Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Burhan Özdemir, basın mensuplarıyla bir araya gelerek yeni dönem hedeflerini açıkladı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özdemir, 7 başlık ile stratejik çerçeve sunulmuş olan “Değer Temelli Kalkınma Vizyon Belgesi”ni sundu. Enflasyonu düşürürken nelerin tahrip edildiğine bakılmadığını belirten Özdemir, “Enflasyon bütüncül politikalarla ele alınmalı” dedi.
MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir, üretimin soğumaması için en az 350-400 puan indirim yapılması gerektiğini söyledi. Özdemir, “Daha önceki açıklamalarımızda 350-400 puanlık indirim yapılması gerektiğini belirttik. Ancak, stopaj kararı bu beklentimizi kırdı. Bugünkü indirimin 200-250 puan olacağını düşünüyoruz. Ama ekonominin ihtiyacı en az 350 puan” dedi. Üretim maliyetlerinin düşmesi, hanehalkı beklentisinin yeniden pozitife dönmesi için bunun gerekli olduğunu vurgulayan Özdemir, “Yoksa yüksek faiz, yüksek maliyetler karşısında üretim soğuyor” vurgusu yaptı. “Enflasyonu düşürürken neleri tahrip ettiğimize bakmıyoruz” diyen Özdemir, “Ekonomi soğursa enflasyonist ortam daha da artar. Enflasyonda düşüş görüyoruz ama üretim maliyetleri daha da artıyor. Sıkı para politikasının baskılanan döviz ve yüksek faize odaklanıp tek motivasyonun enflasyonu düşürme olması üretimi tahrip ediyor. Son ürün ithalatının hammadde ithalatını geçmesi de bunu gösteriyor. Enflasyon bütüncül politikalarla ele alınmalı” ifadelerini kullandı.
“Katılım finansmanı derman olmadı”
Vizyon Belgesi’ndeki stratejik alanlardan bir tanesini de ‘atıl kaynakların üretime dönmesini de sağlayacak alternatif finansman modelleri geliştirmek’ şeklinde açıklayan Burhan Özdemir, alternatif finansmanda özellikle yatırım ve proje fonlarına odaklanacaklarını açıkladı. Finansman maliyetlerinin yüksekliğine işaret ederek, “Finansmana erişmek dert, ulaştıktan sonra karşılamak daha büyük dert” diyen Özdemir, şöyle devam etti: “Ekonomik programa rağmen Türkiye’de reel faizler yüksek seyrini devam ettiriyor. Bu anlamda iyi tasarlanmış ve güçlü bir kaynak modeliyle desteklenen alternatif finans yöntemlerine olan ihtiyaç çok daha önemli hale geldi. Ama bundan kastımız sadece İslami finans değil. Çünkü katılım finansmanının çok da derman olmadığını gördük.”