Salı, Temmuz 1, 2025

Jeopolitik gerilim sigorta sektörünü şekillendirecek

İsrail’in 13 Haziran’da İran’a yönelik başlattığı geniş çaplı saldırıların ardından artan gerilim, tarafların karşılıklı ateşkes adımlarıyla şimdilik durulmuş görünüyor. Ancak bölgedeki belirsizlik halen pek çok ülke tarafından dikkatle izleniyor. Jeopolitik tansiyonun yükseldiği her dönemde olduğu gibi, bu tür askeri gelişmeler savaş, terör ve siyasi risk sigortalarında belirleyici bir faktör olmaya devam ediyor. Yaşanan gerilimin küresel sigorta ve reasürans piyasalarında yeni bir kırılma noktası oluşturduğunu belirten IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, olayın sigorta sektörü açısından risklerini değerlendiren Murat Çiftçi, “Çatışma deniz ticareti ve enerjide risk unsurlarını artırdı. Basra Körfezi ve Doğu Akdeniz gibi stratejik bölgelerde deniz ticareti sekteye uğrayabilir. Artan tehdit algısı, nakliyat sigortalarında prim artışlarını ve ek kloz taleplerini beraberinde getiriyor. Enerji sektöründe ise üretim, rafinaj ve boru hatları güvenliği ön plana çıkıyor; iş durması ve gelir kaybı gibi dolaylı etkilerle birlikte risk tablosu genişliyor” dedi. 


Seyahat sigortalarında artış bekleniyor

Seyahat sigortalarında da rekor prim artışları beklendiğini dile getiren Çiftçi, “Saldırının ardından Türkiye’nin bazı ülkeler için getirdiği seyahat kısıtlamaları, sektördeki endişeyi artırdı. Özellikle iptal ve sağlık teminatı içeren kapsamlı poliçelere yönelim gözleniyor. Şu anda primlerde yüzde 30’a varan artış söz konusu; bu oran, belirsizliğin sürmesi halinde yüzde 50’ye ulaşabilir” diye konuştu. 


Sektöre göre primlerde yüzde 70’e varan artış gözlenebilir

Jeopolitik parçalanmanın risk modellemesini zorladığını dile getiren Murat Çiftçi, “Sigorta sektörü için artık sadece coğrafi sınırlar içindeki değil, küresel ölçekteki belirsizlikler de poliçe yapılarını etkiliyor. Global reasürans programlarında daha dikkatli konumlanmalar yapılırken, lokal çözümlere duyulan ihtiyaç da artıyor. Böyle durumlarda sigortalı altyapılar, enerji tesisleri ve ulaşım ağları daha büyük tehdit altında; bu durum hem sigortalıların hem reasürörlerin risk iştahını düşürüyor. Teminat yapıları daralırken, maliyetler artış eğiliminde” dedi.

Günümüz risk profili açısından savaş, siber, enerji ve tedarik zinciri başlıklarının öne çıktığını dile getiren Çiftçi, “Bu sıralamada savaş, terör ve politik şiddet ilk sırada yer alırken, enerji arz güvenliği, siber saldırılar ve tedarik zinciri kesintileri de öne çıkıyor. Aynı zamanda regülasyonlardaki ani değişimler, poliçe kapsamlarını doğrudan etkiliyor. Ayrıca primlerde de sektöre göre yüzde 70’e varan artış söz konusu. Belirsizlik dönemlerinde ‘sert piyasa’ dinamikleri devreye giriyor. Primlerde yükseliş, teminatlarda daralma ve muafiyet oranlarında artış yaşanıyor. Jeopolitik risk altındaki sektörlerde bu artış yüzde 30 ile yüzde 70 arasında değişebiliyor” diye konuştu. 


Yeni dönemin anahtarı: dayanıklılık ve uyum kabiliyeti

Şirketlerin, senaryo bazlı analizleri artırırken risk mühendisliği yatırımlarına öncelik verdiğine dikkat çeken Çiftçi, “Parametrik poliçeler, yapay zekâ destekli değerlendirme sistemleri ve alternatif reasürans çözümleri öne çıkan yaklaşımlar arasında. Sigorta talebi riskli bölgelerde artsa da kapasite daralması teminat erişimini güçleştiriyor. Daha stabil bölgelerde uzun vadeli poliçelere yönelim gözlenirken, yeni pazarlarda lokal sigorta çözümlerine ihtiyaç artıyor. Ortak reasürans havuzları, bilgi paylaşım platformları ve çok uluslu poliçeler sektörde daha fazla yer buluyor. Brokerler ve reasürans şirketleri arası veri paylaşımı hızlanırken, düzenleyiciler de daha koordineli çalışmak zorunda kalıyor. Yapay zekâ, blokzinciri, IoT ve veri analitiği gibi teknolojiler, riski sadece öngörmekle kalmıyor, aynı zamanda kişiselleştirilmiş çözümlerle müşteriye daha yakın hizmetler sunmayı da mümkün kılıyor. Yeni dönemin anahtarı, dayanıklılık ve uyum kabiliyetine dönüşüyor. Sigorta sektörü, ESG uyumluluğu ve dijitalleşme yatırımlarının yanı sıra insan kaynağını da stratejik bir değer olarak konumlandırmalı. Bilgi, ortak akıl ve esnek modellerle yönetilen risk anlayışı, gelecekte fark yaratacak başlıca unsur olacak” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM