Cumartesi, Mayıs 10, 2025

Açılım

Toplumlar arası münasebetlerde ilişkilerin mesafe ve etki ölçüsünü aralarında cazip kılan duygu ve davranışların dengeli ve karşılıklı olmasından çok yekdiğerinin ihtiyacını tamamlama vurgusu yönlendirir. Bir nevi bağımlılığın ortaya çıkmış olması yazılı olmayan ‘yakınlık akdi’ kabul edilebilir. Bu nedenle hukuki itilaflarda kan bağı ilişiğinin kişiler için bağlayıcı olmasına rağmen bunun haricindekiler için ‘rıza’ müessesesi öne çıkar.

Dengeli ve sürdürülebilir küresel istikrarın halihazırda mevcut uluslararası kurumlar ve kuralların dahi günü geldiğinde ihlal edilebilirlikleri paralelinde sağlanamadığı çok sayıda örneklerle doludur.

İnsan tabiatı ile toplumların içerisinde yaşadıkları devlet aygıtının tarihi süreçte uyuşmazlıkları ortaya seren çok sayıda işaretler mevcuttur. Literatürde, “devletlerin dostlukları yoktur, çıkarları vardır” yaklaşımı kurumsallığın paradigması sayılabilir. Kaldı ki, toplu yaşama ile birlikte bireyler arası münasebetlerin ‘aidiyet’ kavramı üzerinden kurumsal nitelik kazanması, bireyin kişisel ve hür düşünebilme kabiliyetini eni konu sınırlar. Yaşam biçiminin göçebe ve yerleşiklilik hallerine göre kapsamı değişse de bağlayıcılığı devam eder. Daha ileride çıkarlara tabi niteliklerin yön verdiği sosyal bir kaynak sayılabilir.

20.Asır bireyler ve toplumlar için sosyal, siyaset, ekonomik alanlarda makro dengeler şemsiyesi altında düzenlenen bir ortamda teknolojinin dinamizmi ve kamu güvenliği araçları ile seyir etti. 21.Asır genel güvenlik anlayışının çözüldüğü, bunun çarpıcı göstergesinin ABD’den başlamak üzere, kontrol dışı silahlanmanın artması ile ortaya çıktığı ile sabittir.

İlişkiler boyutundaki bağımlılık ekonomik çıkarlar ve gelirler açısından karşılıklı olarak, gelirin toplumsal dağılımı açısından gayri adil neticelerine göre değişken sonuçların tüm ilgilileri etkilememesinin mümkün olmadığı anlamındadır. İktisadi faaliyetlerin küresel nitelikte genişlemesi ile teknolojik gelişmelerin yanısıra ülke ekonomilerinin aksiyoner idareleri ve potansiyel aktiflerinin mukayeseli üstünlüklerini ortaya koyabilme fırsatını sunmaktadır. Uluslararası siyasetin böyle bir ortamda şekilleneceğini gösteren fazlası ile emare bulunmaktadır.

Bir ucu soğuk savaşın sona ermesi, diğeri kamu ekonomisinin gerilemesi, özelleştirmeler, rekabetçi piyasalara dönüş, küreselleşme, serbest pazar ve sermaye piyasaları derken devlet otoritesinin piyasalara cebri yaptırım hakimiyetinin törpülendiği, yerini kısmen küresel sektör ve kapitale bıraktığı görülür. İlaveten salgın süreci ve de devletler camiasında trend olan ‘hip hop’ süreciyle bir başka belirsizlik tablosu ortaya çıkıp gelecek ile ilgili küresel öngörüsüzlüğün kurumdan bireye herşeyi etkilediği kadar her kademede güvensizlik telkin ettiği ile de açıktır.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar