Salı, Mayıs 20, 2025

Hazır giyim sektöründen kamu desteği çağrısı

2025 yılının sektör için iyi gitmediğini belirten hazır giyim sektörü başkanları, 2026 yılını kaybetmemek için teşvik ve kredi bekliyor

Ege Giyim Sanayicileri Derneği (EGSD) Üye Buluşmaları kapsamında hazır giyim sektörünün önde gelen temsilcilerini panelde bir araya getirerek sektörün sorunlarını ve fırsatlarını masaya yatırdı. Panele, TGSD Müşterek Başkanları Dr. Ümit Özüren ve Toygar Narbay, Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş katılırken, panelin moderatörlüğünü EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Akçakaya yaptı. Başkanlar küresel fırsatların kaçırılmaması için kamu desteklerinin gecikmeden devreye alınması gerektiğini vurguladı.


“Hammadde ihracatı yapmamamız lazım”

Panelin moderasyonunu yapan EGSD Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Akçakaya, hazır giyim ihracatındaki düşüşle birlikte, tekstil ve hammaddeler ihracatında yaşanan artışın sektördeki yapısal sorunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Hazır giyim üreticisinin, artan maliyetler nedeniyle pamuğunu, ipliğini işleyemeden kumaş olarak ihraç ettiğine dikkat çeken Akçakaya, “Katma değerli ürün üretmek varken, hammaddeyi satıyoruz. Bu sürdürülemez. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor” dedi.

2025’in ilk çeyreğinde Ege Bölgesi’nin hazır giyim ihracatının yüzde 6 düştüğünü, buna karşın tekstil hammaddeleri ihracatının yüzde 30 arttığını aktaran Akçakaya, Türkiye’nin bu kaynakları kendi içinde işleyememesinin ana nedeninin ‘yüksek iç maliyetler ve düşük kur politikası’ olduğunu vurguladı. Tecrübenin, eğitimli personelin ve üretim gücünün, yıllarca inşa edilen bu yapının yurt dışına taşınmasına göz yumulmaması gerektiğine dikkat çeken Akçakaya, “Henüz çok fazla olmasa da Mısır’a giden firmalarımız var. Hammaddemizi, bilgimizi, insan kaynağımızı dışa aktararak aslında kendimize rakip yetiştiriyoruz” diye konuştu.


“Teşvikler ve kredilerde ciddi adımlar bekliyoruz”

Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burak Sertbaş ise Türkiye’nin yüksek bilgi ve üretim kabiliyetine sahip hazır giyim sektörünün ancak ölçülü kur politikası, finansal destekler ve üretim zincirinin içeride tutulması ile yeniden ayağa kalkabileceğini söyledi. Artık sektörü ayakta tutmak için atılması gereken adımların zaman kazanmak için değil, kalıcı yapısal dönüşüm için atılması gerektiğini vurgulayan Sertbaş, “Ciddi bir krizin içindeyiz. 2024 yılı kayıp yıl oldu, 2025 yılı da görünen o, sektörümüz için çok iyi gitmiyor. 2026 yılını kaybetmemek için özellikle teşvikler ve krediler noktasında ciddi adımlar bekliyoruz” diye konuştu. 


“Doğru stratejiyle ABD ve Avrupa pazarında güç kazanabiliriz”

TGSD Müşterek Başkanı Toygar Narbay ise ABD Başkanı Donald Trump’ın Uzak Doğu ülkelerine uyguladığı yeni gümrük tarifelerinin Türk hazır giyim sektörü için fırsat yarattığını söyledi. Narbay; Çin, Vietnam ve Bangladeş gibi ülkelerin yüzde 49’a varan oranlarda gümrük vergilerine maruz kaldığını ifade etti. Türkiye’nin yalnızca yüzde 10 vergi ile avantajlı ülkeler arasında olduğunu söyleyen Narbay, “Bu fark bizi tekrar oyuncu olarak sahaya çıkarıyor, bu fırsatı değerlendirmemiz lazım” dedi.

Narbay, sadece ABD pazarı değil, Avrupa’nın da Çin-Tayvan geriliminden kaynaklı alternatif tedarik arayışında olduğunu belirterek, “Doğru bir strateji ile bu iki büyük pazarda güç kazanabiliriz. Ancak maliyet baskısı altında ezilen sektörümüzün rekabetçi konuma gelebilmesi için acil kamu müdahalesi şart. Kur destekleri, KGF garantileri ve Eximbank kredileri olmadan bu fırsatları değerlendiremeyiz” ifadelerini kullandı. Mısır’a kayan üretimin, sektörün büyüklüğü düşünüldüğünde fazla olmadığını belirten Narbay, “Şartlarımızı, sektör paydaşlarının çözümü yurtdışında arama ihtiyacı duymayacak hale getirmemiz gerekiyor” dedi.


“Üretimi koruyarak büyümek istiyoruz”

TGSD Müşterek Başkanı Dr. Ümit Özüren de sektörde yaşanan ciro kayıplarının artık sadece geçici bir sorun olmadığını, kalıcı çözüm bulunmadığı takdirde istihdam ve üretim zincirinde onarılamaz kırılmaların yaşanabileceğini vurguladı. 

Fason üretimin değil, markalı ihracatı merkeze almak zorunda olduklarını söyleyen Özüren, “80-100 dolarlık birim fiyatlarla ihracat yapabilmek için tasarıma, dijitalleşmeye ve şeffaf üretim zincirlerine yatırım şart” dedi. Özüren ayrıca kamu desteklerinin ölçek gözetmeden tüm firmalara yayılması gerektiğine de dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Kur desteklerinde sadece döviz dönüşümüne bakılıyor. Katma değeri yüksek üreticilere özel destek mekanizmaları getirilmedikçe sistem ithalatçıyı teşvik eder hâle geliyor. Biz üretimi koruyarak büyümek istiyoruz.”

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM