Türkiye’nin en önemli tarımsal üretim ve doğal yaşam alanlarından biri olan Gediz Havzası, sürdürülebilir tarım uygulamalarıyla yeniden canlanıyor. Erozyonun önlenmesi, su tutma kapasitesinin artırılması ve uzun süredir atıl durumda kalan tarım arazilerinin üretime kazandırılması amacıyla tarımsal teraslama çalışmaları gerçekleştirildi.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü iş birliğinde ve Küresel Çevre Fonu (GEF) finansmanıyla yürütülen “Gediz Nehri Havzasında Sürdürülebilir ve Entegre Su Kaynakları Yönetimi Projesi” kapsamında, 70 dekar eğimli ve atıl tarım arazisi, tekniğine uygun şekilde tarımsal teraslama yöntemiyle ıslah edilerek yeniden üretime kazandırıldı. Projeyle birlikte, beş üreticinin arazilerini bir araya getirerek ortak yönetim modeline katkı sağlaması, Manisa’da ilk kez gerçekleştirilen arazi ıslah projeleri açısından önemli bir örnek oluşturdu. Ayrıca, projeye katılan üreticilerden dördünün kadın çiftçi olması, çalışmanın sosyal etkisini artırarak bölgedeki tarımsal üretim faaliyetlerine yeni bir ivme kazandırdı.
Uygulamalı eğitim programları düzenlendi
Teraslama uygulamaları, sadece erozyonu önlemekle kalmadı; üreticilerin gelirlerini artırmaya da önemli katkı sağladı. Uygulamalar kapsamında, çiftçilere tarımsal teraslama aşamaları ve bu alanlarda yapılacak bitkisel üretim yöntemleri üzerine uygulamalı eğitim programları düzenlendi. 49 üreticinin katıldığı eğitim ve saha çalışmaları, demonstrasyon alanı ziyaretleriyle desteklendi ve üreticilerin uygulamayı yerinde deneyimlemesi sağlandı.
Teraslama yapılan alanlarda üreticiler, bölgede yoğun olarak yetiştirilen üzüm, barbunya ve yeşil fasulye gibi yüksek gelir getirici ürünler yetiştirecek. Çiftçilerle yapılan görüşmelerde, bu alanlarda elde edilecek gelirlerin önceki kazançlara kıyasla 20 ila 30 kat artacağı öngörülüyor.
Böylece, Gediz Havzası’nda gerçekleştirilen tarımsal teraslama çalışmaları sayesinde atıl tarım arazileri üretime kazandırıldı. Çiftçilerin gelir seviyeleri artırıldı. Su ve toprak erozyonu önlendi ve toprağın su tutma kapasitesine önemli katkı sağlandı.
