İş ve ekonomi dünyasının kalbinin attığı Uluslararası Ekonomi Zirvesi (UEZ 2025) başladı. 2012 yılından bu yana Capital, Ekonomist ve Start Up dergileri tarafından düzenlenen UEZ, bu yıl 14’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırlıyor. Uluslararası Ekonomi Zirvesi’nin açılışında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Son 10 ayda enflasyon düşüşe geçti ve bu trend sürecek” dedi.
Küresel ölçekte ciddi yapısal sorunlar olduğunu anlatan Şimşek, Türkiye’nin bu zorluklar karşısında avantajlı bir konumda olduğunu belirtti. Bakan Şimşek, şöyle konuştu: “Haziran 2023’ten bu yana uyguladığımız makroekonomik istikrar ve reform programı, bu avantajları kalıcı kazanımlara dönüştürmeyi hedefliyor. Programımızın ana hedefleri şunlar: Enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmek. Mali disiplini güçlendirerek reform alanı yaratmak. Cari açığı azaltarak kırılganlıkları azaltmak. Verimlilik ve potansiyel büyümeyi artırmak.
Son 10 ayda enflasyon düşüşe geçti ve bu trend sürecek. Sıkı para politikası ve mali disiplinle dezenflasyon sürecini kararlılıkla sürdüreceğiz. Son dönemde yaşanan piyasa dalgalanmalarına rağmen hedef aralığında kalacağımıza inanıyoruz. Cari açık tarafında da pozitif bir tablo var. 2023 yılında altın hariç cari fazla verdik. Bu, artık cari açık vermeden büyüme eşiğine yaklaştığımızı gösteriyor. Ekonomide dengelenme sağlandı. 2023’te 1 milyona yakın kişiye istihdam sağladık. Bu, bir istikrar programı uygulanırken elde edilmiş önemli bir başarıdır. Piyasalardaki dalgalanmalar geçici bir yavaşlamaya neden olabilir. Ancak dış kırılganlıklarımızı azaltan, şoklara karşı dayanıklılığımızı artıran, makro finansal istikrarı güçlendiren ve uzun vadeli büyüme için sağlam temeller atan bir programımız var. Küresel krizler riskler kadar fırsatlar da barındırıyor. Türkiye, bu zorlu dönemi sadece riskleri yöneterek değil, yapısal dönüşümü hayata geçirerek kalıcı kazanımlara dönüştürme potansiyeline sahip. Bu nedenle programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.”
ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet
Bakan Şimşek, dünyanın giderek derinleşen yapısal zorluklarla karşı karşıya olunduğunu vurguladı. Ticarette artan korumacılığın, yüksek borçluluğun, yaşlanan nüfusun, yıkıcı teknolojik gelişmelerin, iklim krizi ve artan jeopolitik gerilimlerin küresel ekonomik düzeni şekillendirdiğini belirten Şimşek, “Bu korumacı dalganın temelinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet yatıyor. Son 20 yılda Çin, küresel imalat sanayisinde büyük bir pay elde etti. Bugün dünya imalat sanayi katma değerinin yüzde 30’dan fazlası Çin’de üretiliyor. Bu ortamda Türkiye, benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı bir konuma sahip. Bunun iki temel nedeni var: İhracat bağımlılığımız görece düşük. Büyümemizi ağırlıklı olarak iç talep yönlendiriyor. Mal ihracatının milli gelir içindeki payı yaklaşık yüzde 20. Bu nedenle küresel ticaretteki daralmalardan daha sınırlı etkileniyoruz. Ticaret ortaklarımızın yapısı güçlü. İhracatımızın yüzde 62’si serbest ticaret anlaşması bulunan ülkelere gidiyor. En büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği (AB), bizim gibi çok taraflı ve kural temelli ticaret sistemini savunuyor. Elbette dolaylı etkiler de var. Özellikle Çin’in yüksek tarifelere karşı vereceği tepkiler, arz fazlasının Türkiye’ye yönelme riski ve küresel değer zincirlerinin sekteye uğraması bu başlıkta önem taşıyor” dedi.