Şap hastalığının Türk ekonomisine vereceği zarar 4,1 milyar doları bulacak
SEREN KARAŞAHİN
Tarım ve Orman Bakanlığı, 2 Temmuz’da şap virüsünün yeni tipinin Türkiye’de görüldüğünü açıklayarak aşı çalışmalarının devam etmesiyle birlikte ülke genelinde geçici olarak hayvan pazarlarının kapatılmasına karar vermişti. TARPOL’un yayınladığı raporda şap hastalığı sebebiyle büyükbaş hayvanların yüzde 30’unun hastalıktan etkilendiği ve yıllık ekonomik kaybın 4,1 milyar doları bulacağı ifade edildi. Veteriner Hekim Tahir Yavuz, Türkiye’de virüsün görülmesiyle aşı çalışmalarının başarılı ilerlediğini söyleyerek ülke genelindeki hayvan pazarlarının kapatılmasının da doğru karar olduğunu ifade etti.
Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Merkezi’nin (TARPOL) Temmuz ayında yayınladığı Şap Hastalığı Raporu’na göre hastalığın Türk ekonomisine zararının yıllık yaklaşık 4,1 milyar doları bulacağı hesaplanıyor. Hastalığın, ekonomiyi zarara uğratmasının yanı sıra hayvancılık sektörünün gerilemesine ve buna bağlı sanayi işletmelerinin kapanması ile istihdam açıklarının oluşmasına da neden olacağı tahmin ediliyor.
TARPOL’un raporunda, TÜİK’in açıkladığı verilere göre Türkiye’de 2024 yılında 16,9 milyon büyükbaş ve 54,9 milyon küçükbaş hayvanın bulunduğu belirtilirken büyükbaş hayvanların yüzde 30’unun şaptan etkilendiği düşünülüyor. Raporda bulaşma oranının yüksek olduğu şap hastalığında ölüm oranının düşüklüğüne dikkat çekiliyor ve genç hayvanlarda virüsün kalpte yerleşmesiyle ölümle sonuçlanan olgular görüldüğü aktarılıyor.
Hayvan pazarları kapatılmıştı
Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan 2 Temmuz’da yapılan açıklamayla ülke genelindeki tüm hayvan pazarları geçici süreyle kapanmıştı. Şap hastalığının yayılmasını önlemek ve etkin bir kontrol sağlamak amacıyla, hayvanların yoğun olarak hareket ettiği hayvan pazarları, canlı hayvan borsaları, hayvan toplama ve satış merkezleri ile park ve panayırlar dâhil tüm hayvan satış yerlerinin faaliyetleri geçici süreyle durdurulmuştu. Bakanlık’tan yapılan açıklamada yoğun aşılama politikası ve alınan tedbirler sonucunda 2024 yılında bir önceki yıla göre şap hastalığı oranında yüzde 80 düşüş sağlandığı belirtilirken şap hastalığının yeni serotipinin (SAT1) tespit edilerek aşının geliştirildiği fakat aşılamanın yeterli olmadığı dile getirilmişti.
“Hayvan pazarlarının kapatılması doğru”
Veteriner Hekim Tahir Yavuz, şap hastalığının ülke ekonomisine ve hayvancılığa ciddi etkilerinin bulunduğunu ve hayvan seyahatlerinin kısıtlanmasının hastalığın önlenmesinde önemli bir adım olduğunu söyledi. Hayvanların şap hastalığına maruz kaldıktan sonra herhangi bir belirti göstermeden virüsü bir süre vücutlarında taşıdığını ifade eden Veteriner Hekim Yavuz, hayvan ve kurban pazarlarının hareketliliğe sebep olmasıyla hastalığın daha fazla yayılacağını belirtti. Ülke genelindeki hayvan pazarlarının kapatılmasının yerinde olduğunu vurgulayan Yavuz, “Şap hastalığını kaptıktan sonra ‘inkübasyon’ adı verilen kuluçka döneminde hayvanlar, herhangi bir belirti göstermeden hastalığı taşır. İlk aşamada meme şişmesi, ağız yarası ve döküntü gibi klinik belirtiler göstermeyen hayvanlar, sağlıklı sanılıyor. Sahiplerinin onları taşımasıyla şehir şehir geziyor ve hastalık yayılıyor. Hayvanı taşıyan kamyon, virüsü de taşımış oluyor. Kamyonlar şap virüsünü naklediyor. Hayvan pazarlarının kapatılması doğru karar” dedi. Yapılan aşıların, hayvanların vücudunda bağışıklık geliştirmesinin zaman aldığını vurgulayan Yavuz, taşımacılık yoluyla dolaştırılan hayvanların hastalığı yayacağını bildirdi. Üreticilerin koruyucu hekimlik için bilinçleri olmadığını bildiren Yavuz, daha çok koruyucu hekimlik yapılması gerektiğini söyledi.
