek mekanizmaları oluşturmalı ve mobbingin önüne geçecek kurumsal bir bilinç geliştirmeli. Ama belki de en kritik nokta, sessiz kalmamak. Mobbing, görmezden gelindiğinde daha da güçlenir. Haksızlık karşısında susmak yerine sesimizi çıkarmalı, yaşadıklarımızı adlandırmalı ve gerektiğinde mücadele etmeliyiz. İş, sadece bir geçim kaynağı değil; hayatımızın büyük bir bölümünü geçirdiğimiz bir alan. Orada kendimizi tüketilmiş değil, güçlü hissetmeliyiz. Bunun için de önce mobbingi tanımak, sonra da ona karşı durmaktan çekinmemek gerekiyor” diye konuştu.
Mobbingle başa çıkma yöntemleri |
Mobbingle mücadele edebilmek için bireylerin yapması gerekenler hakkında tavsiyelerde bulunan Yüce, “Mobbingle başa çıkmak için öncelikle bunun sizin suçunuz olmadığını kabul edin. Stres yönetimi teknikleri, sosyal destek ve profesyonel yardım psikolojinizi korumanıza yardımcı olabilir. İş ortamında ise net ve kararlı bir dil kullanarak kendinizi ifade edin, yaşadıklarınızı belgeleyin ve gerektiğinde yöneticilere veya insan kaynaklarına bildirin. Destek bulamazsanız hukuki haklarınızı araştırarak profesyonel yardım almayı düşünebilirsiniz. Önceliğiniz daima psikolojik sağlığınızı korumak olmalı” ifadelerinde bulundu. |