Çarşamba, Temmuz 23, 2025

“Nev-i Şahsına Münhasır” Bir Evcil Hayvan: Kedi

Başlıkta tırnak içine aldığım cümleyi büyüklerim kullanırlardı ama hem benim çağdaşlarımın da kullandıklarına şahit olduğum için hem de oturmuş bir kalıp olduğu için kullandım. Kendine has özelliklere sahip, başkalarında pek de görülmeyen davranışlara ve düşünüş tarzına sahip kişi anlamındadır. Bu özelliği nedeniyle çok sevenleri olduğu gibi onlardan şeytan görmüş gibi kaçanlar da var bu âlemde. Birçok ülke insanlarının sevgili ev hayvanı olduğunu görüyorum, okuyorum, dinliyorum ve kedi nefretiyle dolu kimselerin aksine at ile en sevdiğim hayvan olduğunu itiraf ediyorum. Böyle olunca doğal olarak bu hayvan hakkında bir haber, bir hikâye ya da bir anlatı duyunca araştırıyorum. Sizlerle bu yazımda böyle bir makaleyi bölüm bölüm alıntılayarak aktaracağım, çünkü onlara özel bir önem ve değer veren ve sevgi gösteren insanlar da çok özel insanlar olduklarını tarih boyunca dünyaya kabul ettirmiş olan Japonlardır.

Gelin Japonya’da yayınlanmış olan makaleyi konuyu anlatmaya yetecek gibi özetleyerek okuyalım:

“Japonlar, onlara kedi sever deseniz veya Japonya’ya kedilerin yurdu deseniz alınmazlar. Kedileri refah, mutluluk ve iyi talihle ilişkilendirirler. Kiraz Çiçekleri Ülkesi’nde hayvanlar olumlu bir semboldür. Avrupa’da olumsuz çağrışımlarla, hatta şeytani niteliklerle ilişkilendirilirler. Özellikle de siyahlarsa. Avrupalılar kedilerin, özellikle de bir kediyle yolları kesişirse, kötü şans getirdiğine inanırlar. Öte yandan Japonlar, kedileri iyi şansın bir işareti olarak görürler. Kiraz Çiçekleri Ülkesi’nde de kedi severler bol olsa da Avrupa’da olduğu gibi, tarihi ve kültürel farklılıklar kedilere dair algılarını etkiler ama sonuçta, onlar sadece hayvandır ve Kedi Adası’ndakiler kadar arkadaş canlısıdır. Sokak kedilerini beslemek, bir Maneki-Neko heykelciği almak ve kedi şansının gerçekten işe yarayıp yaramadığını görmek iyi bir fikir olmaz mıydı?”

Yukarıda bahsi geçen Tashirojima yani Kedi Adası Japonya’nın küçücük bir balıkçı köyüdür. Bu adada tahminen 400-600 civarında sokak kedisi yaşamakta. Ada nüfusu ise sadece 100 kişi. Ada özellikle son korkunç Tsunami’den ağır etkilenmiş olduğundan nüfusun önemli bir bölümü adayı terk etmiş. Halbuki kediler tehdit altında değiller. Köyü terk etmeyen yerli halk onlara çok iyi baktığı gibi ziyarete gelen çok sayıda turist de kedilere yiyecek taşıyormuş. Peki de nereden çıktı bu kadar kedi, neden böyle büyük bir sevgiyi hak ediyorlar?

Bir zamanlar orası ipek ve ipek böceği yatağıymış. Dolayısıyla çok sayıda evcil ipek böceği yetiştiriliyormuş. Bu böceklerin baş düşmanı olan farelerse ortalıkta cirit atıyor, zarar veriyorlarmış. Fare denilince akla kedi geliyor ve çok sayıda kedicik adaya yerleştiriliyor. Uzun bir süre her şey yolunda gidiyor ama bu kez kedi nüfusu sorun olmaya başlamasına rağmen aşırı derecede çoğalmalarına engel olmamış ada sâkinleri. O kadar ki neredeyse kendilerini büyük zarardan kurtaran kedilere ilâhî bir saygı duyuyorlar ve onlar adına tapınaklar bile yapıyorlar. Bu tapınma yerleri kedi biçimdeymiş. Her işe başladıklarında, özellikle balığa çıkarken bu tapınma yerlerine uğrayıp saygılarını sunuyorlarmış. Halkın üstelik ciddî bir inancı daha varmış: Kediye zarar vermenin uğursuzluk getirdiği kabul edilirmiş.

Bu gerçeği bir TV programında seyrettim. Söz konusu adalardan en tanınmışında çekilmiş bir belgeseldi. Yukarıda bahsettiğim Tashirojima adasını anlatıyordu. Köy halkı ağırlıklı olarak balıkçılıkla geçiniyordu. Erkekler sabah erkenden tekneleriyle açılıyor, hanımlar onların dönüşünü beklerken balıkların dışarıya sevki için gerekli hazırlıkları yapıyorlardı. Herkes harıl harıl çalışırken “dünya umurumuzda değil” havasında keyif yapanlar ise köydeki yüzlerce kediydi. Çünkü çok iyi biliyorlardı ki, balıkçılar dönecekler ve kendilerine yiyemeyecekleri kadar bol balık verecekler… “Bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya” vaziyeti

Beni şaşırtan ise o kadar disiplinli, kurallara saygılı, çalışkan mı çalışkan, savaşta harap olmuş vatanlarını kısa zamanda imrenilecek hâle getiren, emir demiri keser diyen bir ulusun nasıl bu kadar alışılmamış yürek ferahlatan insancıl yumuşaklıktaki bir yaşam tarzına uyum sağlamış olmalarıdır. Kedilere büyük bir sevgi besleyen ben bile şaşırdım desem inanın.

Önceki İçerik

Fazıl Bülent Kocamemi

Diğer Yazarlar