Perşembe, Ağustos 28, 2025

Nereden, nereye…

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli 4 Şubat’ta hastaneye yatarak geçirdiği kalp operasyonundan tam iki ay sonra ilk kez dışarı çıktı ve ilk olarak MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in 28’nci ölüm yıldönümünde gömütü başındaki anma törenine katıldıktan sonra partisinin genel merkezine geçti ve orada pencereden toplanan partilileri selamladı bozkurt işareti yaparak.

Aynı gün Hürriyet’in bir zamanlardaki efsane muhabirlerinden Muammer Elveren sosyal medyasında Mayıs 1996’da Paris ve Ocak 1997’de Ankara’da Hürriyet gazetesi için Türkeş’le yaptığı özel röportajdan laiklik ve demokrasi ile ilgili şu bölümü paylaştı:
“Türkiye Ortadoğu’da laiklik ilkesine dayalı bir Anayasaya sahip tek demokrasi devletidir. Türkiye’de laiklik ilkesinden vazgeçilemez, buna kimse heveslenmesin. Türk siyasetçilerinin büyük çoğunluğu laikliği benimsemiştir ve laikliği Türkiye’nin milli birliği, bütünlüğü içinde şart saymaktadırlar. Bunu biz parti olarak ta böyle düşünüyoruz. Laiklik Türkiye’nin birliği içinde şarttır. Çünkü çeşitli mezheplere mensup insanlarımız var. Az da olsa ayrı dinlere mensup insanlarımız var bunların hepsinin birbiriyle kaynaşması için Laiklik ilkesi Türkiye açısından lüzumludur. Din ile devlet işlerini ayrı tutmamız lazım, bu şarttır, dini hiçbir şekilde siyasete alet etmememiz lazımdır. Din Allah’la kul arasındadır. Vatandaşlarımıza en büyük tavsiyem bu tür kamplaşmalara itibar etmemeleridir.”

Alparslan Türkeş’in ölüm yıldönümünde laikliğe ilişkin görüşlerini neden paylaştığımı okurlar anladı tabii… Arkadan dolanarak Anayasanın ilk dört maddesini sulandırmak isteyen AK Parti iktidarının taşıyıcı kolonu durumundaki MHP’nin duruşu ile MHP’nin kurucusu Türkeş’in görüşleri çakışıyorsa, sorun yok…

Güzel Türkiye’mizde milletimize sarıklı amiral vak’asını da yaşatan bir iktidara “ne münasebet?” demeyen; “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” dedikleri için ihraç edilen beş teğmenin ihracına seyirci kalan MHP olabilir miydi Türkeş’in sağlığında?
Dr. Bahçeli’nin 4 Nisan’daki anma törenine katılım haberlerine bakarken bunları düşündüm.

Bir de şunu: Ülkücüler, 12 Eylül öncesinde gelişen radikal-sosyalist solun karşısına çıkarıldı. 12 Eylül’ün taşlarını döşeyenler ‘iti ite kırdırdırma’ politikası izledi ama Akıncılar etliye sütlüye sokulmadı, geleceğin iktidarına hazırlandılar. 12 Eylül’den sonra onlarca Devrimci ve Ülkücü asıldı ama tek bir Akıncı asılmadıysa vardır bir hikmeti!

Bu arada… Bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir Akıncı idi.
Ülkücülerin de bunları düşünmesi gerekmiyor mu?
Hem de ziyadesiyle… Türkeş’in laiklik dersini de hatırdan çıkarmadan…
MHP’nin HÜDA-PAR ile aynı ittifak içinde olması, bayramlaşma için onlara duvar örmezken ülkenin birinci partisi olan CHP’ye duvar örmesi de izaha çok muhtaç.
Ecevit ile koalisyon hükümeti kuran, Kılıçdaroğlu ile ortak cumhurbaşkanı adayı gösteren de Dr. Bahçeli değil miydi?
Nereden, nereye…

Muzaffer Ayhan Kara

Diğer Yazarlar