Restorasyon Uzmanı Mimar
UMART mimarlık Kurucu Üyesi
Şirket Genel Müdürü
İZİKAD Üyesi
Ülkemizde yakın zamanda yaşanan 6 Şubat Maraş ve Hatay depremleri sonrası10 yıldır sürekli gündemimizde olan KENTSEL DÖNÜŞÜM uygulamaları aciliyet kazanmıştır. Göçler, nüfus artışı, rant, plansız uygulamalar vb. etkenler sonucunda çarpık kentleşme ciddi anlamda sosyal ve ekonomik sorunlara yol açmıştır. 8500 yıllık tarihe sahip güzel İzmir’imizde de bu sorunları epeyce görmekteyiz. Her ne kadar bazı zihniyetlerde rantsal dönüşüm olarak algılansa da esas itibari ile kentsel dönüşüm, modern toplumlarda büyüyen kentler için toplum refahını ve gelişimini hedefleyen bir imar düzenlemesidir.
Kentimiz tarih boyunca Ege ve Akdeniz ticaretinin önemli bir liman kenti olmuş ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Egenin incisi, büyük İskender’in Aşkı, istiklal savaşının en önemli kalesi olmuştur.
Her sokağında bu yaşamlara ait önemli kültür varlıkları izleri bulunmaktadır. Kent planlaması tarihte insanlık geliştikçe birçok önemli kentlerde uygulanmış ve günümüze kadar süre gelmiştir. Dünyanın en önemli tarihi kentlerinde, meydanlarıyla, sokak düzenleriyle, park alanlarıyla, konut ve ticari yerleşimleriyle, kamu yapılarıyla, kültürel miraslarıyla bunları görmekteyiz.
Özellikle kentimiz gibi turizm odaklı tarihi kentlerde kültür varlıkları ile bütünlük içinde kentsel dönüşüm ve gelişimler ele alınmalıdır. Aksi halde kentsel dönüşüm sadece yapıları yenilemekten öteye gidemez. Doğayı , tüm canlıları ve kültürel miraslarımızı bütüncül olarak dikkate almadığımızda farkında olmadan modern bir çarpık kentleşmeye imza atmış oluruz.
Güvenli yaşam alanları, Altyapı sorunu, Trafik yükü, toplumun sosyal ihtiyaçları, deprem ve doğal afetler, ekonomik planlamalar elbette kentsel dönüşüm planlamasında önemli ana unsurlardandır. Başarılı bir kentsel dönüşüm için bu sorunların çözümü içerikli projeler üretmek, kent estetiğini ön planda tutmak gerekir. Kentin birçok kültürünün ve aklının ortak kararları, bilimsel ve çağdaş yaklaşımlarla bu süreci yürütmek başta biz mimar ve mühendislerin önemli bir görevidir.
Bu planlamaya katkı sağlayacak, kültür mirasları odaklı bazı önerileri sunmak isterim;
- Kentsel dönüşüm, parsel bazında değil ada bazında hatta semt bazında ele alınmalı,
- Bölgelerin sorunları ve ihtiyaçları ortak akılla, bilimsel yöntemlerle belirlenmeli,
- Dünyada bu konuda başarılı olmuş benzer kent modelleri incelenip örnek alınmalı,
- Kültür mirasları birer tarihi belgedir. Yapılacak planlamalarda bu ana hususa zarar vermeyecek tasarımlar yapılmalı,
- Yol ve çevre düzenlemesi çalışmalarında Tarihi yapılara ve ören yerlerine rahat ulaşım imkanı sağlanmalı,
- Apartman, yüksek yapı veya yatayda büyük hacimli ticari alanların yakınında Kültür varlığı bulunması durumunda yapılacak tasarımların tarihe saygılı bir duruşta olmalı,
- Kentin tarihteki silueti özellikle halen ayakta duran yapılarda tekrar yaşama kazandırılmalı,
- Sahipsiz veya virane durumdaki tarihi yapıların restorasyonuna ve güçlendirilmesine bütçe ayrılmalı,
- Turizme katkı sağlayan ören yeri, müzeler, ibadet yapıları ve özel koruma altındaki alanlarda (sokaklar, çarşılar vb.) ihtiyaç doğrultusunda otopark, seyir terasları, dinlenme ve alışveriş yapılabilecek alanlar tasarlanmalı,
- Çevre düzenlemesi çalışmalarında Tarihi yapılara ve alanlara uygun sathi kaplamalar ve kent mobilyası tasarımları yapılmalı, dünyadaki örneklerden faydalanılmalı,
- Alt yapı ihtiyaçları ( drenaj, kanalizasyon, şehir şebekleri vb.) daha uzun süreler dikkate alınarak çözümler önerilmeli, yapılan çalışmalar kısa dönemde tekrar yapım ihtiyacı duymamalı,
- Yeşil alanlar korunmalı, yeni düzenlemelerde yeşil bitki örtüsü artırılmalı,
- Evcil ve sokak hayvanlarının rahatlıkla kullanabileceği, kuş seslerinin eksik olmadığı park alanları tasarlanmalı,
- Sokak ortasına gelişigüzel park etme kültüründen vazgeçilmeli,
- Kentimize yakışır silüeti bozmayacak dış aydınlatma ve ışıklandırma kültürü yaratılmalı,
- Gürültü kirliliği yaratacak işlevlerin tasarım yerleri kent yaşamına uygun seçilmeli,
- Ulaşım alternatifi bulunmayan bölgelerde, insan yoğunluğu yaşanabilecek ticari ve kamu alanları yapılmamalı,
- Yeni yerleşim alanları eski yerleşim alanlarını yok etmeyecek şekilde belli bir mesafede tasarlanmalıdır.
Gelecek nesillerimize tüm geçmişi ile daha güzel ve yaşanabilir bir kent sunmak istiyorsak hep birlikte kültür varlıklarımızı korumayı ve onları yaşatmayı sağlamalıyız. Geçmişini geleceğe taşıyabilen toplumlar her konuda daima lider ve öncü olmuştur.
Saygılarımla…