Oligark sözcüğü doğrudan zenginlikle değil, zenginliğin siyasal güçle iç içe geçmesiyle ile ilgili bir kavramdır. Özellikle Sovyetler Birliği çöktükten sonra (1990’lar başları) Rusya’da devletin elinde olan devasa sanayi, enerji ve doğal kaynak varlıkları çok az sayıda insanın eline geçti. Bu kişiler devletle çok yakın ilişki kurarak düşük bedellerle bu varlıklara özelleştirme sırasında sahip oldular.(Abramoviç, Berezovski vb). Yani zenginliklerinin kaynağı piyasadaki başarı değil, devlet ile kurdukları ayrıcalıklı ilişkilerdi. Bu yüzden Batı medyası onları özellikle ‘oligark’ diye ayırdı.
Diğer ülkelerdeki zenginler(örneğin ABD’ndeki Musk, Bezos gibi) genellikle serbest piyasa içindeki girişimcilik, inovasyon ya da yatırım yoluyla zenginleştikleri için onlara ‘Oligark’ denilmiyor. Ama işin doğrusu bazı Latin Amerika veya eski Doğu Bloku ülkelerinde benzer ilişkilerle zenginleşenlere de ‘Oligark’ denilebilecek durumlar var(sadece kavram Rusya ile özdeşleştiği için çok kullanılmıyor).
Oligark kelimesi Yunanca ‘oligos’-az ve ‘arkhein’-yönetmek kelimelerinden türetilmiş. Kelime anlamı ‘az sayıda kişinin yönetimi’ demek. Tarihsel olarak ilk kez Antik Yunan’da kullanılmış, Atina’da demokrasi öncesi dönemde şehir devletlerini birkaç soylu aile yönetirdi, buna ‘oligarşi’ denirdi. İktidar, halk’a değil küçük bir zümreye aittir. Bu kavram zamanla biraz genişledi sadece siyasi iktidarı değil ekonomik iktidarı da elinde tutan küçük gurupları tarif etmek için kullanılmaya başlandı.
Modern çağda ‘ekonomik+siyasi güç’ birleşimi var ise ‘oligarşi’ kavramı gündeme geliyor. Bu yüzden oligarklar, sadece çok zengin oldukları için değil, aynı zamanda siyaseti etkileyebildikleri için bu ad ile anılıyorlar. Milyarder, servet büyüklüğüyle ilgili bir tanım iken Oligark hem servet, hem de devlet gücü üzerindeki etkisi nedeniyle kullanılan bir siyasi tanım.
Peki ABD’de ve AB’de milyarderler politikayı etkilemiyorlar mı? Evet etkiliyorlar ve tam da bu yüzden işin rengi biraz gri. Batı demokrasilerinde hayli zamandır kurumsal bazda sürdürülen ve seçim kampanyalarında siyaseti etkileyen ‘lobytokrasi’nin varlığı zaman içinde milyarderler listesi için de esin kaynağı oldu. Önce Gates, Soros gibi sivil toplum kuruluşları ile daha sonra Musk, Bezos, Zuckerberg gibi isimler siyasi kampanyalarda etkinliklerde bulunurken, servetlerini rekabetçi piyasalarda yaratmış olmanın gücünü kullanabildiler. Bilindiği kadarı ile kamusal özelleştirmeler ya da doğrudan devlet ayrıcalığından zenginleşmediler.
Bazılarının servetleri o kadar büyük ve etkileri o kadar geniş ki, siyaseti de doğrudan ya da dolaylı etkiliyorlar. Mesela Musk hem askeri hem de uzay projeleri için ABD devleti ile büyük sözleşmeler yapıyor(SpaceX vs.), Bezos’un Washington Post gazetesi üzerinden kamuoyu oluşturma gücü var. Zuckerberg’in Facebook(Meta) üzerinden seçimleri etkileyebilecek platform kontrolü var. Bu açıdan bakınca, Batılı milyarderler de bir tür ‘oligark’ gibi davranabiliyor fakat neden onlara ‘oligark’ denmiyor? Çünkü Batı basını ‘oligark’ kelimesini bilerek daha çok ‘otoriter rejimlere bağlı zenginler’ için kullanıyor.
Demokrasilerdeki sermaye sahiplerinin gücü, en azından teoride ‘piyasa başarısı’ve ‘yasal lobicilik’ çerçevesinde kabul ediliyor. Rusya gibi yerlerde ise bu süreç daha çok yolsuzlukla ve devletle iç içe yürüdüğü için, kelime çok daha olumsuz çağrışıyor. Kısacası; Oligarklık bir ölçüde her yerde var, ama nerede daha meşru sayıldığı yerine göre değişiyor.
Devam edecek…