Şapın daha sonra kalıcı hasar bırakabileceğini ifade eden Yavuz, “Virüse maruz kaldıktan sonra memeleri hastalanan hayvanların süt veriminde problem olabiliyor ve bu meme iltihabına dönüşebiliyor. Yine aynı şekilde virüsün etkisi ayaklarına vurmuş hayvan, şapı atlatınca sorun ayağında kalıyor. Bu da topallığa sebep oluyor. Hayvanlarda virüs kaynaklı ölüm oranı büyük ineklerde fazla yüksek değil. Buzağılar ise dayanıksız ve virüs kalbe vurduğunda ölüyorlar” diye konuştu.

“Şap insana geçmez”
Hastalığın hayvandan insana geçmediğini söyleyen Yavuz, “Şap virüsü insana bulaşmaz. Şap ülkesiyiz ve bulaşsaydı hepimiz virüsü kapabilirdik. Bu virüs, hayvanların etinden ve sütünden geçmez. Hastalıktan muzdarip olan hayvan sahipleri ve buzağılar. Hayvanlar arasında yayılan bu hastalık ekonomimize ve hayvan sahiplerine büyük zarar veriyor. İthalatçı bir ülkeyiz, buzağımız az ve onlara ihtiyacımız var” dedi.
Hızlı aşılama yapıldı
Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde bulunan Şap Enstitüsü’nün aşılamada elinden geleni yaptığını söyleyen Yavuz, “Enstitü, başarılı bir şekilde aşılama yaptı ama aşı yapılan gün bağışıklık gelişmez. Hayvanların gezmemesi lazım. Üreticiler, kuluçka dönemini bilmedikleri için hayvanını gezdiriyor. Klinik belirtiler ortaya çıkıyor ve o zaman iş işten geçmiş oluyor. Bunu insanların bilmesi lazım. Böyle olursa şap hastalığı bitmez. ‘Ş’ harfini duyduğunuzda duracaksınız, hayvan taşımayacaksınız. 15-20 gün sabredeceksiniz” ifadelerini kullandı.
Veteriner Hekim Tahir Yavuz, virüslerin her bir tipine ayrı birer aşı geliştirilmesi gereksiniminin de hastalıkla mücadeleyi zorlaştırdığını kaydetti. Yavuz, daha önce aşılanan bir hayvanın şap virüsünün farklı bir tipiyle yeniden enfekte olabileceğini ve bu nedenle de her tip için farklı aşı olunması gerektiğini aktardı.
Kaçak hayvancılık şapın yayılmasında etkili
Güney Afrika kaynaklı SAT 1 ve SAT 2 tipli şap hastalıklarının Türkiye’ye komşu ülkelerden giriş yaptığını belirten Yavuz, bilinen tip şap virüslerinin Hindistan-İran hattından ve yeni tipin ise Suriye üzerinden gelmiş olabileceğini söyledi. Kaçak hayvan hareketliliğinin hastalığın artmasında etkili bulunduğunu ifade eden Yavuz, “Şap hastalığı ülkemizde hiç bitmeyen bir derttir ve hayvan sahiplerini perişan ediyor. Virüsün tipleri değişir. O yüzden bazı aşılar işe yaramaz ve şap hızla yayılır” dedi.