YKS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte üniversite öğrencilerinin barınma konusu yeniden gündeme geldi. Devlet yurtlarının yetersizliği, özel yurtların hem kapasite hem de yüksek maliyet sorunları, öğrencileri kiralık ev arayışına yönlendiriyor. Ancak özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde yüksek kira bedelleri, öğrenciler ve aileler için ciddi bir ekonomik yük oluşturuyor. Kadıköy ve Beşiktaş gibi ilçelerde kiraların en az 45 bin TL’den başladığı görülüyor. Kakıcı & Şimşek Hukuk Bürosu kurucularından Av. Elvan Kakıcı Şimşek, kiralık ev tutacak öğrencilerin karşılaşabileceği hukuki risklere dikkat çekerek, sürecin en başından itibaren alınması gereken önlemleri anlattı.
“Yazılı ve açık sözleşme şart”
Kira ilişkilerinde yaşanan sorunların temelinde çoğunlukla yazılı delil eksikliği ile sözleşmelerdeki belirsizliklerin bulunduğuna dikkat çeken Şimşek, “Kira sözleşmesinin mutlaka yazılı olarak yapılması, kira bedeli, artış oranı, ödeme tarihleri ve depozito gibi temel unsurların açıkça belirtilmesi çok önemli. Sözlü kira ilişkilerinde ispat yükü kiralayana ait olsa da ödemeler ve sözleşme şartlarının ispatı genellikle kiracıya düşer” dedi.
Öğrenci kiracıların, kira süresi dolmadan evden ayrıldıklarında ciddi sorumluluklar doğabileceğini vurgulayan Şimşek, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin kararına dikkat çekerek, “Kira süresi bitmeden tek taraflı fesih halinde, kiracı kural olarak sözleşme sonuna kadar kira bedelinden sorumlu. Erken tahliye şartları mutlaka incelenmeli” diye konuştu.

“Kiralanan yer yasal statüye sahip olmalı”
Danıştay kararına göre öğrenci apartı, pansiyon, stüdyo daire ve yurt gibi barınma hizmetlerinin tamamının Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimine tabi olması gerektiğini belirten Şimşek, “Öğrencilerin, kiralayacakları yerin gerekli yasal izinlere sahip olup olmadığını mutlaka araştırması tavsiye ediliyor. Ayrıca, vergi mevzuatı gereği belirli tutarın üzerindeki kira ödemeleri banka veya PTT aracılığıyla yapılmalı. Elden ödeme durumunda ispat yükü kiracıya ait. Elden ödeme yapılıyorsa her ay için tarih, miktar, ilgili ay ve tarafların imzalarını içeren makbuz alınmalı. Bu belge hem o ayın hem de önceki ayların ödendiğine dair karine oluşturur” açıklamasında bulundu.
En güvenli yöntem ‘müşterek kiracılık veya kefillik’
Şimşek, birden fazla öğrencinin birlikte yaşadığı konutlarda kira sözleşmesinin sadece bir kişi adına yapılmasının ciddi hukuki sorunlara yol açabileceğine dikkat çekti. Bu durumda, yalnızca sözleşmede ismi bulunan kiracının sorumlu tutulduğunu belirten Şimşek, diğer öğrencilerin ise kiracılık haklarından yararlanamadığını ifade etti. Şimşek, “En güvenli yöntem, tüm öğrencilerin ‘müşterek kiracı’ olarak yer alması veya diğer öğrencilerin ‘kefil’ olarak eklenmesi. Kira sözleşmesine sonradan öğrenci eklenmesi durumunda, kiraya verenin yazılı onayı şart. Bu, ek protokolle veya mevcut sözleşmeye yeni imzalar eklenerek yapılmalı. Ayrıca sözleşmede alt kiraya veya kullanım hakkı devrine ilişkin yasak olup olmadığı kontrol edilmeli” diye konuştu.
Avukat Elvan Kakıcı Şimşek, üniversite öğrencilerinin ev kiralama sürecinde hukuki konularda bilinçli hareket etmelerinin, yaşanabilecek mağduriyetlerin önüne geçeceğini belirtti. Yazılı ve açık sözleşmelerin yapılması, ödemelerin resmi yollarla gerçekleştirilmesi ve konutun yasal izinlerinin kontrol edilmesinin hem öğrenciler hem de aileleri açısından güvenli bir kiralama süreci için önemli olduğunu vurguladı.