Ömer Devrim Karadeniz, markalar için başarının sırrının sadece ürün kalitesinde değil, veriyi anlamlandırmada yattığına dikkat çekiyor
Raf savaşlarıyla öne çıkan FMCG (Hızlı Tüketim Ürünleri) sektöründe dinamikler değişiyor. Tüketici davranışlarının saniyeler içinde değiştiği, dijital platformların sınırları zorladığı ve yapay zekanın her kararı yeniden tanımladığı bir çağda, satış ve pazarlamanın kuralları da baştan yazılıyor. Artık markalar sadece görünür olmakla yetinmiyor, her bir tüketicinin zihnine ve kalbine dokunan kişiselleştirilmiş deneyimler sunmak için çalışıyor.
Geleneksel pazarlamanın tek yönlü iletişim yaklaşımının yerini, anlık geri bildirimlerin ve interaktif etkileşimlerin hakim olduğu dinamik bir ekosisteme bıraktığını söyleyen Temmuz A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ömer Devrim Karadeniz, bu dönemde markalar için başarının sırrının sadece ürün kalitesinde değil, veriyi anlamlandırmada yattığına dikkat çekiyor.
“Yapay zeka segmentasyonda devrim yaratıyor”
Ömer Devrim Karadeniz, markalar için başarının sırrının, yalnızca ürün kalitesinde değil, aynı zamanda veriyi anlamlandırma, teknolojiyi ustaca kullanma ve tüketiciyle kurulan bağda yattığını dile getirdi. Yapay zekanın pazarlama stratejilerini yeniden tanımladığını vurgulayan Karadeniz, “FMCG gibi hızlı aksiyon gerektiren, düşük marjlı ama yüksek hacimli bir sektörde, zamanlama, hedefleme ve optimizasyon en kritik faktörler arasında yer alıyor. Bu noktada yapay zeka segmentasyon, içerik önerileri, dinamik fiyatlama ve tüketici davranışlarını tahminleme gibi alanlarda devrim yaratıyor” diye konuştu.
“Yapay zeka ile en uygun fiyat seviyesi belirlenebilir”
Karadeniz, her temas noktasının, veriyle zenginleştirilmiş bir öğrenme alanı haline geldiğini kaydederek, “Bu da FMCG şirketlerinin ürün geliştirme, tedarik zinciri planlama ve müşteri deneyimi yönetimi gibi alanlarda çok daha isabetli kararlar almasını sağlıyor. Yapay zekanın FMCG sektöründeki potansiyeli, buzdağının görünmeyen kısmı kadar. Özellikle yapay zeka destekli pazarlama otomasyonu, tahmine dayalı içgörü sistemleri ve robotik süreçlerle birleştiğinde, sektörü dönüştürecek bir güce sahip” ifadelerini kullandı.
Yapay zekanın, müşterilerin satın alma geçmişi, arama davranışları, sosyal medya etkileşimleri gibi verileri analiz ederek onların ihtiyaçlarını, tercihlerini ve alışkanlıklarını anlamaya yardımcı olduklarının söyleyen Karadeniz, bu içgörüler sayesinde markalar hedef kitlelerini daha iyi segmente edebildiğini ve daha etkili kampanyalar geliştirebildiğini belirtti. Dinamik fiyatlandırma ve promosyon planlamasındaki yapay zeka ile maksimum kâr ya da satış hacmi hedeflenerek en uygun fiyat seviyesi belirlenebildiğinden bahseden Karadeniz, “Tüm bunların yanı sıra pazarlama otomasyonu ve kişiselleştirme, tahmine dayalı stok yönetimi gibi alanlarda da yapay zeka ile performansını optimize edebiliyor” dedi.
“Dijitalleşme pazarlamanın stratejik omurgası”
FMCG sektöründeki 30 yıla yaklaşan kariyeri boyunca pazarlamanın, birçok yönden dramatik değişimlere sahne olduğunu ifade eden Karadeniz, 2000’lerle birlikte tüketici etkileşimi ve veri odaklılığın ön plana çıktığını kaydetti. Bugün ise dijitalleşmenin sadece bir kanal değil, pazarlamanın stratejik omurgası olduğunu dile getiren Karadeniz, “Bu yöntemler hâlâ değerli olmakla birlikte yapay zeka sayesinde, gerçek zamanlı ve sürekli veri analizi yapılabiliyor. Yapay zeka 10 yıl içinde pazarlama dünyasını tamamen dönüştürecek. Strateji, içerik, tüketici ilişkileri ve organizasyon yapılarında da büyük değişimleri beraberinde getirecek” diye konuştu.
Yapay zekaya adım atılırken, akılda tutulması gereken temel prensipler bulunduğunu söyleyen Karadeniz, büyük hedeflere ulaşılmak için küçük ama kararlı adımlarla başlamak ve büyük resmi her daim hatırlamak gerektiğini belirtti. İş liderlerinin yapay zekanın beslendiği verinin kalitesine yatırım yapması gerektiği tavsiyesinden bulunan Karadeniz, şöyle konuştu: “Öte yandan en kritik noktalardan biri de kültürel dönüşümün göz ardı edilmemesi. Ekipler tarafından bu yeni teknolojinin benimsenmesi için çalışmalı, böylece dönüşümün sürdürülebilirliği sağlamalılar. Sürecin merkezine etik değerler ve şeffaflık ilkeleri yerleştirerek güven inşa edebilirler.”
“Rekabet ortamı, niş ve çevik markalarla şekilleniyor”
Rekabet ortamının artık yalnızca büyük oyuncular arasında değil, niş ve çevik markalarla da şekillendiğine dikkat çeken Karadeniz, dijitalleşmenin, küçük oyuncuların da büyük etki yaratmasına olanak tanıdığını ifade etti. Bu durumun FMCG’de klasik markaların daha esnek, hızlı ve tüketici odaklı stratejiler geliştirmesini zorunlu kıldığını söyleyen Karadeniz, tüketiciye doğrudan satış modelleri ve abone bazlı satın alma sistemlerinin, geleneksel perakende yapısını dönüştürdüğünü de kaydetti.