İzmir Ticaret Odası (İZTO) mayıs ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz başkanlığında İZTO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, açıklanan yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) Kredi Paketini önemsediklerini ifade ederek, “Krediye erişimi etkin ve sürdürülebilir hale getirmek için kredi paketlerinin içeriklerinin KOBİ’lerin ihtiyaçlarına göre tasarlanması gerekiyor” dedi.
Firmalar, finansmana erişemiyor
Finansmana erişimin en büyük darboğazlardan biri olduğunu ifade eden Özgener, “İş dünyası yeni yatırımların finansmanı bir yana, işletme sermayesi sıkıntısına çare olacak kaynağı bile bulmakta zorlanıyor. Uygun koşullarda kredi bulmak bir yana; kredi maliyetlerinin yüksekliğini göze alan firmalar bile, acil ihtiyaç duydukları finansal kaynaklara erişemiyorlar. Bankacılık sisteminde yaşanan kredi sıkılaşması ve buna bağlı olarak iş dünyamızın finansmana ulaşmasının ciddi biçimde zorlaşması, üretimi ve istihdamı olumsuz etkiliyor. Başta KOBİ’ler olmak üzere ihracata dönük çalışan sektörlere öncelik verilerek, sanayi ve ticaret kesiminin krediye erişimi kolaylaştırılmalı. İhracata yönelik üretimin artması, enflasyonla mücadele ve kur ile faiz dengesine de olumlu yönde katkı sağlayacak. İstihdamı korumada çok zorlanan işletmeler açısından da dış pazarlara dönük üretim potansiyelinin artması olumlu etki yaratacak. Selektif bir kredi gevşemesinin hayata geçeceğini görüyoruz. İlgili adımlar kamuoyuna net biçimde anlatılmalı ve kilit sektörlere yönlendirilecek kaynakların neden öncelikli olduğu açıklanmalı. Bu kapsamda, açıklanan yeni Kredi Garanti Fonu (KGF) Kredi Paketini önemsiyoruz. Ancak, krediye erişimini etkin ve sürdürülebilir hale getirmek için kredi paketlerinin içeriklerinin KOBİ’lerin ihtiyaçlarına göre tasarlanması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
Vize krizi büyüyor
İş dünyasının Avrupa’ya erişimini kolaylaştırması beklenen vize süreçlerinin daha da zorlaştığına değinen Özgener, “Türk vatandaşlarının, özellikle de iş insanlarının Schengen ülkeleri başta olmak üzere seyahatlerinde karşılaştığı zorluklar her geçen gün daha da artıyor. Vize başvurularında yaşanan uzun bekleme süreleri, verilen vizelerin çoğunlukla kısa süreli ve tek girişli olması, hatta bazı ülkelerde transit geçişlerde dahi sıkı kontroller uygulanmaya başlaması, üyelerimizin uluslararası hareketliliğini ciddi biçimde kısıtlar hale geldi. Bu kısıtların başında gelen fuarlara, toplantılara ve ticari temaslara zamanında katılamamak hem firma bazında hem de ülke genelinde önemli ticari kayıplara yol açıyor. Avrupa Birliği ile milyarlarca euroluk ticaret hacmine sahip olan firmalarımız, bu uygulamalar nedeniyle dezavantajlı bir konuma düşüyor. Vize süreçlerinde belirsizliklerin giderilerek, vize bekleme sürelerinin kısaltılması ve sağlıklı bir randevu sisteminin hayata geçirilmesi gerekiyor” dedi.

“Belirsizlik, ekonominin en maliyetli kalemlerinden biri”
Küresel düzeyde uygulanan ani ve öngörülemeyen ticaret politikalarının, sadece ekonomik verilerde değil, beklentilerde de ciddi dalgalanmalara yol açtığını ifade eden Özgener, “Belirsizlik, ekonominin en görünmez ama en maliyetli kalemlerinden biri. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde öngörülebilirlik ilkesini temel alan, sürdürülebilir ve istikrarlı politikaların benimsenmesi; sadece bugünü değil, geleceği de sağlıklı biçimde şekillendirebilmek adına kritik önem taşıyacak” dedi.
İş dünyasının karlılık başta olmak üzere temel ekonomik göstergeleri kontrol etmekte ve işlerini düzen içerisinde sürdürmekte sıkıntı yaşadığını ifade eden Özgener, “2024 yılı ISO Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu ile EBSO İzmir’in İlk 100 Sanayi Kuruluşu araştırmalarına göre; büyük firmaların, reel büyüme ve karlılık oranlarında düşüş yaşarken, finansman yüklerinin arttığını görüyoruz. Büyük firmaların yanı sıra, KOBİ’lerimizde de durum farklı değil; 2024 yılı karlılık rakamları onlarda da çok düşük. Burada altını çizmemiz gereken husus; bu değerlendirmelerin 2024 yılına ait olması ve 2025 için öngörülen rakamlarda kayıpların daha da artacağının tahmin edilmesi” diye konuştu.
“Kamu kaynaklarının tahsisine dikkat edilmeli”
Piyasalarda öngörülebilirliğin sağlanmasının, para politikasının etkinliği açısından kritik önemde olduğunu belirten Özgener, şunları söyledi: “Yaşanan faiz artışlarına ek olarak diğer maliyet baskılarıyla, firmaların kırılganlığı programın başladığı döneme göre farklı bir seviyeye taşındı. Bu nedenle, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın enflasyon, büyüme ve finansal istikrar arasında kurduğu hassas dengeyi korurken; para politikasına, maliye politikası ve yapısal reformlar tarafından sağlanacak destek, her zamankinden daha önemli. Faizler bir süre daha tahminlerimizin üzerinde seyredecekse, en azından bu dönemin karşılığında enflasyon hedeflerinden sapma olmayacağına dair güçlü bir inanç oluşturulmalı. Ekonomik büyümeyi belli bir seviyede korumak için bu yönde atılacak adımlar enflasyon beklentilerini bozmayacak şekilde planlanmalı. Maliye politikalarını yürüten kurumların dezenflasyon sürecine, bütçe disiplini ve harcama kalitesi açısından, daha güçlü ve hızlı katkı sunmalarını bekliyoruz. Kamu harcamalarının enflasyon üzerindeki etkisi harcama türüne göre farklılık gösteriyor. Cari harcamalar ekonomide hızlı ama geçici bir etki yaratırken, genellikle talep yönlü enflasyon baskısını artırma eğiliminde oluyor. Buna karşılık kamu yatırımları etkisini daha geç gösterse de arz kapasitesini artırarak enflasyonu sınırlayıcı ve dengeleyici bir rol oynayabilir. Bu nedenle, kamu kaynaklarının tahsisine özellikle dikkat edilmeli.”
İzmir’in spor potansiyeline destek
İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde, Ege Üniversitesi ve İZTO iş birliğiyle hayata geçirilen ‘Geleceğin Şampiyonlarına Bugünden Destek’ projesinin tanıtım toplantısını gerçekleştirdiklerine değinen Özgener, “Proje ile çok yetenekli olmasına rağmen ekonomik nedenlerden dolayı birçok sportif eğitim alma şansı elde edemeyen çocuklar, eğilimli olduğu branşta eğitim veren spor kulüpleri arasından kendisine uygun olanı seçecek. Çocuğun kulüpteki eğitiminin yüzde 80’ini İzmir Büyükşehir Belediyesi, yüzde 20’sini odamız karşılayacak. Projemizle birlikte İzmir’in spor alanındaki potansiyelini daha ileriye taşımak istiyoruz. Şampiyonaların kentimizde düzenlenmesi ve madalyaların kentimize gelmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.