Son beş asır, insanoğlunun bilinen tarihi birikiminde; toplum ve birey yaşamının tabiat’tan uzaklaşarak, emek unsuru manivelası ile kendi arasındaki yabancılaşma pratiğinin önünün açılmasına cevaz verdi. Bu sürecin işlemesini mümkün kılan sosyalleşmenin, kitlelerin önüne envai çeşit cebri ve tercihi şıklar serecek iklimi yarattığı iktisadi açıdan ise uzaklaştırdığı, yaşananlar ile ortadadır.
Üretim araçları, sermayenin; ‘adalet’ açısından düzenleyici, dağıtıcı ve de değiş tokuşçu tatbikatlar ile devlet kurumuna maledilmesi, hedeflenen sağduyulu toplumlar ve bireylerin eşitliği hedeflerini dengeleyememiştir. Üzerine kimlik ve konumunu güç unsuru üzerinden, sonrasında siyaseten ve ideolojik olarak mülkiyet kavramı ile zedelemesi, işin tuzu biberi olmuştur denilebilir.
Teknolojik değişimler adına ilerleme mi ya da insan ortalama katma değerini tehdit eder gelişmeler mi olduğu çok su kaldırsa da; onların insan hayatındaki kullanımları ve servisinin giderek insanın yaşam içerisindeki hayati rolünün tabiatta özne olması halinden nesnelleşmeye doğru yürüyüşünü temsil ediyor.
Yüksek teknolojik ürünler ve servisleri insanı daha rahat bir hayat adına fakat onun karşı konulamaz vesayetini pazarlayarak geleceği şekillendirmek konusunda bir hayli ustalaşmışlardır diyebiliriz.
Yine bu beş asır zamanı şekillendirirken kitlelere önce yerel, bölgesel ve küresel halkalarda aşina gelen paydaş unsurların ötesinde tarihi dayatmalar ve romantizmin refakatinde ‘medeniyet destanı’ paydası ile bütünleştirilmesi dikkat çeker. Bu dizin, toprağa bağımlı bir hayat tarzının sona ermesi, tarihin dijital teknolojiye geçişi, enerji kaynaklarının dönüşümü, gelişmiş makinaların ve robotların icadıdır.
Nihayetinde kimseler ‘yoğurdum ekşi’ diyemeyeceğine göre, hatası sevabı ile kendilerini medeniyetin mümessilleri olarak takdim edenler de bu kabil duygu ve davranışlardan ari değildir. İnsanlık, kendisini emekten kurtaracak bir safhanın onu üretim-tüketim bağımlılığından da sıyıracağı vaadine meylediyor. Modern teknolojik ürünler ile insanlığın yer değiştirdiği; teolojik, siyasal ve kültürel birikimlerin dahi aksi bir iradi müdahale ile bu evrilmeyi önleyemediği görülüyor.
Bireyin kendisi; çevresi, içinde yaşadığı zamanı ve geleceği de dahil olmak üzere ilgili olduklarını eskisine göre korumak adına şimdi daha fazla enstrümana sahip olmakla beraber şartları çok daha fazla güvensiz telakki ettiğine işaret eden gelişmeler yeni hayat tarzının ortaya çıkarıyor olduğu yepyeni sürprizlerdir. Birey’in, kendisini dünyanın merkezi olarak görme sanrısını eskiye göre daha az hissettiği fakat daha çok etkilenmekte olduğu ve bunun sonuçlarının hayatına yansıttığı çelişkiler ve yıpratıcı tesirlerinin yaygınlaştığı da bir vakıadır.
Topraktan, tekniğe, teknolojiden ileri teknolojiye geçişlerin kurucu bireysel özellik taşımalarına rağmen üretim- tüketim zincirinde yer alabilmelerinin vazgeçilmez gereği olan kurumsallaşma aynı zamanda kurumsal şebekede insan kaynakları açısından piramidin üstüne nadir, seyrek talep yönlü, piramidin emeği azalan yoğun tabanına ise robot teknolojisini arz yönlü ve geri dönüşsüz servis edebilecektir.